hesabın var mı? giriş yap

  • zengin ülkelere yapılan tavsiyedir. en fakir 80 ülke bunu gerçekleştiremez demiş zaten. üstelik çok da temel bi noktaya parmak basmış. çuvaldızı kendi ülkesine de batırmış ama haberi okumadan başlığa tespit kasan aşırı zeki ekşi yazarları olayı nerelerinden anlamışlar belli.

  • bircok alman sehri gibi, sehir ruhu diyebilecegimiz belli belirsiz, sadece o sehirde yasayanlarin (farkinda olmadan) hissettikleri, varligini ancak yabanci bir sehre gittiginizde hissedebileceginiz ritmden, duygudan yoksun bir sehir.

    nasil olustugunu anlayamadigim, belki sehrin cevre duzenlemesiyle alakali bir sey bu sehir ruhu. mesela istanbul'da yasayan biri, baska bir sehre, diyelim ankara'ya gittiginde yabancilik ceker. bunun sebebi ankara'nin insanlarinin temposunun farkliligindandir. istanbul'da insanlar baska bir sekilde yurur, sehir kendine has bir tempoyla hareket eder, insanlarin eglence bicimleri -ufak ayrintilara bakildiginda- degisiktir. mesela turkiye'nin tamami ele alindiginda, ankara'nin, istanbul'un ve izmir'in tamamen kendine has havalari vardir, baska sehirlerde goremeyeceginiz, ankara'ya gittiginizde istanbul'u ozleten, istanbul'a gittiginizde ankara'yi ozleten bir hava. bir turistken bu havayi soluyamayabilirsiniz, zira bir turistin gittigi sehirde dikkat ettigi sey, o sehrin yerlilerinin yasayis bicimi degil, sehrin estetigidir. mesela almanya'da koln'e giden bir turist, kolner dom'a bakip yanindaki esine dostuna "bu dom var ya... sana girsin" diye espri yaparak degerlendirir vaktini, sehir yasayisinin nasil oldugu onun o sehirde gecirdigi kisa sure icerisinde idrak edebilecegi, tadabilecegi bir sey degildir. bunu farkedebilmek icin o sehirde belli bir sure oturmak gerekir sanirim.

    mesela insan kisa bir sure icin paris'e gittiginde, oradaki insanlarin tamamen paris'e has bir yasam (paris'e bagimli bir yasam desek daha dogru olur) surduklerini cok rahat gozlemleyebilir, o yasamin icinde olmadan bunu gozlemleyebildiginiz sehirlerdendir paris, dolayisiyla, nedense aklimda hep "yasanilacak sehir" olarak yer etmistir. paris, istanbul gibi sehirlerde sehir insani yonlendirir ve hatta yonetir, insanin yasayisi sehire endekslenir.

    ama -en azindan benim gordugum- hicbir alman sehrinde boyle bir ruh soz konusu degildir. almanya'da munih'te yasamak ile koln'de yasamak arasindaki tek fark, birinde oktober fest olmasidir. her alman sehrinde bir sehir merkezi, sehir merkezine yakin muzeler, cok rahat ulasim, her seyin bulunabilecegi hauptbahnhof, hauptbahnhof'a konuslanmis berduslar, punklar, kimi zaman neo-naziler, belirli bir saatten sonra her yerin kapanmasi, ayni sosyal etkinlikler ve bos zaman gecirme alternatifleri mevcuttur. butun alman sehirlerinde insanlar ayni sekilde hareket eder, gorebileceginiz farklar yuzeyseldir; sive farklari..vs..vs

    buna istisna olarak belki sadece berlin gosterilebilir. ama berlin zaten yakin siyasi tarihinde yasadiklariyla tamamen ayriksi bir sehirdir. ayni anda iki ulkeye birden ait oldugu ve ikiye bolundugu (4 ayri ülke tarafindan, sscb, fransa, ingiltere, amerika tarafindan paylasildigi) icin, berlin metamorfoz'a ugramis gibidir, bi degisiktir...

    nihayetinde basligi altinda yazdigim munih sehri, irili ufakli kimi farklari kolaylikla gormezden gelebilecegimiz kadar alman bir sehirdir.

  • ben bu yazıdan mutlaka dolar alın yakında şakkadanak 12 olacak anlamı çıkardım.

    biliyorsunuz 3 lirayken verdiği dolar düşürme taktikleri neticesinde şakkadanak 9,80'e geldik.

  • thomas müller tarafından dalga geçilen ancak verdiği cevapla adeta bilezik gibi geçiren, ezilenlerin sesi, endüstriyel futbola karşı milli takım. helal olsun dedirtmiştir.

    --- spoiler ---

    2018 dünya kupası elemeleri’nde san marino ile karşılaşan almanya, zayıf rakibini 8-0’lık farklı bir skorla devirip üç puanı cebine koymuştu.

