hesabın var mı? giriş yap

  • "boş yapma abdülhamid" diyerek osmanlı kültürümüzü hedef alan diyerek yazar açıkça yalan söylemektedir. burada abdülhamid adlı bir twitter kullanıcısı ebrara söylediklerine karşılık ebrar cevap vermiştir. bunun açık açık böyle olduğunun bilinmesine rağmen yalan söylemek büyük kötülüktür.

  • bu bayramda yunanistan'ın tadını alan yerli turist daha da gitmez antalya'ya bodrum'a...
    ehliyetlerimiz yenilendi, çipli oldu, beynelmilel ehliyet icin turing kurumu'na para vermiyor (400lira civari).
    ee sigorta desen bir alıyor 3-6 aylık komple sezonu çıkarıyor, arabasıyla uzun yol yapmadan rahata, düzgün hizmete erişiyor.
    şezlonga para vermiyor, şemsiyeye para vermiyor, sipariş yenile diyen garson yok.
    üstüne 8 halka kalamara, 1 ahtapot kolu 2biraya 120 lira ödemek yerine 2 tam kalamarı ızgara yiyip 2 kol ahtapot, peynirli salataya 2 biraya 75lira verip huzura eriyor.
    üstelik kalamarın yağından panesinden midesi yanmıyor, zira ızgara yiyor.

    yunanlı turizmci hizmeti hep aynı tutuyor, gülümsüyor, ilgili davranıyor.
    bizimki müşteri kapacak diye yan esnafla kavga ediyor.

    allah selamet versin aga.
    herkes huzura kaçıyor.
    üç kuruş parasını ecnebiye bırakıyor sırf rahat ve huzurlu olsun diye.

    itfaiyenin su veren hortumu olayına bir itfaiyeci olarak girmeyi etik bulmuyorum.
    yanıyorsa söndürmek meslek icabı şart ama üzgünüm ben de komşuda olcam.

    edit: ehliyet bilgisi

  • ögretmen sinifta madenleri ve ne kadar degerli olduklarini anlatiyormus. dersin bitiminde çocuklara sormus:
    - "çocuklar! kim hangi madene sahip olmak ister?"
    önce david cevap vermis:
    - "platin, ögretmenim. onunla kendime bir porsche alirdim."
    ardindan mike cevaplamis:
    - "altin, ögretmenim. altinlarimla kendime sonmodel bir cadillac alirdim."
    en son küçük joe yanitlamis:
    -"silikon, ögretmenim. ablamda iki tane var, kapinin önündeki arabalari hayal bile edemezsiniz!..."

  • adından da anlaşılacağı üzere yalnızca hayalperestlikten farklı bir durum. insanın sosyal bağlarını koparıp atabiliyor. dünyayla uyumsuz birine çeviriyor onu. "ben de gün içinde sık sık hayal kurarım. kafamda klip çekiyorum" gibi şeyler bir şekilde sizi buraya yönelttiyse yanlış yere yöneltmiş olabilir.

    bundan muzdarip olanlar her gün birbirinden farklı hayallere kapılmıyorlar. belli bir örüntüsü oluyor hayal dünyalarının. çoğunlukla da birden fazla hayal dünyaları oluyor. kafalarının içinde belli karakterler oluyor, bazen bir karakterin bir hayalde belli bir surette olup diğerinde biraz daha farklı bir rolde peydah olabildiği durumlar oluyor. bazı karakterleri çok seviyorlar. gerçek hayatlarında tanış oldukları insanları sevemedikleri kadar çok seviyorlar. bazı karakterlerden hoşlanmıyorlar. bu noktada tahmin etmek pek güç olmaz herhalde. bu insanlardan güzel yazarlar çıkıyor. aynı şekilde, ağırlaşan vakaların şizofreniye yakınsadığını düşünmek de yersiz olmaz herhalde.

    bitmeyen bir süreç. bilinen bir tedavisi de yok ama ben hastalık olarak bile görmüyorum zaten. bir durum benim için sadece. kontrol altında tutabileceğiniz bir disipline uyarlayınca bir lütuf olduğu bile söylenebilir.

    http://www.theatlantic.com/…laces-real-life/391319/

  • ee bu isler boyledir iste. sen turban yasagini okul tarihin boyunca uygulamayip islamcilara kol kanat gererek demokrat oldugunu zannedersin ama ayni turbanli bacilar iktidari ele gecirince butun kurumsal kulturunu yerle bir edip universiteni cezaevine cevirirler. ha bu turkiye'deki sol liberal salaklarin daha da salagi icin:

    (bkz: tudeh)

  • fahrettin koca'ya 2 eylül 2020 basın toplantısında patronunun giresun mitinginin corona önlemleriyle bağdaşıp bağdaşmadığını sorabilen yol tv muhabiri yürekli ve namuslu gazeteci. memlekette namuslu gazeteci o kadar az ki bir tanesine denk geldiğimizde biraz olsun yüreğimiz soğuyabiliyor. her ne kadar sağlık bakanı patronuna karşı duyduğu derin korkaklıkla yine milletine ihanet edip soruyu "cumhurbaşkanımızın maske-mesafe meselelerinde ne kadar hassas olduğunu hepimiz biliyoruz." minvalinde geçiştirse de önemli olan bu soruyu sorabilmekti. sağlık bakanının renginin atması bile çürümüşlüğün tarihe geçen kanıtı oldu. çok sağ ol özge hanım.

  • özellikle şu kısmının altını çizmek isterim:

    "montrö, karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. montrö, türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir."

    akp bir şekilde bu sözleşmeyi iptal edecek veya baypas edecek bir adım atarsa suriye'de amerikayla bir olup güney sınırımızı yol geçen hanına çevirmesine benzer ama 100 katı daha vahim sonuçları olacak olaylara zemin hazırlamış olur.