ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
serkan inci
-
7 şubat khk'si ile görevden uzaklaştırılan türkiye'ye klinik nöropsikolojiyi getiren prof. öget öktem'in cv sini inceleyip çöp olduğuna karar veren primat.
kendi ne yaptı derseniz zeykurun fikri olan bir sözlüğe çöküp 1 sene içinde ortaokullu mekanına çevirdi.
ülkenin en büyük sorunu bu, herkes her şeyi biliyor. herkes büyük resmi görüyor.
öğretim üyesine had bildiren çiftçi dayı
-
-amca acım diyorsun bir telefonunu çıkarsana...
+yauvv ben gerçekçi bir insanım. zbamm!
uzun zamandır göbek bölgemde yağlanma vardı ve inanır mısınız hepisi ahanda eriyip gitti.
not: (bkz: bir refah göstergesi olarak yamalı pantalon)
3 milyon 500 bin euro'suna el konulan gurbetçi
-
belçika'da yasiyorum. esek gibi calisiyorum , maasimin 40% direkt gelir vergisine gidiyor. 14% gibi kdv olarak yine vergiye gidiyor. 6% sabit vergiler desek , maasimin 60% devlete gidiyor. bu adamlar 3.5 milyon euro'nun kaynagini gosteremiyorlar. benim gibi vergi versmis olsalar 2 milyon vergi veriyor olacaklardi.
helal olsun alman polisine. iyi olmus.
annenin ilkokul mezunu cahil bir insan olması
-
utanç verici olan annesinden utanan cahil insandır.
anne lan bu! 5 para etmez insanlara yalakalık yaparsınız, anneye gelince tukaka!
seni doğuracağına taş doğursaymış harbiden.
oğuz atay
-
“elbette çok şey beklediğimi biliyorum, her zaman da bekledim.
her yeni tanıştığım insandan tanışır tanışmaz neler bekledim. o daha adımı öğrenmeden ben onunla ilgili hayaller kurdum, ümit etmeye başladım hemen. ve o insan yanımdan bir dakika bile ayrılınca ben öyle yerlere varmıştım ki hayalimde bu ayrılmayı bir ihanet saydım gücendim. hayır benimle başa çıkılmaz beni bırak..”
doğum günün kutlu olsun.
tus'u verememiş ezik pratisyen
-
bir tanesi yan komşum olup, aile hekimliği yapmaktadır ve aylık maaşı 7 bin liradır.
çok ezik gerçekten.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
yer: dördüncü levent migros. keçi sakalli amca kasadadir. kasiyer sorar:
- migros kartiniz var mi?
- var.
- alabilir miyim?
- unutmusum!
- hmm.
- ama unuttum demek bile, onu hatirlamaktir degil mi? ahh hoh hoh.
- efendim?
- yani unuttum demek, aslinda unutmadigimi gösterir.
- yani migros kartiniz var?
- var da unuttum iste!
- migros kartiniz yaninizda mi beyfendi?
- yanimda degil ama hep aklimda. ahh hoh hoh.
- anladim. biz bu konuda bir sey yapamiyoruz yalniz.
- biz de.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
- 5 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
- mezarda..
- anlayamadım?
- neyini anlayamadın mına ğoyim, siyanürle altın aramıyo mu bu şirket?
güngören'de müzisyenin dövülerek öldürülmesi
-
saldırganların yaşları 22 ve 23... tohumlar büyüdü, aramızda geziyor.
kleopatra
-
güzelliği karşısında büyülenilen keopatra uğruna mısır'dan marmaris' e kadar zor şartlarda getirtilen özel mısır kumlarından (ona güzel bir plaj yapıp, aşkını kazanmayı amaçlayarak) oluşan plajın adı.
jason bourne vs john wick
-
john wick daha önce bir şekilde tanıştığı, çalıştığı, ne yapabileceğini bildiği insanlardan oluşan bir mafya organizasyonuna kafa tutuyor ve ciddi anlamda hasarlar alıyor. çoğunlukla kaçıyor.
jason bourne tanımadığı cıa e kafa tutuyor ve genelde uğraştığı adamları bitiriyor.
john wick i severim ama jason bourne farklı bir seviye. ama illaki jason bourne biri ile karşılaştırılacaksa the accountant filminde ki christian wolff daha doğru bir tercih olur diye düşünüyorum.
yazarların şu an duymak istediği söz
-
vatandaşlık başvurunuz hiç yapmamış olmanıza rağmen bizim de bilmediğimiz bir şekilde kabul edilmiştir.
14 kasım 2016 süper ay
-
http://i.hizliresim.com/9g8298.jpg
edirne-merkez, kocasinan mahallesinde samsung k zoom ile çekmiş oldugum bir resmi.
benim önerim bunu dinlemeniz. üstelik ay ışığı ile ilgili çok anlamlı bir hikayesi de var:
bir gün beethoven, bir arkadaşı ile birlikte viyana sokaklarında dolaşmaktadır. tam bu sırada bir apartmandan piyano sesi geldiğini duyar ve kafasını kaldırıp bakar. apartmanın ikinci katındaki cam açıktır ve ses oradan gelmektedir. arkadaşına, çalan kişinin muhteşem çaldığını ve onu görmesi gerektiğini söyler. ikisi birlikte ikinci kata çıkıp kapıyı çalarlar. kapıyı açan kadın, beethoven’ı hemen tanır ve şok olur. beethoven, piyano sesine geldiğini ve mutlaka çalan kişiyi görmek istediğini söyler. kadın, piyanoyu çalanın kızı olduğunu ve tanışmaktan mutlu olacağını belirterek onları içeri alır.
beethoven, piyano çalan kızın olduğu odaya girer. annesi kıza, beethoven’ın geldiğini söyler ve kız çok heyecanlanır, hemen ayağa kalkar, fakat kız kördür. bunu gören beethoven, “lütfen benden birşey isteyin” der, maddi bir şey isteyeceklerini düşünerek. kızın cevabı şu olur; “ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?”
bunun üzerine beethoven piyanonun başına geçerek, ayışığı sonatını, doğaçlama olarak besteler.