hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: gerçek finlandiya bu değil)

    edit: sadece boş bkz girmeye gönlüm el vermedi. abi anlamıyorum, bu adamlar savaştan kaçmadılar mı? canları tehlikede değil miydi? avrupa'ya geçebilmek için türlü yol denemediler mi? haberde tornio'dan helsinki'ye 700 küsür km yol gittikleri yazıyor. yani beyefendiler tornio'yu da beğenmemiş helsinki'ye gelmiş. sonra helsinki'deki sosyal hayat da kesmemiş bunları gerisin geri tornio'ya, oradan da isveç'e geri dönmeyi düşünüyorlar. tamam, buz gibi nemrut havayı ben de sevmem, tek başına depresyon sebebidir, ama seyyah gibi tüm kabile bir oraya bir buraya göç edecek enerjiyi nereden buluyorlar anlamıyorum. ser sefil yollarda sürünmek hoşlarına gidiyor herhalde. çay yokmuş! çayı ne yapacaksın anasını satayım. adam finlandiya'ya gitmiş çay yok diyor. troll müdür nedir...

  • kardeşle oyunu bitirip sıkıntıdan ne yapacağımızı şaşırdığımız bir anda helikopterle ordan oraya gezerken bir gökdelenin üzerinde keşfettiğimiz getalife yazısı. get a life, çok fazla oyun oynayanlar için söylenen bir sözdür ve git kendine bir yaşam kur manasına gelmektedir. akabinde playstation kapatılır gidilir insanlığa faydalı şeyler yapılır. *

  • netflix’in ucretsiz bir uyeligi mi vardi? deneme suresini kaldirmistir. basligin acilma sekli de enteresan, baslik sahibinin de iyi somurdugunu dusundurdu bana

  • hayatinda hic tendon sakatligi yasamamis olanlarin oynar bir sey olmaz yorumu yaptiklarini gormek uzucu. icardininki darbeye bagli oldu ama oncesinde zaten oradan sikintiliymis ve bjk macina bandajla cikmis (yani ayagi-tendonlari desteklenmis). darbeye bagli olmasi ve sakat olan tendonun bulundugu yer yapisi vs bakildiginda normal bir tendinite gore daha kolay iyilesir. normalde tendinitin iyilesme suresi ilk baslangicta (uzerine gidilmezse zamaninda dogru tedavi dinlenme vs ile) 4-6haftadir. tabi bu sporcunun yasina ve tendonun yerine-gorevine-tipine-gore degisir ve ayrica ileri tedavi yontemleriyle daha da kisa surebilir. eger dejeneratif olursa ve kroniklesirse 6aya hatta 1 seneye kadar uzayan iyilesme surecleri olur. ornegin bakiniz falcao (asil tendonu-kritik). simdi bu adamin igneyle oynamasi yani en basitinden kortizon ile oynamasi demek hem oradaki agriya sebep olan iltihabin azalmasi dolayisiyla agrinin azalmasi demek ama ayni zamanda o ayagi kullandikca oradaki hasarli tendonun uzerine yuk binerek hasarin artmasi, kortizon sebebiyle tendon dokusunun da zarar gormesi ve dogal olarak da iyilesme surecinin uzamasi demektir. ileri tedavi yontemleri vs ile yine belki 1 aya dusse dahi alinan riskin sonunda daha uzun sure icardiden mahrum kalmak ve sakatliginin da tam tedavi edilmediginde kroniklesme riski vardir. genelde kendine bakan kendi vucudunu bilen sporcular oynayip oynayamayacaklarini anlarlar, okan buruk un bugunku aciklamasina bakilirsa once icardiye soracak, duruma gore doktorla dusunup tasinip (icardinin kesin oynamak istedigini de cok muhtemel tahmin ettigimizden dusuncesizce karar vermesi cok olasi) riske edecek gibi duruyor. oradaki kanama-odem igne yapilmadan maca kadar azaltilabilirse bir ihtimal ki bu hem oyuncunun bunyesine ve terapistlere bagli daha az riskle oynayabilir de. yazilanlara gore oynamamasi en sagliklisidir hem onun icin hem galatasaray icin.

  • ekmek arası dönerin alım satım işlemi esnasında usta tarafından müşteriye yöneltilen soru cümlesi. cevap evetse, aç arkadaşımız çok fazla dünyevi kaygılar taşımayan samimi bir soğan dostudur. hayır diyenlerin ise yakın gelecekte öpüşme ihtimali olduğunu düşünerek bu cevabı verdiğini söylemek mümkün. (kusura bakmayın, soğan sevmeyen bir insan olabileceği ihtimalini düşünmek istemiyorum) bir üçüncü yanıt ise “az olsun” dur. bu yanıt ise kişinin soğan sever bir insan olduğuna, sevgilisi olmadığına ve fellik fellik arandığına işaret eder. ha, bir de bu “az olsun”cuların oyu genelde merkez sağ partilere gider (ingiltere’de işçi partisi’ne). kısacası, soğan deyip geçmeyin...

