hesabın var mı? giriş yap

  • 31 çekmeyi 51 gibi bir iskambil oyunu sanırdım. birgün can sıkıntısının doruklarında gezerken sevgili babacıgımla, "hadi kızım kart oynayalım" demişti babam, ne oynayalım dedi ben de saf saf 31 çekelim diye cevap verince neye uğradığını şaşırmıştı.bense dersanedeki bi arkadasımdan duydugum bu 31 cekme meselesinin neden bu kadar şaşırtıcı bir iskambil oyunu oldugunu çok sonraları anlayacaktım.

  • "...bu pahalı hediyeleri kazanmak için, milyonda bir olan şansınızı da tepin, çıksa da vergisini ödeyemezsiniz zaten" kısmıyla hem güldürmüş hem düşündürmüştür.

  • çok acayip insanlarsınız vesselam. arkadaşım o kadar aciliyeti yoksa ambulansı çağırma!

    tanım: milletin can, yazarın ev derdinde olduğu hede.

  • google’ın ceo’su sundar pichai, hamam böceği teorisi’ni şöyle anlatıyor; bir gün, sıradan bir restoranda oturuyor ve kahvemi yudumluyordum. orada oturduğum esnada uçan bir hamam böceği aniden ortaya çıktı ve bir kadının üzerine kondu.

    kadın, böceğini görür görmez büyük bir panikle çığlık atarak zıplamaya başladı. bir yandan panik içerisinde zıplarken bir yandan da elleriyle hamam böceğini üzerinden atmaya çabalıyordu. doğal olarak onun bu halini gören arkadaş grubu da onunla birlikte paniğe kapıldı ve onlarda sağa sola sallanmaya başladılar.

    bu esnada kadın, hamam böceğinden kurtuldu ve böceği üzerinden savurdu. fakat hamam böceği şimdi de gruptaki diğer kadınlardan birinin üzerine konmuştu! şimdi de gruptaki diğer kadın için büyük bir panik ve hengame başlamıştı. ta ki garson ufukta gözükene dek. hamam böceği diğer kadının da üstünden uçtu ve yardıma gelen garsonun üzerine zıpladı. ancak garson diğerlerinden farklıydı. sakince üzerindeki hamam böceğinin davranışlarını takip etmeye başladı.

    sonunda hiçbir heyecan emaresi göstermeden hamam böceğini parmaklarıyla tutarak restoranın kapısından dışarı atmayı başardı. kahvemi içerken izlediğim bu garip olay aklımda tilkilerin dolaşmasına yol açtı ve başladım düşünmeye. yaşanan tüm olayın ardından, acaba ufacık ve bilinçsiz bir canlı olan hamam böceği tüm bu çılgınlığın sorumlusu olarak gösterilebilir miydi?

    eğer bu doğruysa garson neden diğerleri gibi rahatsız olmamış, sakinliğini korumuştu?

    diğer herkes paniğe kapılıp olayı çözemezken, garson sakinliğini hiçbir şekilde bozmadan olaya sakince yaklaşmıştı. hayır, problem hamam böceğinde değildi. problem, insanların hamam böceğinden duydukları rahatsızlığı yönetmekteki başarısızlığındaydı. problem insanlardaydı. o zaman bunun sadece bu ilginç ve basit olayla sınırlı olmadığını, hayatın her alanında benzer durumların yaşandığını fark ettim.

    babamın, patronumun ya da karımın davranışları değil, bu davranışlardan duyduğum rahatsızlıkları kontrol altında tutamıyor olmamın beni rahatsız ettiğini anladım. trafik sıkışıklığından yaşanan rahatsızlık da aynıydı. trafik sıkışıklığı aslında beni rahatsız etmek için tek başına yeterli değildi. ben trafik sıkışıklığının yarattığı rahatsızlık hissiyle baş edemediğim için bu olay canımı sıkıyordu. aynı trafikte sıkışmış olmalarına rağmen “mutsuz” olmayan insanları başka ne açıklayabilirdi ki?

    problemin kendisinden ziyade benim probleme olan yaklaşımım, problemin hayatımda yarattığı kaosun gerçek sebebiydi. başımdan geçen bu hikayeden anladım ki hayatta önüme çıkan olaylarda tepki vermeden önce durumu anlamaya çalışmalı, ardından tepki değil, anlamlı bir yanıt verebilmeliyim.

    o gruptaki kadınlar sadece tepki gösterdi, garson ise anladı ve bir “yanıt” verdi.

