hesabın var mı? giriş yap

  • ister dut
    ister elma
    ister nar
    ister ayva
    ister muz
    ister hurma
    ben meyveyim....

    şeklinde söylendiğini duyduğumda koptuğum şarkının asıl olanı...

  • ne zaman bu gençleri, bu yavrularımızı, bu can yiğidolarımızı görsem mcdonalds'ın önüne oturup bağlama çalasım geliyor dertli dertli... bilhassa iki katlı mcdonalds'ların üst katına yerleşmiş bu topluluk aslında hemen farkedilebilir. birbirine aşık ve masanın üzerine kafalarını dayayıp el ele tutuşan rosromantik bir genco çift ve onların çevresindeki kızlı erkekli arkadaş grubundan oluşan bu gençler kış sezonunda sağa sola koydukları montlarıyla kurdukları koloninin sınırlarını çizerler. en önemli özelliklerinden biri de masa tutuculuğudur. bu iş için aralarındaki romantik çiftleri kullanırlar. kolonilerinde yaşayan diğer gencolar ise "ben bi' eda'ya bakmaya gideyim", "bizim cenk'ler gelecekti, ben onlara bakacağım" falan diye türlü güdilik nedenlerle koloniyi terketseler de mutlaka dönerler.

    çeşitli konularda sohbet ederken içlerinden biri mutlaka küser. koloninin sevilen üyelerinden biri küsen kişiyi geri getirmeye gider. çünkü koloni ne kadar kalabalık olursa o kadar güçlü görünecektir çevreye karşı. mcdonalds (ya da burger king) kalabalıklaşıp uyarı aldıklarında ise içlerinden birini ortamdaki en ucuz ürünü almaya gönderirler. bu yavrularımızın ömürlerini böyle tüketmelerine üzüleyeim mi yoksa abd gençlik muvilerindeki gibi çete kurmayıp sağ sola saldırmadıkları için sevineyim mi bilmiyorum. ne zaman bu toplulukla karşılaşsam karmaşık hislere kapılıyorum. gerçi ben kenan erçetingöz'ün bıyıklarına bakınca da karmaşık hislere kapılıyorum. gerçekten çok ilginç bıyıkları var kenan abi'nin...

  • imgelemine vurulduğum adam... çok duru, çok derin, çok güzeldir şiir onda.
    "...
    ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
    bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
    çünkü iki kişiydik
    ..."
    der, dağılırsınız.

  • kendisinin kazandığı ciddi bir kupa yoktur. zaten 2002 dünya kupası da baklavasına yapılmış bir turnuvadır, hatta ronaldo o turnuvada 8 golle gol kralı olduğu için baklavadan en çok dilimi yemiş ve göbek yapmıştır.

    brezilya'nın o dönemi denilen takımda kaka yokken ve ronaldinho da daha yıldız adayı iken dünya kupası kazanmıştır. takımda kendi seviyesinde sadece rivaldo vardı, dolayısıyla ronaldo takımın iki yıldızından biriydi. liseli olduğunuzu her yerde belli etmeyin.

  • ilk yapılması gerekenlerden biri tapunun üzerinize devrini almadan önce ilgili belediyeye başvurmak ve söz konusu yerin imar işlem dosyasını belediye arşivinden çektirip (veya belediye imkanlarına göre dijital ortamda) dosyada daha önce yapılmış olan işlemleri incelemektir. özellikle söz konusu daireyle ilgili düzenlenmiş herhangi bir yapı tatil tutanağı yani zabıt olup olmadığı ve buna bağlı imar yasasının 42. ve 32. maddelerine göre alınmış para ve yıkım cezası kararlarının bulunup bulunmadığı kontrol edilmelidir.

