hesabın var mı? giriş yap

  • sruli recht isimli bir ruh hastasının yaptığı, köpek balığı derisinden yapılmış olan psikopat eldiveni. fiyatı 720 euro. eldivenin iç tarafında yukarıya doğru bakan dikenler var. eldiveni taktıktan sonra elinizi geri çekmeye çalışırsanız dikenler ele geçiyor. çıkarmak için ya eldiveni kestirmeniz ya da elinizi parçalamanız gerekiyor. bunun tersi de var. yani dikenleri dışta olanı. bununla da tokalaştığınız kişiye unutulmaz bir deneyim yaşatıyorsunuz.
    müşteri kitlesini çok merak ediyorum cidden.

    bir de bu adamın, kendi karnından kestirdiği bir deri parçasıyla yaptığı yüzük var. kılları bile üstünde. onun da fiyatı 350.000 euro imiş. alana şimdiden hayırlı olsun diyelim buradan.

  • koskoca lise dönemi bu şarkı hakkındaki hikayelerle geçmiştir. çocukluk dönemini de atilla taş yedi. ben de diyordum allah neden belamı verdi diye.

  • herhangi bir akp'linin değil, chp genel sekreteri akif hamzaçebi'nin yumurtlaması.

    meral akşener endüstri 4.0'dan bahsetsin, google'dan danışman getirtsin. chp de seçmenin %2'si buradan ekmek yiyor kafasıyla taksici mafyasını yalayadursun. 2019'da ikinci sırayı alacağınıza çok eminsiniz, aynen devam.

    link

    olur ya chp'den biri okur editi: derdimiz* istanbul belediye seçimleri için taktik yapmanız değil, tek cümleyle prensip ve politika yoksunu olduğunuzu göstermeniz. teknoloji, ulaşım, sanayi, sosyal yaşam ve tüketici haklarına dair bize anlatabileceğiniz* bir politikanız olsa, bu cümle kurulmazdı zaten. hayırlı taktikler.

    yiğidi öldür hakkını ver editi:
    "sadece istanbul’da değil tüm türkiye’de insanlarımızın konforlu taksilerde, emniyetli bir şekilde, internet üzerinden çağrı yaparak, gerektiğinde kredi kartı ile de ödeme yaparak seyahat etme hakkı vardır. bu sistemi taksiciler esnaf odası bünyesinde kuracağız."

    link

    bir esnaf odasının rekabet edebilmesi için teknolojik sistem kurmak devletin ya da bir partinin işi değildir. yine de ilk cümlesi bile adama burhan kuzu muamelesi yapmamak için yeterli.

    akif hamzaçebi'nin cevabı editi:
    "tekrar ifade ediyorum: şehir içinde taksi ile yapılacak ulaşımın konforlu, emniyetli araçlarla internet üzerinden çağrının da olduğu, gerektiğinde kredi kartı ödemeli bir sistemle olmasını öneriyorum. bunu illa da yabancı bir şirket mi yapmalı. biz neden yapmıyoruz."

    link

    nedenlerini sayayım akif bey:
    - özet: yatırımcı parasını ülkeden çekmiş, yetenek yurtdışına kaçmış, devletin nereye ne para harcadığı belli değil, çareyi taksici esnaf odasında arıyorsunuz. bu yüzden biz yapamıyoruz, bu gidişle de yapamayacağız.
    - keşke bahsettiğiniz türkler gültepe seçim merkezi'nizde ya da taksici odası'nda olsaydı. ama maalesef çoğu yurtdışında, bir kısmı da uber ofislerindeler, taksicilerle bir olup kovacağız dediğiniz teknolojiyi geliştiriyorlar. akın akın da kaçmaya devam ediyorlar.
    - türkiye'de taksici tekel, uber de bunu tüm dünyada takır takır kıran bir şirket. yabancı şirketi ülkeden kovup, yaptıklarının kopyasını milletin vergisiyle yapıp, bi de esnaf odası'nın eline vererek bu problemi çözeriz diyorsunuz. diğer konularda da bu mantığı takip edin, ülkenin adının yavaşça kuzey kore'ye dönüştüğünü göreceksiniz.
    - mesela bitaksi vardı, onla da bi dünya yolcuya kolayca ulaştılar, komisyona gelince ağladılar, en son müşteri arayıp yakın yol olduğunu farkedince iptallere başlayıp, o sistemi de işlevsiz hale getirdiler. bunları yapan adamlara bugün sistem yazıp ellerine verme sözü verdiniz.
    - buyrun bugün geçen bir haber daha. hükümet 15 yılda 752 milyar lira teşvik vermiş, nereye gittiğine nasıl döndüğüne cevap verebilen yok. soruyu 4 ay önce soran alarko ceo'su, meclise getiren chp vekili. aynı gün, uber'i kovacağız diyerek çağdışı taksici rantını korumaya soyundunuz. akp yerine chp olsa bu para türkiye'den bir uber çıkarmaya mı harcanırdı, yoksa başka türlü rantlara mı dönüşürdü? ben cevabı bilmiyorum, umarım siz biliyorsunuzdur.
    - özel yatırımcıyı teşvik etmek de yetmez, insanların aklından "ben bu işe bu yatırımı, yeteneği, emeği gömerim de, yarın bunu da kovacağız demezler mi?" sorusunu silmediğiniz sürece, taksicilere sistem kurup ellerine vermekten başka bir şey yapılamaz. o güveni de kurultay sonrası ilk iş olarak sanayi, gençlik ve akademiyi motive edip harekete geçirmek varken, taksicilere gidip oy dilenerek inşa edemezsiniz.

    15 yıldır her gün umudunu biraz daha kaybeden seçmenlerinizi ve gençliğinizi arıyorsanız, biz buradayız. taksici esnaf odası'nda değil.