    8-0’lık san marino galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada bu tür maçların gereksiz olduğunu ima eden almanya’nın yıldızı thomas müller, “zaten yoğun bir fikstürümüz var ve böyle bir ortamda bu tür maçların neden oynandığını anlayamıyorum.

    onlar için dünya şampiyonuna karşı oynamanın özel bir şey olduğunun farkındayım. bununla birlikte bu tür maçların gereksiz risk taşıdığını düşünüyorum” ifadelerini kullanmış ve bayern münih ceo’su karl-heinz rummenigge de bunu onaylamıştı.

    bu açıklamanın ardından san marino milli takımı iletişim direktörü alan gasperoni, müller’in sözlerine ders niteliğinde bir yanıt verdi.

    “gol atamadınız diye kızmayın”
    bu maç, sizin gibi bir golcünün, bizim kadar kötü bir takıma gol atamayacağını gösterdi. ayrıca kalecimiz simoncini’nin gol atmanızı engellemesine kızmadığınızı sakın iddia etmeyin.

    bu maç rummenigge ve beckenbauer gibi yöneticilere futbolun gerçek sahiplerinin onlar değil, futbolu sevenler olduğunu gösterdi ve sizin hoşunuza gitse de, gitmese de biz, futbolu sevenlerdeniz.

    “bu maçın geliriyle futbol sahası yaptıracağız”
    yine bu mücadelede, sizin kurallarınızın ardından değil, kendi hayallerimizin peşinden gittiğimizi gösterdik.

    bu maçta san marinolu insanlara, gerçek bir milli takımları olduğunu hatırlatıp onları sevindirdik.

    bunun yanı sıra bu maçtan elde edilen gelirle federasyonumuz, acquaviva adında izbe bir köye bir futbol sahası yapacak. siz bile bu sahayı 6 aylık bir maaşınızla yaptırabilecekken biz, 90 dakikalık bir karşılaşmadan elde edilen parayla yaptırabiliyoruz.

    san marino milli takımı’nın resmi twitter hesabı, almanya karşılaşması esnasında iddialı bir tweet de attı. geçmişteki 13-0’lık mağlubiyet gününü hatırlatan san marino hesabı, “on yıl önce bu dakikalarda 7-0 gerideydik. şimdi 3-0 gerideyiz. 10 yıl sonra bugünlerde almanya’dan puan alacağız. bu dediğimizi unutmayın” ifadelerini kullandı.

    --- spoiler ---

    futbol güzel şey.

    kaynak: four four two.

  • evimin hemen iki bina yanına açılmış büfenin sahibiyle muhabbet etmeye başladıktan sonra adam "abi telefon et sen ben getiririm gold'u" dedi...
    sonunda balkonda bulunan sepeti ne için kullanacağımı anlamıştım ve mutlu olmuştum. pazar akşamı aradım büfeyi "abi iki gold bırakır mısın?"dedim
    çıktım balkona sarkıttım sepeti, bekledim bir süre ve işte o an bir aydınlanma yaşadım. ben "cemil" olmuştum...
    o kadar okudum, kariyer peşinde oradan oraya gittim hatta bir de üzerine 30 oldum. bugün gelip "ne oldun?" deseler "cemil oldum" derim.
    neyse ki çok beklemeden geldi abimiz, eğer biraz daha gecikseydi daha kötü çıkarımlara ulaşabilirdim.

    (bkz: ne birası sevim)

  • 23 şubat 1942 sabahı, rua gonçalves dias 34, petrópolis, rio de janeiro adresindeki yatak odasının kapısı, öğleye kadar açılmadı. bu durumdan şüphelenen hizmetçiler polise haber verdiler. yatak odasına giren polisler sırtüstü yatan stefan ile elini onun göğsüne koymuş olan sevgilisi lotte'yi buldular. "veronal" adındaki ilaçtan almışlardı. titizce düzenlenmiş masanın üstünde pulları bile yapıştırılmış olan veda mektupları duruyordu. ayrıca petrópolis valisi'ne hitaben yazılmış "deklarasyon" başlıklı bir mektup vardı:

    "kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce son bir görevi yerine getirmeye kendimi mecbur hissediyorum. bana ve çalışmalarıma böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke brezilya'ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. her geçen gün bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim. benim lisanımın konuşulduğu dünya bana göre mahvolduktan ve manevi yurdum avrupa'nın kendi kendisini yoketmesinden sonra hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu.

    ama hayata 60 yaşından sonra yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyaç var. benim gücüm ise uzun yıllar süren yurtsuzluğum sırasında tükendi. böylece ruhsal çalışması her zaman en büyük sevinci ve bireysel özgürlüğü bu dünyanın en büyük nimeti olan bu hayatı, zamanında ve dimdik sona erdirmek bana daha doğru görünüyor.

    bütün dostlarımı selamlarım! umarım uzun gecenin ardından gelecek olan sabah kızıllığını görebilirler! ben, çok sabırsız olan ben, onların önünden gidiyorum."