hesabın var mı? giriş yap

  • ikinci dünya savaşı sırasında, 16 ağustos 1942 sabahı, (bkz: l-8) olarakta bilinen iki derinlik bombası ve 30 kalibrelik makineli bir cephaneye sahip abd donanması keşif balonu her zaman yaptığı rutin bir denizaltı taraması için san francisco körfezi'ndeki treasure ısland'dan havalandı, ancak saatler sonra keşif balonu kaliforniya'nın daly şehri kıyılarında başıboş bir şekilde sürüklenirken bulundu.

    nihayetinde, daly city'deki 419 bellevue bulvarı'ndaki bir evin önüne düştüğü tespit edilen keşif balonu, daha önce olaysız 1.092 sefer yapmıştı ve yakın zamanda herhangi bir sorunu olduğu tespit edilmemişti. yetkililer olay yerine intikal ettiğinde, motorların hâlâ çalışmakta olduğunu gördü, ayrıca herhangi bir arbede veya alıkoyulma belirtisi de yoktu, hatta cankurtaran botu ve paraşütler bile yerli yerindeydi.

    fakat, ordunun ve diğer yetkililerin kapsamlı araştırmalarına rağmen, l-8 balonunun iki mürettebat üyesi teğmen ernest dewitt cody ve teğmen charles ellis adams’ın bedenleri bulunamadı, ayrıca nasıl ortadan kaybolduklarıyla ilgili açıklama da yapılamadı. bazıları mürettebatın denize düştüğünü veya yaşadıkları teknik bir sorundan dolayı acilen atladıklarını öne sürerken, diğerleriyse ilk uçuşu olan teğmen charles adams’ın bir casus olduğunu veya mürettebatın uzaylılar tarafından kaçırıldıklarını iddia etti.

    olay, 2. dünya savaşı tarihinin kalıcı gizemlerinden biri olmaya devam etmektedir.

  • cok iyi olmayin kirilirsiniz.

    cok comert olmayin batarsiniz kimse sizi dusunmez.

    cok duyarli olmayin kullanilirsiniz.

    cok acik sozlu olmayin yalniz kalirsiniz

    cok durust davranmayin aldatilirsiniz.

    cok gulmeyin ciddiye alinmazsiniz.

    buyukler size bir sey diyorsa ilerde mutlaka o olacaktir. aklinizin bir kosesine koyun.

    simdi yakmadan kendinizi usulca yasamaya bakin.

  • bu cihaz hakkında kararsız kalan okuyuculara destek vermek için iki kelam edeyim. yiyecek içecek sektöründeyim. mesleğim gereği evimde ara ara sous vide, thermomix vb bulundurmuşluğum var.

    bu cihazın diğerlerinden farkı kullanım pratiği ile alakalı.

    eğer iki yumurta kıramayan ve mutfakta zaman geçirmeyi sevmeyen biriyseniz dinlenmiş kırmızı et, patates, tavuk, köfte ve sebze kızartmaları gibi hali hazırda donuk olarak satılan ürünleri kısa sürede rahatlıkla yapabilir, pratik bir şekilde karnınızı doyurabilirsiniz. tembelliğin nirvanasıda dolaşıp dışarıdan yemek sipariş vermekten bıktıysanız çok seveceksiniz çünkü dondurulmuş patates ve tavuk kanadını aynı haznede daha düşük enerji sarfiyatıyla 14 dakika içinde elinize verir.

    mutfakta zaman geçirmeyi seviyor ve iyi kötü tencere yemeği yapabiliyorsanız sevebileceğiniz bir ürün değil.

    ileri seviyede yemek yapabiliyor ve tabağınızda sosundan yatağına, garnitüründen yağına kadar detay uygulamalara girişiyorsanız bu cihaz eliniz ayağınız olur.

    son olarak bu cihazı evinde zerre koku istemeyen ve mangala üşenen bir arkadaşımın el kadar makinanın kulağından tutup balkondaki fişe takarak 11 dakikada sıfır koku ve sıfır zahmet ile balık çıkardığına da şahit oldum, profesyonel bir restoranda işini çok ciddiye alan bir şefin sürekli kullandığına da. profesyonel mutfak çalışanları işlerine gelen bir cihazı kimsenin kendisi hakkında ne düşündüğüne umursamadan kullanan pratik zekalı adamlardır. yeter ki iş kaliteli ve zahmetsiz çıksın.

    kendi adıma özellikle son zamanlarda gündeme gelen cihazlar arasında robot süpürgeden sonraki en kullanışlı cihazdır diyebilirim. thermomix tayfası duymasın.

  • ahmet çakar: herkes paraya çalışıyor kardeşim. para vermeseler biz buraya çıkar mıyız? sen çıkar mısın apo?
    abdülkerim: semtten geçmem.

  • öğrenci evi. evde 4-5 kişi kalıyoruz. bir arkadaşın kardeşi haftasonu ziyarete geldi. mutfağa bir daldı çocuk. nasıl temizliyor. utandık.
    dur da diyemiyorum ben. gittim artık en azından "ya uğraşma zahmet etme" içerikli bir şey söyleyeyim dedim. baktım ocağı silmekle meşgul.

    - ya uğraşmasaydın onunla bi de. bi ton zahmete girdin.
    + olur mu abi ya. bi iki sene daha rahat edersiniz işte.

    daha karışmadım ben. kimseye karışmadım ama. belediye bizim evi yıktı geçen gün. ayar yerim diye gık diyemedim.

  • fatih- çarşamba'da büyüyen bir adamım.
    cemaatin merkezi durumunda ki ismailağa camiinde az namaz kılmadım.
    hatta abdest alırken kalabalık bir grup geldi, yanıma bir ihtiyar oturdu, herkes başında.
    sonradan sordum; kim bu?
    mahmut efendi, dediler. ilkokul talebesiyim o zaman.

    hala mümkün mertebe namazlarımı kılarım.
    ben ihsan eliaçık hoca'nın ne demek istediğini anlıyorum.
    dünyada ki kan ve göz yaşının en büyük sebebi yoksulluk, yoksulluğun da en büyük sebebi sermayenin baronları. ihsan hoca mücadeleye en tepeden başlamış.
    tipik türk dincisi, hatta islamcısı anlamaz onu.
    allaha kulluk edecekken, kula kulluğu adet edinmişlerin öğrenmesi gereken çok şey var.

  • yalan soylerken utanmamak, kizarmamak bir meslek olsa, kendisi kesinlikle ultra otesi ordinaryus profesor olurdu.

    hayat pahaliligini anlamak isteyen herkesi marketlere bekliyorum. sepetine ihtiyaci icin aldigi urunleri kasada birakmak zorunda kalan insan sayisini gormeniz yeterli.