    - soğan olsun mu??
    - bi saniye... alo nuriye... soğan olsun mu diyo usta... öpüşür müyüz bugün ona göre...hmm, tamam anladım... görüşürüz... kapattı... olsun usta, bolca koy...

    - soğan olsun mu?
    - bi an hiç sormayacaksın sandım... olmasın... öpüşelim mi??

    - soğan olsun mu?
    - yok, olmasın...
    - korunmayı unutma!!

    - soğan olsun mu?
    - az olsun...
    - üzülme aslanım, sana kız mı yok...

    - soğan olsun mu??
    - olsun olsun...
    - peki ya öpüşecek olsanız bugün biriyle??
    - sana ne yarraam!!!
    - gerçekten de yukarıda yazdığı gibi samimi bi insansınız...
    - ne sandın amck kafalı!!!

    - soğan olsun mu??
    - olsun...
    - akbaba olsun mu??
    - akbaba olmasın... hmmm, güzel şarkı sözü olur bundan...

  • -dindar bünye için 1;
    -felsefik bünye için 0;
    -matematikçi için tanımsız;
    -13 yaşındaki bünye için 18;
    -32 yaşındaki biri için 45;
    -45 yaşındaki biri için 40 sonrasındaki tüm yaşları;
    -bill gates için sahip olduğu paranın her zaman bir dolar fazlası;
    -aşk adamı için sevgilisiyle olan mesafe;
    -tembel öğrenci için bulunduğu zaman diliminin, tenefüs saatine olan uzaklığı..
    (bkz: daha gider bu)

  • 5000 yıllık ata müziğimiz rap'le, ötüken folklörümüz hiphop'la kültür koruma savaşına girişmiş cengaver.

    dine sardıkça iyice kafası dumanlanmakta. allah sonunu hayretsin.

    (bu arada kendisi bir zahmet gavur icadı miladi takvimden hicri takvime geçsin, bir daha da 2000'li yılları ağzına almasın, çok rica ediyorum.)

  • tarla sahibinin yapması gereken tek şey helikopter'in sileceklerini kaldırmaktı. bence.
    eşşek değilse anlar oraya park edilmeyeceğini.

  • azim çalışkanlık ve üşengeçliği aynı potada eritip paşa paşa evimde otururum. komik ve de sadığımdır fakat evden çıkmam. bıçak gibi keskinimdir ilişkilerde keser atarım ama evden çıkmam. bu konuyla ilgili bazı entryleri kabararak okurum ama tüm bunlar beni evden çıkaramaz. kısacası, boğa erkeğinden iyi sevgili değil, iyi koca olur bana kalırsa...

  • amerikadayım o zaman. tatil için eve gelecem, kardan dolayı uçak ertesi sabahın körüne erteledi. telefonda anneme söyledikten sonra yattım uyudum.
    o zamanlar modemler dial up, hattım da tek. kabloyu bi telefona bağlıyorum, bi modeme, öyle bağlanıyorum. gece de yatmadan azcık internette takılmışım, sonra da unutmuşum, telefon kablosunu modeme takılı bırakmışım.cep telefonunun da şarjı bitmesin mi?
    neyse ben sabah saatin alarmıyla kalktım, hazırlanıyorum filan, kapı çaldı. alla alla dedim, sabah 7 mi ne zira.
    uyku mahmurluğuyla açtım, karşımda bir kadın, türkçe olarak "anneniz sizi aramış ulaşamamış, uçağınız varmış, sizi uyandırmamı istedi."
    ????
    kimsin ya sen? neden türkçe konuşuyorsun? annem seni nerden tanıyor? neler oluyor? ben nerdeyim? yoksa ben aslında türkiye'ye gittim de kar-mar hepsi rüya mıydı? ya da manyak mısınız?
    meğer neymiş, sonra çözüldü: evimin hemen yanında bir türk restoranı vardı, annem bana ulaşamayınca ağır uyuduğumu da bildiğinden uçağı kaçırırım korkusuyla gitmiş internetten o restoranı bulmuş, aramış, rica etmiş, kadınceyiz de kırmamış gelmiş.
    ama yuh yani. ben o an aşırı dumur olmuştum, sanırım bi daha o kadar dumur olmadım hatta.

  • --- spoiler ---

    rita bennett'in öldürüldüğü küvet sahnesi. daha doğrusu dexter'in onu bulma anı. çok etkilenmiştim ve baya üzülmüştüm. 2 duyguyu zirvede yaşatan bir sahne idi.

    --- spoiler ---