hesabın var mı? giriş yap

  • bir de oyundaki scoutuma hastayim.. adami oyuncu bulsun diye yolluyoz "$ili'nin ba$kenti santiago'dur" diye rapor veriyo.. lan verdigimiz butceyi kariyla kizla yiyip sonra bizle ta$ak mi geciyo nedir..

  • çalıştığım iş yerinde bir arkadaş vardı. benden yaş olarak 5-6 yaş falan büyük. aşırı derecede kitap okuyan birisi ve kitaplarını hiç yıpratmaz. okuyup bitirdiği kitabı rafa koy sıfır kitap diye satarsın o derece güzel bakıyor. bir gün elinde frp türünde bir kitap gördüm. oradan bir sohbet başladı. normalde hiç kimseye kitap vermeyen adam serinin ilk kitabını bana getirdi verdi. okudum bitirdim. bitirdiğim günün ertesi günü teşekkür edip iade ettim. bir sonraki gün üçlemenin geri kalanını getirdi. onları bitirdim verdim. bir üç tane daha getirdi.(kitaplara kendimden daha çok dikkat ediyorum emanet diye) bu sefer iade ederken yanında serinin yeni çıkan kitaplarından bir tane hediye ederek teslim ettim kitaplarını. abi adam bugüne kadar kime kitap verdiyse geri gelmemiş. benden anında geri alıyor, bir de teşekkür maksatlı yeni kitap hediye edince adam; yarın sırt çantası, torba vs şeyler getir işe gelirken abicim dedi. sordum neden diye. sen getir, sorma dedi. getirdim, iş çıkışı bindik otobüse, gittik onların eve. adam kütüphanesini açtı yemin ediyorum kitapçı açarsın. bi oda dolusu kitap. ağzına kadar kitap dolu. yerlerde, raflarda, dolaplarda her yer kitap. istediğin kadar kitap alabilirsin abicim. tek tek getirmekle uğraşma, hepsini bitir öyle geri getir dedi. yani adam olun. aldığınız kitabı geri verin. kimse size kitaplarını vermek zorunda değil. insanlara nasıl davranırsanız benzer şekilde karşılık alırsınız.

  • masalsı öğeleri gerçekçi karakterler arasında, gerçekçi bir ortam içinde sunan edebiyat akımı.
    böyle diyince tam anlaşılmasa da gabriel garcia marquez ve jorge luis borges diyince şıp diye anlaşılıyor.

    bu akımın modern yüzyıllarda yaşamasına rağmen, dinin günlük hayatta ve ilişkilerde önemli yer kapladığı kültürlerde ya da çok eski ve köklü medeniyetlerin yaşadığı topraklarda, onların torunları olarak yaşama durumunda ortaya çıktığı öne sürülüyor. bu sebeple güney amerika'da ve ortadoğu'da bu akım oldukça kuvvetli imiş.

  • yeni baslayanlar icin sebzeli noodle;
    avantajlari: bes dakkada besiktas, "aaaa ne marifetlisin"
    dezavantajlari: "ya o yaptigin makarnadan bi daha yapsana, bi daha yap, bi daha..."
    noodle'i 5-7 dak. et veya tavuk bulyon katilmis suda hasliyoruz. haslamanin sonuna dogru minicik saplara ayirdigimiz brokolileri de suya atip biraz olduruyoruz. sonra bunlarin hepsini birden suzuyoruz.
    wokta veya yoksa tercihen teflon bir tavada kizdirdigimiz zeytinyaginin icine bir buyuk dis sarimsak rendeliyoruz. uzerine kalin dogradigimiz kirmizi ve yesil carliston biberleri, ince kiyim mantari, rendelenmis havucu ekleyip, sebzelerin cok yumusamasina izin vermeden yuksek ateste ceviriyoruz. bir cay kasiginin ucuyla karabiber atiyoruz, sonra istedigimiz kadar soya sosu ekleyip bir- iki dakika boyle pisirdikten sonra suzdugumuz noodle ve brokoli karisimini bunun uzerine bosaltiyoruz. soya sosu yeteri kadar tuzlu oldugu icin asla tuz atmiyoruz. birkac sap ince kiyilmis taze sogan ve soya filizini ekliyoruz. son olarak karistirip, yuksek ateste tekrar cevirip, servis ediyoruz.

