hesabın var mı? giriş yap

  • ciroya bakarak yatırım yapılıyor, adamlar da bug'ını bulmuş işin, bakkal dükkanını dijitale uyarlayalım, 1 liraya alırım, 1 liraya satarım, maksat ciro artsın. geri kalan masrafı da yatırımcıdan çıkartırız zaten, harika business plan, pandemi olmasa çoktan ufalmıştı, şansları yaver gitti, hype oldular. yatırımcılar da ayrı çakal, kusura bakmayın, hype olan bir şeye giriyor, hype bitmeden hissesini başkasına satıp/çakıp çıkıyor.

    pandemi öncesinde de aynısını savunuyordum, yine aynısını savunuyorum. hem insan eforu açısından, hem global ısınma açısından, nereden bakarsanız bakın inanılmaz gereksiz bir iş bu. gece vakti ilaç ihtiyacın olsa tırım tırım eczane arıyorsun ama dondurma istediğinde birisi kapına kadar geliyor.

    amerika'da şehir merkezi dışında yaşayan insanların çoğu markete/bakkala onlarca km uzaklıkta yaşıyorlar ve haftalık/aylık planlamalar ile alışverişlerini yapıyorlar. bizim nasıl bir satın alım gücümüz var ki böyle bir ayağa hizmet peşindeyiz.
    (bkz: ayranı yok içmeye taht-ı revanla gider sıçmaya)

    ekleme :
    ben de bir girişimciyim, sektörde tanışmadığım mentor, görüşmediğim vc kalmadı.

    kripto para kovalayanlardan farkları yok. yatırım alan firmaları ölümüne zorluyorlar kendi paralarını katlamak için. unicorn çıkartır mıyız? decacorn çıkartır mıyız? derdindeler tamamen.

    sürdürülebilirlik umurlarında bile değil. hangi yaraya derman oluyoruz, doğaya nasıl bir etki yapıyoruz umurlarında bile değil.

    konuşunca da unorthodox oluyorum işte. hepiniz çok iyi biliyorsanız bu işi, açın etohum sitesini, 10 sene önceden başlayıp yatırım alan firmalara bakın kardeşim, at gibi koşturmasanız çoğu işletme ayakta kalırdı, yatırım alanların hemen hemen hepsi uçuk hedeflerinizi tutturamayıp kapattılar.

    mütevazi ve sürdürülebilir bir büyüme amaçlayan hedefler koyunca da küçümseniyorsunuz sektörde maalesef.

    neyse daha çok şey yazarım da, şimdilik yeterli.

  • lisedeyken, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen, okul hatıralarında her daim adı geçen, kankam diye seslendiğim, öğretmenden bile beraber tokat yediğimiz, sıra arkadaşım, can yoldaşım, dost bildiğim, sinan isminde bir arkadaşım vardı. liseden mezun olduğumuz yıl trafik kazasında kaybettik kendisini. çok acı bir ölüm yaşadık. cenaze evinde annesinin ve babasının bana, kendi oğullarıymışım gibi sarılışını asla unutamam.

    sinan bir ara hırka almıştı kendisine. üst kısmı açık gri, alt kısmı ise koyu gri olan, bu iki gri geçişin arasında ise üç tane beyaz çizgi vardı. çakma adidas hırkalı diye dalga geçerdim hep.

    bugün sinanın babası dükkanın önünden geçti. 20 yıl sonra ilk kez gördüm. tanımadı beni. ağzı hareket halindeydi. sanırım dua ediyordu içinden. ve üzeride sol kolunun bir kısmı delinmiş olan rahmetli sinan’ın hırkası. kahroldum. babasının hala acı çektiğini düşündükçe ve kendi oğlum aklıma geldikçe iyice kahroldum.

    limited edition : debe listesine 50.sıradan girmişiz. ilginiz için teşekkürler.