  • ilyada'yi anlatmaya ba$lamadan once, $oyle bir neler olmu$ bitmi$ esas konunun oncesinde onu anlatalim. truva sava$i'nin ba$lamasinin nedeni troy kralinin oglu paris'in bir guzellik yari$masinda afrodit'e kiyak gecmesi (ki kar$iliginda afrodit'ten sparta'ya gidip helen'e ula$masi yardimini ve garantisini almi$tir) ve onu bu yari$mada birinci secerek, helen'i kendisi ile birlikte troy'a kacmasina ikna etmesidir. helen, yunanlilarin (akha) krali menelaus'un zevcesidir. bu kacirma/kacma olayinin akabinde menelaus devasa bir ordu kurar, ordunun genelkurmay ba$kanligina da karde$i agamemnon'u getirir. bu orduda buyuk kahraman achilles de vardir. zaten kitabin ba$ karakteri de achilles'dir. ordu truva'ya gider ve sava$ ba$lar. truva'daki bir kasabaya saldiri sirasinda cok guzel iki kiz bulunur ve rehin olarak alinirlar akhalar tarafindan. bunlarin isimleri briseis ve chryseis'dir. achilles ve agamemnon troya sava$inda o ana kadar gosterdikleri ustun ba$arilarindan dolayi bu kizlar kendilerine odul olarak verilir. chryseis, tanri apollo'nun rahipligini yapan chryses'in kizidir. chryses agamemnon'a kizini birakmasi icin yalvarir ama agamemnon bunu kabul etmez. bunun uzerine chryses apollo'dan yardim dilenir. i$te ilyada bu noktada ba$lar.

