hesabın var mı? giriş yap

  • sanırım gizli bir örgüte üye olan amcadır.

    bu örgüt yetiştirdiği emekli amcaları türkiye'deki tatil beldelerine en az 1 kişi olmaları şartı ile gönderiyor ve sabah markete ekmek almaya giden insanların karşısına aniden çıkarıp 'sabah deniz çarşaf gibiydi, kaçırdınız mis gibi denizi' demeyi amaç ediniyor.

    eğer şu yaşınıza kadar bu amcalardan biri ile karşılaşmadıysanız hiç korkmayın. elbet bir gün sizin de bu amcalardan birisi karşınıza çıkacak ve sabah çarşaf gibi olan denize girmediğiniz için kendinizi kötü hissetmeniz için elinden geleni yapacaktır.

  • dünyanın en büyük firmalarından birisi olan shell'in türkiye'de yaptığı muazzam kampanya. ortalık yıkılıyor su anda. biliyorum; haberini alır almaz shell istasyonlarına koşmamak elde değil ama sakin olun biraz.
    kampanya şu;
    https://i.hizliresim.com/o6qo0k.jpg
    https://i.hizliresim.com/g9vo2r.jpg
    https://i.hizliresim.com/9dwmgk.jpg

    bakmayanlar için özetliyeyim. shell mobil uygulamasını yükleyip listede adı geçen shell istasyonlarından birisine gidersen ve uygulamnın sana verdiği kodu istasyon görevlisine söylersen, ülker çikolatalı gofret 0,75 tl. evet kampanya bu. ayrıca her telefonla yani her kodla bir tane alabiliyorsunuz. ve bu kampanyayı yapan dünyanın en büyük şirketlerinden birisi. alay etmek gibi bir şey diyeceğim de ben de olsam bu milletle alay ederim zaten.

    arkadaşlar tam olarak emin değilim ama bu ülker çikolatalı gofret bim veya a101 de zaten 50 kurus falan. olmadı carrefour'dan 0,70 tl'ye hiç zahemetlere girmeden alabilirsiniz. üstelik sayı sınırlaması yok. istediğiniz kadar alın.
    https://www.carrefoursa.com/…gofret-40-g-p-30098860

    sonuç olarak shell gibi dünyanın en büyük şirketlerinden birisinin yapmış oldugu çok özel bir kampanya. teşekkürler shell.

  • para var ki veriyoruz vergisini.

    halkın gözünün yaşına bakılmadan müteahhitlerin vergi borcunu silmek için yapılan ilave halk vergisidir.

  • i.şaban:
    aa maamut hoca
    hoca maamut,
    maamut hoca da kaçmış,
    sende mi kaçtın maamut hoca?
    arkadaşlar sakın gelmeyin tünelin ucu bomb.k bi yere çıkıyo

  • canim fadil;

    oturmus usenmemis yedi sayfa mektup yazmissin, bilmiyor musun ki okumayi sevmem ben gozlerine yazik cocugum.

    neyse ki yigit buradaydi okudu ozet gecti p*, paraya sikismissin, her bankerin dustugu tuzaga dusmus, vatandastan topladigin sermayeyi ic etmissin.

    cankusum,

    senin de bildigin gibi 17 aralik sonrasi bu paralelciler yuzunden artik herkes biliyor, bizim bilaloglana parlari sifirla demistim, bizim sehzade bilal evdeki o milyar dolarlari, ibrahmi hakki hazretlerinin memleketi olan pasinler de kecilere yedirmis. evet evet bildigin kecilere once ben de inanmadim, inanamadim hatta espri sanndigimizdan emine ve sumeyye iffetsizlik edip kahkahalarla guldu. ve lakin degilmis. anlayacagin nakit kalmadi.

    cingozum,

    biliyorsun hastane ilac firmasi falan filan da o donemde malezyalilara satildi, abi bu malezyalilar nasil pis adamlarmis, bak kac ay oldu daha odeme yapmadilar. ben de sabirla bekliyorum.

    karadutum, catalkaram cingenem,

    okumayi sevmeyen adam yazmayi da sevmez malum, cok uzun tutmayacagim, senin anlayacagin benden sana zirnik calismaz. haa diyorsan ki tuysuz yetimin hakki, havuzda toplanan paralar onlar da ancak bana kadar var.

    sevgilerimle yanaklarindan opuyorum.