  • bir profesörün iddiası.

    bu gibilere edirne'den ötede yağmurlu havada su vermezler, bizde prof olurlar.

  • dan brown! dayıoğlu sana sesleniyorum: yıllar yılı onun şifresiyle bunun sırrıyla uğraştın durdun. bir gün de sınava itirazın şifreleriyle ilgili bir şey yazmadın. nasıl itiraz etmeliyiz sınav sonucuna, ekmek yer miyiz itiraz işinden söylemedin. vatikanlı çılgın bişip, romalı perihan, cizvit faruk derken öğrencileri hep ihmal ettin. sana önerim şudur kaptan: sınav sonucuna itiraz usulleriyle ilgili olsun bir sonraki romanın. peynir ekmek gibi satmazsa insan değilim. ha ama "lan gerzo benim zaten her yazdığım peynir ekmek gibi gidiyor" dersen, ona bir şey diyemem.

    hakkaten güzel para yaptın neşriyat işinden. inşallah kazandığın parayı çarçur etmezsin. eve yatır paranı dan. insan kuru ekmekle de yaşar, önemli olan başını sokacağın bir evin olsun. hayır yanlış mıyım? yanlışsam yanlışsın de... şimdi romandan gelen parayı arabaya yatırsan, kontağı çevirdiğin anda haydi bakalım selamunaleyküm işte oldu ikinci el araba. ama ev öyle mi dan? mayami'den bir yazlık, vaşingtın'dan beyaz saray manzaralı bir kışlık alsan o dünyalık sana yeter sana işte. elin dara düşerse satarsın mayami'deki yazlığı sibel can'a, o parayı da bankaya yatırırsın. al işte yengeyle size mis gibi gelir musluğu. veya bana ne lan ne yaparsan yap. romanlarında o kadar vatikan'dan bahsettin de vatikan'a bir çeşme mi yaptırdın, bir hayrat mı yaptırdın? allah aşkına söyle yaptırdın mı vatikan'a bir hayrat? yazdırdın mı üstüne "hacı dan brown ve karısı, ramazan 2010" diye? varsa yoksa onun pederi şunun papazı...

    neyse... dostlar, beni bilirsiniz, bileği gibi yüreği de sağlam bir deli gofret kardeşinizim. burdan sınav sonuçlarına itiraz konusunda hem dan'a hem öğrenci kardeşlerimize ışık tutmak için bir önerimi paylaşmak istiyorum ve diyorum ki sınav sonuçlarına itiraza imkanımız varsa lugano ve sabri sarıoğlu'yla gidelim. etkili bir itiraz yöntemi olabilir bu. okuldan atılmamız da bir ihtimal ama risk almadan da hiçbir şey olmuyor şu hayatta. şöyle bir şey düşünüyorum:

    - hocam 23 hiç beklediğim not değildi inanın. en az 60-65 diyordum, 23 geldi. üç sayfa kağıt verdim hocam...

    - evladım marifet çok yazmakta değil. içeriği önemli...

    - hocam okul uzuyor ama... en azından 50 almam lazım ki geçebileyim.

    - yani... şimdi sana 50 versem, başka bir arkadaşın gelecek "bana da 50 lazım", öbürü gelecek "bana da 60" lazım. e bunun sonu yok ki...

    - hocam sınavdan sonra arkadaşlarla karşılaştırdık, aynı şeyleri yazmışız. onlar hep 60, 70 aldı, bana 23 geldi hocam.

    - sağlık olsun diyelim.

    - hocam son sözünüz bu mu?

    - bu.

    - yanımda iki arkadaş getirdim, onlar da sizle konuşmak istiyorlar.

    - gelsinler...

    - lugano! sabri!

    *** hoccca nesi 23 bunun hoca, en az 70 en az 80 allahtan kork hoca....***

    şimdi bu noktada sabri bunları söylerken, lugano gözlerini belerte belerte hocanın yanına gidip eliyle not yükselt işareti yapabilir. not yükselt işareti ülkeden ülkeye değiştiği için burda ayrıntılarına giremiyorum. ayrıca eğer imkanımız varsa itirazımızın etkisini arttırmak için ibrahim üzülmez'i de getirebiliriz. o da hocanın yanına gidip, hızlandırılmış hareketlerle dirsek atma işareti yaparak "gör artık bunları gör! asistan dirsek attı sınavda bana, allah aşkına gör hoca ya" diyebilir. hocamız özellikle ibrahim kaptan'ın söylediği bu sözler karşısında iyice afallayacak, ne dirseği ne kösteği derken belki de motoru yakacaktır. nihayetinde illa denensin demiyorum bu yöntem, ama denenebilir yani. her şey gibi bu da bir sınav işte.

  • 2013'te erasmus yaptığım ispanya'da ev arkadaşım polonyalı bir hatundu. avrupa'nın pahalılığından şikayet ederdi, 1€ 4-4,5 zloty civarındaydı ve kız için üzüldüğümü hatırlıyorum.

    benim içinse iyiydi, hatta ucuzdu lan. 1€ 2,5 lira civarındaydı, lan bu pringles'lar ne ucuz diyip 3'er 5'er alıyordum, ev arkadaşlarım uzaylı gibi bakıyordu bana.

    şimdi, geçen 7 yıl sonrasında, zloty hala 4,5-5 seviyelerinde. arkadaşım için belki hala pahalı avrupa, bilemiyorum.

    ancak benim için avrupa diye bi yer yok, komple kıta iptal.

    herkes kendince geçen yılları özetliyor, bu da benim özetim.

  • ilginç mi ilginç, takdir edilesi mi edilesi uygulama. zaten kaç tane özel araba var ülkede ayrı mesele. otostop çektiğinizde almadıysa özel araç veriyorsunuz plakayı ceza geliyor.