    çünkü bu tetkikleri yapmaksızın tapuyu üzerinize geçirmeniz halinde söz konusu bağımsız bölümün tüm yükümlülüklerini de üstlenmiş olursunuz. ondan sonra yok efendim "ben aldığımda böyleydi", yok "allah aşkına şunların ki de yıllardır öyle" gibi mesnetsiz ve çok iş görmeyecek savunmalardan medet ummanız kaçınılmaz olur.

    ayrıca yine belediyede ki dosyasında (yoksa tapu sicil müdürlüğü'nden temin edeceğiniz) mecvut olan son tasdikli projesinden alacağınız suret ile söz konusu yerin taşıyıcı sisteminde bir değişiklik yapılıp yapılmadığının tetkikini de bir inşaat mühendisi veya mimardan yardım almak vasıtasıyla mahallinde kendiniz yapabilirsiniz. bu vesileyle taşıyıcı sistemde yapılmış bir değişiklik olmasa dahi yerinde yapılmış ve daha önce tespiti yapılmadığından işlem görmemiş aykırılıklar var ise onların da tespitini yapmış olursunuz.

    yalnız ilgili belediyede bu incelemeler için mal sahibinin vekaletnamesini veya tapusunu isteyebilirler. bu yüzden mümkünse satın alacağınız yerin mal sahibi ile gitmenizde fayda olacaktır.

  • çok saçma bulduğum bir yarışmaydı.. ta ki annemi kanser yüzünden kaybedene kadar.

    sağlığında annem sürekli izlerdi. ben de çok sıkıcı ve saçma olduğunu söyleyerek sürekli eleştirirdim. annem ise "ben eğlenmek için izliyorum, seviyorum" cevabını verirdi her seferinde.

    anneme ağustos ayı başında lösemi teşhisi konuldu ve o zamandan sonra kalan ömrünü hastanelerde geçirdi. hasta olduktan sonra hiçbir şekilde televizyona dönüp bakmadı. yaşamak için bir nedeni olsun, o hastane odasında yaşama bağlansın diye elimizden geleni yaptık. kitap, müzik, elişi, boya... ama televizyondaki hiçbir programa dahi dönüp bakmadı.

    sonra ölmeden bir kaç ay önce kafasını dağıtması için televizyon izlemesinin yararlı olacağını söylerken "survivor başlasa izlerdim. o beni eğlendiriyor" dedi. o günden sonra survivor başlasa diye dört gözle bekledim. neredeyse acun ılıcalı'ya bir şekilde ulaşıp ne olur başlatın, annemi eğlendirecek bu programa çok ihtiyacım var diye yalvaracaktım. gazetedeki "survivor şubatta başlayacak" haberini anneme müjde diye verdim.

    ama olmadı. annem survivor başlamadan bir kaç hafta önce öldü. şimdi ne zaman televizyonda görsem başımı çevirip bakamıyorum. acaba annem bu programı izleyebilseydi ölmeden önce, biraz olsun o hastane odasında eğlenebilir miydi merak ediyorum sadece.

  • öncelikle bkz. haber ve vicdanı kaldırabilenler için hadisenin özet videosu.

    --- spoiler ---
    gaziantep’te yolcu minibüsünde fenalaştıktan sonra indirilip kaldırıma bırakılan genç uzun süre duvarın dibinde can çekiştikten sonra duyarlı vatandaşların haber verdiği ambulansla hastaneye kaldırıldı. yoğun bakıma alınan genç hastanede hayatını kaybetti.
    --- spoiler ---

    yalnızca türkiye'de, eğer bir minibüsün içinde kalp krizi geçirseniz, önce yolcuların da yardım ettiği şoför tarafından kaldırıma taşınır, çöp torbası gibi oracığa terk edilirsiniz. sırasıyla çocuklar ve sonradan onlara katılan ebeveynleri kafanızın tepesinde bir süre geyiğinizi yaparlar. makul bir süre baktılar ayaklanamıyorsunuz, ambulans çağrılır, o da yarım saat sonra gelir ama içinden çıkan hemşire hastanın durumunu beğenmezse, ambulanstan indiği gibi geri biner. hasta bakıcı ve şoför, sedyeye falan ihtiyaç duymaz, karga tulumba tutup atarlar seni kasaya; kaldırıldığınız hastanede de, 4 saat sonra yumarsınız gözlerinizi bu kahpe dünyaya..
    çocuk henüz 25 yaşında, olay da taze, mübarek ramazan ayı başlamadan henüz bir gün önce!
    tüm dini-bütün insanoğluna sevgilerimle...