hesabın var mı? giriş yap

  • her tarafına silikon yaptıranlarla aynı sektörde olmasına rağmen doğal göğüslerdir. takdir edilesi.

  • temelinde küçük teknik-taktik hareketler bulunan yöntemlerdir.

    termostat şart bebeyim. ayarlıyosun istediğin sıcaklığa, altına düşünce yanmaya başlıyor. kombiyi her defasında açıp kapatmaktan çok daha mantıklı/hesaplı. tabi termostatı gidip de evin en soğuk odasına koyma. ha bi de evin içi 100 derece olsun diye de yardırma.

    evlenmeden önce en elzem şey diye koştura koştura aldığın klimanın sadece soğutma işlevi yok canım. aynı zamanda ısıtabiliyor da!evet! evde çoluk çocuk yok, bir edi bir büdü isen, işten eve 8de gelip yatacağın saate kadar geçen iki üç saatlik sürede çalıştır klimanı, seyret televizyonunu. zaten termostatın var, ev tamamen de soğumuyor. git kendine kaz tüyü bir de yorgan al, gece de sıcacık uyu.

    zannettiğin gibi sadece oturduğun odadaki petekleri açıp, diğer odalardaki petekleri kapatmak karlı değil. hem suyun sirkülasyonunu bozar hem de ısınan tek oda bütün evin soğukluğunu gidermeye çalıştıkça kombi daha çok çalışır. dünya para verip aldığın pres kapının altına sünger yapıştırırsın soğuk üfürüyo diye.

    tekzende, koçtaşta filan üzeri alüminyum folyoya benzeyen tabaka yalıtım süngerleri var, alıyorsun, kesip petekle duvar arasına yerleştiriyorsun, hop sana yalıtım.

    mal gibi evde yazlık pijamalarla, kısa kolluyla, şortla dolaşma. adam gibi uzun uzun kışlık kıyafetler/pijamalar giy. sen tut evde gecelikle dolaş, üşüyorum diye kombiye aban, sonra vay efendim faturam kol gibi.

    kombinin yıllık bakımını ihmal etme. tozunu toprağını temizlesinler, ayarlarını yapsınlar, suyunu bassınlar. 4-5 senede bir peteklerin içlerini temizlet. o su dolaşa dolaşa parmak kadar kireç biriktiriyor peteklerin içinde, sonra bekle ki petekler ısınacak, sonra da seni ısıtacak.

    odayı büyütmek içeri aldığın balkonun duvarları ve tabanında yalıtım yok şekerim, onlar iç mekana göre inşa edilmedi, sonra "şurdan şurdan bi soğukluk geliyo sanki" der bakarsın. yalıtımını tamamla.

    (eğer imkan varsa) ısıcam ve bina yalıtımı, sıcaklığı içeride tutmada çok büyük pay sahibi.

    not: işbu entrydeki bazı maddeler çocuklu aileler için geçerli olmayabilir.

  • henüz baba olmamış, evlat sevgisi görmemiş insanlara dert olan baba. büyük konuşmamak lazım gencler, trolluk yaparken dahi.

  • cenaze için çevresindekileri haberdar etme amacında da olabilir, kendi halinde acısını da yaşıyor olabilir. anne/baba acısı yaşayan adamın nasıl davranması gerektiğini de yargılamayın isterseniz amk.

  • birinin de cikip

    - ulan onun bunun evladi, haysiyetsiz, subyanci, pic
    sen mektep caginda dedigin
    ufacik kizlarin raksindan, gulusmesinden tahrik mi oluyorsun ?

    demedigi hadisedir.

    bu ve bunun gibi pedofili sozde dinci
    ibnelerin torunlari iste bugun gunasiri coluk cocugu kacirip katleden, tecavuz edenler.
    kurtulamadik gitti bu ruh hastalarindan.

  • herkesin hayatinda en az bir kere karsilastigi insan tipidir. genelde 40 yas uzeri teyzeler ve amcalardan olusan bir kitledir ayni zamanda. ben de sirf koridorda oturmamak icin bir sonraki seferi bekleyenlerden birisi olarak oldukca nefret ederim bu tiplerden ve her seferinde hicbir kriteri umursamadan yaparim uyarimi, araya muavini sokarsaniz daha da cesaretlenir bunlar, yapmayin, direkt kendiniz dalin olaya ki etrafina yandas toplayamasin. bi teyzeye demistim, pencere kenari benim yerim gecebilir miyim, diye de, ugrastirma gizim beni otur orda iste, demisti ben de bakislarimla oraya gecmek istedigimi belli etmistim de 9 saatlik yol boyunca osurmustu. bazen cok da zorlamamak lazim sanki. ne cikacagi belli olmuyor.