  • simdi dusunuyorum, bugun galatasaray'in gosterdigi tepkiyi; ayni olay fenerbahce'nin basina gelse neler hissederdim, ne yapilirdi diye; ve nedense hakkaten bu saygi duydugum ve takdir ettigim durusu sergilemeyecegimizi neredeyse adim gibi biliyorum. kuvvetle muhtemel teknik heyeti kovmak dursun -bogdan tanjevic'e neler yapti sabredildi, bu mu sonu olurdu allah sakina?- , aziz yildirim yuksek ihtimalle cikip "hazirlik macinda ceza da cekmek neymis?" gibilerinden birseyler soylerdi. iste o zaman is adami ile spor adami ayriligi yine yeni yeniden ortaya cikardi.

    velhasil resmi sitesindeki aciklamasi ile olsun, verdigi tepkiyle olsun, gosterdigi durus ve sifir taviz ile olsun saygiyi hakeden asirlik bir camiadir, rakiplerin guzellerindendir.

    (bkz: rakibe sempati duyulan nadir anlar)

    edit : ey kendi takimini dunyanin en yuce insan sanan, rakibinin yaptigi dogrulari bile inkar eden, fanatik olmayanlar kendilernden saymayan, kendi dusuncelerini paylasmayan tum fanatikler ! hepinize kafam girsin ! kafam orda kalsin, bacagim girsin ! zira siz ancak tribun agzindan anlarsiniz. sizin gibiler yuzunden spordan sogudum amina koyim...

  • "bugün orada toplanan kalabalık, binali yıldırım’a oy vermiş yüzde 48’e ne hissettirecek?"

    %48 olunca nasıl hissediliyormuş biraz da siz hissedin dedirten makale.

  • - dur bakalım bir de şöyle bir atak deneyelim bakalım gol oluyor mu... şöyle vursam... aa evet oluyormuş.