  • mantıklıdır. tek maskeyi en başından beri saçma buluyordum. maskeyi bi koluna takıyosun öbür kolda maske yok. tabi yayılır virüs.

  • muharrem ince yalova’da oy kullanmak için sandık başına gelirken etrafındaki herkesi o harika gülümsemesiyle selamlar. o esnada bir “canlı” da hemen önünde beklemektedir. muharrem ince bu mahlukun görüntüsüne aldırış etmeksizin elini uzatır. kadın, tam bu esnada, bu ülkede dindarlar tarafından 16 yıldır oluşturulan tiksintinin arayüzü olur.

  • arjantin bayrağı'nın kısa hikayesi

    napoleon bonaparte'ın avrupa birleşik devletleri hayalini gerçekleştirmek için çıktığı yolda yaptığı fetihlerin bir sonucu olarak güney amerika kıtasının güneyinde bulunan ve o dönemlerde ispanya'nın sömürgesi olan arjantin'in bugün kullandığı milli bayrağın ortaya çıkması, tarihin garip cilvelerinden biridir aslında.

    grande armée'nin 1808 yılında ispanya'yı işgali sonrası napoleon, kral 7. ferdinand'ı tahtından indirir ve yerine kardeşi joseph bonaparte'ı getirir. ancak bu iktidar değişikliği ispanyollar tarafından benimsenmez ve hem ispanya'da hem de ispanya'ya bağlı kolonilerde birtakım ayaklanmalar baş gösterir. söz konusu isyanların çıktığı yerlerden biri de arjantin'dir. (bkz: yarımada savaşı) (bkz: ispanyol bağımsızlık savaşı)

    arjantinli isyancılar, ispanya'nın gerçek hükümdarına yani ferdinand'a bağlılıklarını göstermek adına ve kendilerini bonapartistlerden ayırmak için ferdinand'ın dedesi 3.karlos'un renkleri olan mavi ve beyazteki kuşakları kullanmaya başlarlar.

    ancak 18. yüzyılın sonlarına doğru esmeye başlayan milliyetçilik rüzgarı, 19. yüzyıl itibariyle hız kesmeden güçlenmeye devam edecek ve bu durum fransızların hükmüne karşı ayaklanan arjantinlilerin, gelişmelerden istifade ederek kendi özgürlük mücadelelerini vermelerine sebebiyet verecektir. nitekim arjantinliler 1810'da manuel belgrano liderliğinde arjantin bağımsızlık savaşı'nı başlatır. 1812 yılına gelindiğinde ise belgrano, devrimci güçleri kralcılardan ayırmak için yine mavi ve beyaz renkleri kullanarak bir çeşit kurdele olan arjantin palaskası'nı yaratır.

    arjantin palaskası

    yine 1812'de belgrano, yarattığı palaskadan hareket ile arjantin bayrağını tasarlamaya girişir ve birkaç yıl sonra yani 1816'da onun tasarımı bağımsız arjantin'in resmi bayrağı olarak kabul edilir. 1818'de ise bayrağa güneş simgesi eklenecektir.

    manuel belgrano

  • tek başınalıktan dolayı zamanla donanım kazanır.

    sigorta sarmak(eskiden vardı böyle bir şey), musluk contası tamiri, anten ayarlama, ay sonlarında mutfaktaki üç alakasız şeyle yenebilecek lezzette yemek yapma gibi konularda kendine yetecek denli bilgi sahibidir.

    kriz anlarını daha kolay savuşturur, sakinliği ve evinin huzurunu sever. dağınık ya da toplu kendine ait bir düzeni vardır. kendi kaosuna hakimdir. bu kaos içinde tuzluğun yeri değişse sinirlenebilir, normaldir.

    bulaşık makinası kullanıyorsa ilk bardak rafı dolar. tencere yemeği yapınca iki günden sonra kalan yemek sürünür. arada gaza gelip kiloyla meyve alır, ilkinden sonrası buzdolabında unutulur.

    pijamalarını, sünmüş ve yıkanmaktan incelmiş giysilerini sever. rahatına düşkündür. büyük temizliği de idareten olanı da bilir. evinin huyunu suyunu, çıkardığı sesleri bilir. en ufak bir yabancılıkta kulakları diker. yabancı sesini bilir ve hoşlanmaz.

    kendi kendini oyalamayı, idare etmeyi ve bir yalnızlık level'ı üstünde de sevmeyi bilir.