  • yerin üç kat altına yapılmış, giderken tenhalığından ürküp 'acaba başıma bir iş gelir mi' sorularını düşünerek, bir yandan da amonyak kokusunu takip ederek yolunuzu bulduğunuz, günlük 7.5 milyar temiz para bırakan işetme.

    otogara gittiğinizde tüm yazıhanelerde tuvalet olmasına rağmen sizi inatla bu tuvalete yönlendirmesi 'işin içinde iş var' dedirtecek cinsten.

    tüm kapılara 'wc yoktur sormayınız!!' ünlemleri var. temizlik görevlisi bir abiyi kafalayıp içerdeki tuvaleti kullanırım diye düşünerek abiyle muhabbete giriştim. muhabbet o kadar koyu ki abinin tav olduğuna kanaat getirdim. hatta bir ara senin cocuklara burs bulurum demeye kadar geldi. ta ki o soruyu sorana kadar. abi icerdeki tuvaleti kullanabilir miyim? adamin yuzundeki ifade 'sen se herkes gibiymissin, onlardan bir farkin yok artik gormek istemiyorum seni annemin evine gidicigim' der gibiydi. nedense soguk soguk terledi ve yuzunu asarak 'tuvalet köşede' diyerek yanimdan uzaklasti. herkes kosullanmis gibi ayni yerdeki tuvaleti tarif ediyordu 'kosedeki tuvalet'...

    uzun yola çıkacaktım bir an önce ihtiyaç gidermeliydim. merakla tuvaletin yolunu tuttum. tabelalar sizi gideceginiz yere goturuyordu aslinda. fakat gorme engelliler de dusunulmus olacak ki kesif sidik kokusu tabelaya ihtiyac birakmiyordu.

    birinci kati indikten sonra, heralde eksi ikidedir diyorsunuz ama sidik kokusu bir kat daha inmeniz gerektigini soyluyor. 3 kat asagi indikten indikten sonra koridordaki yanip sonen beyaz florasan bir korku filminin ortasinda miyim acaba diye dusunmekten alikoyamiyor insanı.

    wc yazisini gordugunuz andan itibaren sidik kokusu insani bambaska diyarlara goturen bayiltici bir elemente donusuyor.

    mecbursunuz ve ihtiyacinizi gidermelisiniz. kucuk bir kulubenin icinde basini kollarinin arasina almis, hayattan hicbir beklentisinin kalmadigini dusundugum yıkık bir insan 'bi lira' diyor.
    arayip tarayip 75 krs buluyorum fakat 'bi lira olmazsa acilmaz kusura bakma' diyor. nasilsa bozamaz diyerek 200 lirayi uzattim ve yuzundeki aci ifadeyi hic bozmayarak 199 lirayi bana geri verdi.

    turnikeden gecerek artik amonyak kokusunun merkezine ulasmistim. kendimi iceri attim kapiyi kapattim ve yeni bir dunyanin kapilarini aralayan sosyolojik bir vaka olan 'tuvalet yazilari' ile burun buruna geldim.

    bir yandan adeta dumanini gordugum sidik kokusu, diger yandan duvarda ne yaziyor diyerek ihtiyac giderirken amonyak kokusunun sersemligiyle yazilarin tamamini okudum.

    aklimin odalari tamamen kokuyla dolmustu. ısin garip yanı, koku bir sure sonra sizi mayıştırıyor ve saka degil hosunuza bile gidiyor. kendimden gecmis, şuursuz bir sekilde tuvalette yazi okuyan bir insan oldugumu fark edince ellerimi bile yikamadan oradan uzaklastim. acik havada otobuslerin egzoz dumanlari arasinda nefes alinca bir an olsun beynime kan gitti ve bu anlarin olumsuzlestirilmesi kararina vardim.

  • ilginç bir gelişme. kesin teknik bir hata olmuştur. yoksa bilen bilir ki yurtiçi kargo'nun ticari stratejisi müşterilerini evde bulamama üzerine kurulmuştur.

  • - şimdi tabii benim de şartlarım var.
    - tabii kavun bey, sizi dinliyorum.
    - öncelikle, ben uyurken şirinliğime kapılıp beni uyandırırsanız anlaşmamız biter, çeker giderim. bu konuda anlaştık mı?
    - hmm zor olacak ancak şartlarınıza uymaya çalışacağız tabii.
    - pekala, ondan sonra, haftada en az bir gün balık, bir gün taze ciğer çıkacak.
    - hmm masraflı oluyor, ama elimizden geleni yapacağız.
    - genel hatlar bunlar, geri kalan detayları çalışma sürecimiz boyunca halledebileceğimize inanıyorum.
    - peki kavun bey, o zaman, sizi biraz sevebilir miyim?
    - tabii ne demek, geleyim kucağınıza?
    - buyrun.