    apollo bir yunan kampina salgin hastalik yollar ve bu yunan ordusunun moralini bozar. peygamber calchus, agamemnon'un chryseis'i serbest birakmasi halinde salginin duracagini aciklar. agamemnon istemeyerek de olsa bunu kabul eder, fakat bu sefer de bu kaybini telafi etmek icin achilles'e verilen kiza (briseis) sulanir ve sahip olur. achilles onurunu kucuk du$urucu bu olaya cok sinirlenir ve askerlerini sava$tan ceker. o gece achilles, annesi denizler kralicesi thetis'e zeus'a rica etmesi icin dua eder ve zeus'tan istedigi yunanlilarin sava$i kaybetmesini saglamasi ve boylelikle yunanlilarin achilles'e muhtac olarak ondan sava$ alanina geri donmesini saglamaktir. bu sayede zedelenmi$ onurunu tekrar saglayacagini du$unur. zeus bunu kabul eder, her ne kadar truvalilardan nefret eden hera (zeus'un karisi) bunu onaylamasa da. zeus agamemnon'u sava$i kazandiklarina ikna eder ve zafer (oyle oldugunu saniyor) sarho$u agamemnon askerlerine sava$i aldiklarini ve eve donme vaktinin geldigini aciklar. bir ba$ka kahraman sava$ci odysseus bu askerleri durdurur ve tekrardan sava$a hazir hale getirir. truva'nin en buyuk sava$cisi hector tarafindan korkaklikla suclanan paris, helen'in babasi menelaus ile teke tek dovu$meyi kabul eder. paris menelaus'a tam yenilmek uzereyken afrodit tarafindan kurtarilir. agamemnon sava$i kazandiklarini aciklarken, sava$ tanrisi athena bir truva sava$cisina menelaus'u yaralattirir. ortalik yine kari$ir. artik tanrilar da sava$a katilmi$tir. yunanli liderlerden diomedes, athena'nin yardimiyla yunanlilari ba$arili bir $ekilde yonetir, truvali kahramanlardan aeneas'i ve ayrica afrodit'i yaralar. diomedes apollo'ya saldirip, ares'i yaraladiktan sonra tanrilar sava$tan cekilir. diomedes glaucus'a saldirirken aslinda atalarinin arkada$ oldugunu ogrenir. bu ikili sava$mama karari alirlar. hector eve geri doner ve karisi andromache ve oglu astyanax'i truva duvarlarindan sava$i seyrederken bulur. sonra hector sava$a geri doner ve bir yunanli ile bire bir dovu$ yapmak ister. cesur bir yunanli sava$ci olan ajax kendisi ile dovu$mek icin secilir. hector tam oldurulecekken tanrilar yine sahne alir ve birden gece oluverir ortalik. bu da sava$i yeniden durdurur. her iki ordu da bu a$amada ate$kesi kabul eder ve olulerini gommeye ba$larlar. yunanlilar bu sirada kamplarinin etrafina bir savunma duvari orerler. tanri zeus ve gizemli bir guc olan "fate" yunanlilarin i$lerini bozarlar. hector komutasindaki truva ordusu yunanlilari endi$eye sokar. truvalilarin ba$arisi uzerine agamemnon hatasini kabul eder ve odysseus'u, ajax'i ve phoenix'i tekrar sava$a geri donmesini ikna icin achilles'in yanina gonderir. phoenix achilles'in eski hocasidir. fakat achilles sava$manin ona hic bir $ey getirmeyecegini soyler ve sava$ alaninda kalacagini ama kendi gemilerine ve bulundugu yere bir saldiri gelmedigi taktirde sava$a girmeyecegini soyler. daha da endi$elenen agamemnon bir sabah erkenden odysseus ve diomedes'i bir casusluk gorevine gonderir ve bu ikisi bir truvali casus ve uykularinda olan bir cok truva muttefikini oldururler. ertesi gun agamemnon tekrar ordusunu sava$a sokar, ilk ba$larda onemli ba$arilar alirlar ve "esrarengiz guc" fate truvalilarin kazanmasina karar verir. kampta bulunan achilles'in en yakin arkada$i patroclus geri donen bir cok yarali asker gorur ve onlara yardim eder. bu sirada denizlar tanrisi poseidon (zeus'un karde$i) yunan ordusuna yardim eder ve ordu tekrar truvalilarin on kisimlarina saldirir. olimpos daginda oturan hera, poseidon'un yunanlilara yardim etmesine sevinir. hera, yunanlilara yardim etmek icin zeus'u ba$tan cikarir ve onu uykuya gonderir. bu noktada yunan ordusu sava$i kazanmaya ba$lar. fakat tam bu sirada zeus uyanir ve poseidon'u evine yollar. zeus'un fikrine itaat edilir ve ona gore sadece apollo hector'u harekete gecirerek tarti$maya girebilirdi. hector ordusunu yunan gemilerine saldirmaya yoneltti. patroclus, achilles'den zirhini istedi ve boylelikle truvalilari yaniltabileceklerini soyledi. achilles istemeye istemeye olsa da bunu kabul etti ama sadece gemileri kurtarmasini, hayatini tehlikeye atarak truvalilara saldirmamasini istedi. patroclus, onun ordusu ile ba$arili bir sekilde truvalilari geri puskurttu ama bununla yetinmeyip zeus'un oglu sarpeton'u ve bir cok askeri oldurdu, truva duvarina saldirdi. apollo tarafindan yardim edilen hector patroclus'u oldurdu. akhalar bunun uzerine truvalilarin patroclus'un vucuduna i$kence yapmamalari icin cabaladilar ancak hector'un achilles'in zirhini ele gecirmesini engelleyemediler. bunun uzerine menelaus achilles'e patroclus'un oldugu haberini iletti. bu haberi alinca hector cok uzuldu ve hektor'dan en iyi arkada$inin intikamini almaya yemin etti. bu yemini kendisinin yakinda olucegini bile bile etti. achilles truvalilara saldirdi, geceleyin truvalilar bu saldiri kar$isinda geri cekildiler ve akhalar patroclus'un olu vucudunu i$kence yapilmaktan kurtardilar. truvalilar yeniliyor olmalarina ragmen hektor truva duvarlari icinde geri cekilmeyi reddetti. olimpos daginda metal, demir i$lerinin tanrisi hephaestus achilles'e kaybettigi zirhini telafi edebilecek bir zirh yapti. yeni zirhi cok guzel i$lendi. ertesi sabah thetis zirhi achilles'e getirdi. agamemnon ondan ozur diledi ama achilles'in aklinda sadece intikam almak vardi, o yuzden bu ozuru pek dikkate almadi.