  • bu trene binmeyi düşünenler için faydalı olacağını düşündüğüm bazı detayları paylaşayım:
    - öncelikle mümkünse yaz mevsiminde gitmeye çalışın. çünkü manzara çok daha güzel oluyor. internetten hem yaz, hem de kış manzaralarına bakarak da dediğimi görebilirsiniz.
    - tren myrdal isimli istasyondan kalkıyor. bu istasyon dağ başında yerleşim olmayan bir yerde. sadece aktarma için kullanılıyor.
    - myrdal istasyonuna oslo ya da bergen'den ulaşabiliyorsunuz. ancak şöyle bir detay var. oslo'dan son kalkan trene binerseniz gece 3.30 gibi myrdal'a ulaşıp geceyi istasyonda geçirmeniz gerekir. bergen'den gelen tren ise, flam trenine göre ayarlanmıştır. istasyona vardıktan 10 dakika sonra flam trenine aktarma yaparsınız.
    - ben oslo'dan gittiğim için geceyi istasyonda geçirdim. istasyonda ücretsiz wifi, son derece temiz lavabolar, yiyecek içecek aparatı ( fiyatlar çok pahalı ), ve tam 10 tane bank var. biz 3 arkadaş gittik ve bizden başka kimse yoktu, bu nedenle yatacak yer sıkıntısı çıkmadı. ama yoğun sezonda ne olur bilemem.
    - flam için bergen çıkışlı özel turlar satılıyor, bu turlardan fiyat kıyaslaması yaparak almanızı öneririm. bu turlar flama kadar gidiş dönüş tren biletini, flam'da tekneyle fiyord turunu ve flam köyüne otobüsle geziyi kapsıyor.
    - tur almadan gidecekler için ise şunları söyleyeyim: myrdal'a olan tren biletini internet üzerinden alıp trene binmeden önce istasyondaki kiosklardan yazdırın, bilet uçak bileti gibi hem kategorilere göre fiyatları var, hem de tren tarihi yaklaştıkça fiyat artıyor. zaten internetten almasanız bile istasyonlarda bilet gişesi yok, yine kisoklardan kredi kartıyla almanız gerekir.
    myrdal-flam biletini ise myrdal'dan gidiş dönüş olarak alın, önceden almayın, istasyondan alacaksınız. internete göre sanırım 50 norveç kronu daha ucuz oluyor. her ihtimale karşılık norveç'e gitmeden norveç tren yollarının uygulamasını telefonunuza indirin sanırım kısaltılması nbs oluyordu. zira gittiğiniz tarihte bu koşullar değişmiş falan olursa uygulamadan bileti alıp, yine uygulamadan kondüktöre gösterebiliyorsunuz. ( gösterme seçeneği trenin hareket saatinde aktif oluyor ve gösterince bilet kendini uygulamada kullanıldı olarak işaretliyor ) yer bulamama gibi bir durum söz konusu değil zira kontenjanlı veya koltuk numaralı bilet satılmıyor, bulduğunuz yere oturuyorsunuz. kışın 5 vagonlu trenin birisi ancak doluyor zaten.
    fiyord turu yapacaksanız mutlaka internetten tur alın, flam'da ki acentede en ucuz tur 450 krondu, bu nedenle biz binmedik. ama sefer çeşidi ve fiyatlar döneme göre oldukça değişiyormuş, araştırın.
    flam treni limanda duruyor, buradan flam köyüne yürümek çok zor, hatta imkansız, ama belediye otobüsleri var sanırım bir saat aralıkla falan geliyor, onunla gidebilirsiniz.
    - flam treninin son durağı olan liman oldukça küçük bir yer. demiryolu müzesi var, gezmek ücretsiz. hediyelik eşya dükkanı var, çok kısıtlı saatlerde açık ve oldukça pahalı ama bol çeşit var. en ucuz magnet 50 kron. yeme içme için 3-4 mekan var fiyatlar oslo ile aynı. yani turistik yer diye fiyat artışı yok ama norveç zaten yeterince pahalı. en önemlisi koop market var, gezginlerin norveç için can simidi, ihtiyaç duyacağınız herşey burada var, fiyatlar diğer yerlere göre uygun. istasyonun içi ferah ve ücretsiz wifi var. turizm ofisinde oldukça detaylı haritalar mevcut.
    - liman bölgesi 1 saatte geziliyor. bunun dışında trekking rotaları var. ama bunun için mevsimin yaz olması gerekiyor ve yabani hayvan uyarısı var.
    - biz aralık ayında gittik, kışın ayrı bir manzarası var tabi ama bence yaz manzaraları çok daha güzel. deniz kenarı olduğu için olabilir, dondurucu bir soğuk yoktu, rahat gezdik.
    - flam'a ilk trenle gidip, son trenle dönebilirsiniz. aktarmalar için korkmayın trenler dakik ve olası bir gecikmede flam treni beklenir mutlaka, çünkü myrdal aktarma saatleri hep flam trenine göre ayarlanmış.
    - konaklamak için hostel ve otel var ama konaklamaya gerek duyulacak bir yer değil. ama ben kafaya reset atmaya gidiyorum, kafa dinleyecem derseniz aradığınız ıssızlık tam olarak burada var.
    - bonus bilgi: myrdal'a giden gece trenlerinde ( zaten ilk flam trenine binmek için gece yol almanız gerekecek ) tüm koltuklara birer adet süper kaliteli uyku seti konuluyor. içinde battaniye, şişme yastık, göz bandı ve kulak tıkacı var. biz dönüş treninde alırız diye almadık, meğer sadece gece trenlerinde varmış, dönüşümüz gündüz olunca alamadık bu setten, kaçırmayın. hatta boş koltuklardakini de alabilirsiniz.
    - flam treninde herhangi bir ikram-satış yok ama, myrdal'a giden trende restaurant kısmı var. ama fiyatlar norveç ortalamasının da çok üzerinde.