    truvalilar gelecek olan felaketi hissederken, tanrilar da her an sava$a mudahale edecekmi$ gibi bekliyorlardi. ilk saldirida bir ara achilles, aeneas ve hector'u oldurmeye cok yakla$ti ama apollo onlari kurtardi. bunun ardindan achilles truvalilari xanthus nehrine dogru surdu ve siki$tirdi. genc bir truvali kendisine onlari affetmesi icin yalvardi ama onu dinlemeyen achilles burdaki tum truvalilari nehirde bogdu. bu olaya sinirlenen bir nehir tanrisi achilles'i bogmak istedi ve achilles ortadan kayboldu. fakat poseidon, athena ve hephaestus onu kurtardilar. bunun uzerine diger tanrilar da sava$a dahil oldular. tamamen yenilen truvalilar kendi $ehirlerine donduler fakat hector $ehrin duvarlarinin di$inda kaldi. achilles'e kar$ila$maktan korkuyordu ama ba$ka caresi de yoktu. achilles gorununce hector kacmaya ba$ladi. achilles $ehir duvarlarini 3 kez dola$ti hector'u bulabilmek icin. zeus hector'un olmesine karar verdi. bunun uzerine hector achilles ile kar$ila$ti ve dovu$u kaybetti. achilles hektor'un vucudunu kendi at arabasina bagladi ve arkasinda surukledi. hector'u bu halde goren anne ve babasi feryat figan agladilar, andromache hector'un geri gelecegini bekliyordu ama olusunu gorunce izdirabindan bayildi. achilles sonraki gunler de hector'un vucudunu ayni $ekilde suruklemeye devam etti. o ana kadar gomulmemi$ olan patroclus'un vucudu, hayaletinin achilles'e yalvarip kendisini gommesini istemesi uzerine gomuldu. zeus achilles'in yaptigi hatalardan sonra problemi cozmeye karar verdi ve tanrica iris'i priam'a gonderdi. priam achilles ile konu$tu ve achilles hector'un vucudunu serbest birakti. daha sonra truvalilar hector'un vucudunu gomup yas tuttular. yunanlilar tam zafere icinde askerlerin bulundugu dev bir ati $ehir duvarlarindan gecirerek elde ettiler.

    eserin milattan once 750 ile 675 yillari arasinda yazildigi du$unuluyor.

  • çocukların öldürüldüğü ülkede yazamam demiş. ben de hayırlı bir iş edecek sandım, boks yapacakmış.

    iki sene kafamı dinleyeceğim, hobilerimle ilgileneceğim desene be adam.

    leş gibi popülizm kokan açıklama.

  • bir karı-koca tanıyorum. 12 yıl falan evli kaldılar. ilk 6-7 sene herkes kendi evinde yaşadı ama sonrasında adam "yaşlandılar" gerekçesiyle anasını babasını aldı, evine getirdi. bir 5-6 sene de adamın anne babasıyla yaşadılar. kadın çalışıyordu, gıkını çıkarmadan o kadar sene hizmetlerini etti.

    12 yıl sonra kadınla adam (adamın aldatması nedeniyle) boşandı. ve ne oldu biliyor musunuz? adam boşandıktan 3 ay sonra, koşa koşa gidip annesinden, babasından ayrı eve çıktı. şu anda anne baba ayrı yaşıyor, oğulları tek başına yaşıyor...

    şimdi bu adam 5-6 yıl boyunca "annesine babasına bakan hayırlı evlat"tı; öyle mi?

    kendi bakmayacağınız, tahammül edemediğiniz ana babanıza karınızı baktırmayın. mecbur değil. yok efendim "40 yaşından sonra anne babayla mı yaşanır"mış... eee, karın varken yanında, değişen neydi? beyefendi anasının babasının hizmetini karısına yaptıracak, boşanıp yalnız kaldığı gün "haydi eyvallah, ben kırkımdan sonra size katlanamam..." alt metni şu: "ben hiçbir sorumluluk taşımayan bir asalağım, hayatım boyunca öyleydim, karım toparlıyordu beni... şimdi artık o yok ve ben eski halime dönüyorum." yani aslında kendisi hayırlı evlat falan değil amk, karısının insanlığı (ya da belki mecburiyeti) üzerinden rol kesiyor.

    kendiniz bakacak, hizmetlerini kendiniz edecekseniz o ayrı mesele. ama siz yemekten sonra koşa koşa gittiğiniz yatak odanızda bilgisayardan film seyrederken, işten gelen karınız sofrayı kurup topladıktan sonra kayınpederine, kaynanasına çay servis ediyorsa, "anasına babasına bakan hayırlı evlat" olmuyorsunuz. yüz kere şahit oldum; adam sofradan kalktığı gibi koşa koşa yatak odasına gidip, uyuyana kadar bira içip film seyrediyodu. karısı işten gelip yemek yapıyor, sofrayı kuruyor, kaldırıyor; alınmasınlar, gücenmesinler diye mecburen yaşlı insanların yanında zaman geçiriyor, bacaklarını bile uzatamadan uyuklaya uyuklaya koltukta oturuyor... on dakika dinlenemeden sabah kalkıp işe gidiyor... karınızı buna mecbur bırakmayın. yazıktır.

    ps: kadın ne yapsa yaranamaz da üstelik ha, o da ayrı mesele...