    31 temmuz 2014 , 14 leman 1

    (bkz: 31 temmuz 2014 jet fadıl'ın rte'ye yazdığı mektup)

  • özgürlük heykeli'nin ardındaki gizemli kadın: mısır'dan gelen fallah...

    özgürlük heykeli, abd'nin ve özgürlüğün ikonik bir simgesi olsa da, heykelin ardındaki ilham kaynağı pek bilinmez. yaygın bir inanışa göre heykel, fransız heykeltıraş frédéric auguste bartholdi'nin annesi rosa'dan esinlenmiştir. fakat yeni araştırmalar, bartholdi'nin ilham kaynağının mısır'dan bir fallah (köylü kadın) olabileceğini gösteriyor.

    bartholdi, 1850'lerde devasa heykellerle ilgilenmeye başladı ve ilhamını antik mısır'dan aldı. 1856'da mısır'a seyahat etti ve 3.200 yıldan uzun süredir ayakta duran memnon colossi heykellerinden etkilendi. bu heybetli heykeller, bartholdi'yi derinden etkiledi ve sonsuzluğu ve gücü temsil ettiklerini düşündü.

    1869'da mısır hidivi ismail paşa'ya süveyş kanalı'nın tamamlanması anısına bir heykel öneriyor. bu heykel, bir meşale taşıyan ve başından ışık saçan devasa bir kadın figürü olacak ve "ışığı asya'ya taşıyan mısır" adını taşıyacak. bartholdi'nin taslağı, mısır'ın geleneksel kıyafetleri giyen bir fallahı tasvir ediyor. bu heykel, mısır'ın ilerlemesini ve modernleşmesini simgeleyecekti.

    maalesef bu heykel projesi mali sebeplerden dolayı gerçekleşemiyor. fakat bartholdi, bu taslağı atmak yerine, amerika birleşik devletleri'ne hediye edilen özgürlük heykeli'ne uyarlıyor. mısır'daki fallahın kıyafetleri yunan draperi ile değiştiriliyor, meşale taşıyan eli yükseltiliyor ve sol eline bir tablet ekleniyor. fakat heykelin genel duruşu ve taşıdığı mesaj mısır'daki taslakla aynı kalıyor.

    özgürlük heykeli, 1886'da new york limanı'na yerleştirildi ve o zamandan beri abd'nin ve özgürlüğün ikonik bir simgesi haline geldi. heykelin tasarımı ve yapımında birçok farklı kişi ve olay rol oynadı, ancak bartholdi'nin mısır'daki fallah taslağı heykelin temelini oluşturdu. bu fallah figürü, sadece mısır'ın kültürel mirasını değil, aynı zamanda evrensel özgürlük ve ilerleme değerlerini de temsil ediyor.

  • (bkz: leblebi tozu) tartışmasız.
    bir zeytin deposu vardı bizim sokakta. çoğu zaman kapalıydı ve önündeki merdivenler biz mahalleli çocukların karargahıydı. sokağın başındaki bakkaldan - bak şimdi hatırladım. bakkal hacı amcanındı ama çoğunlukla oğlu erdal abi dururdu. (bkz: erdal bakkal)- küçük şeffaf poşetlere sarılmış leblebi tozlarını alır bu merdivenlerde toplanırdık. pipetlerle leblebi tozunu yerdik. hızlı çekip öksürürdük, ağzımızı doldurup "yusufçuk" derdik falan. çocukluk güzel şeydi be kardeşim.

  • türk askerlerinin inanılmaz yalnız bırakıldığı, adeta gözden çıkarıldığı savaş. türkler amerikalıların ve ingilizlerin hatasından dolayı 3 gün boyunca yüzlerce kilometre yolda hiç bir zırhlı desteği olmadan, yürüyerek çekilmek durumunda kalmışlardır. yıllar sonra açıklanan ingiliz belgelerinde, 'türkler onları orada yalnız ve techizatsız bırakmamızdan dolayı bize çok sinirlenecekler diye düşünmüştük. ama hiç bir tepki vermediler' şeklinde geçmiştir bu olay.
    türkler ise bugün bile sözde müttefiklerinin kendilerini sik gibi ortada bırakmış olmalarını tartışmazlar da nasıl kahramalık yaptık, çok kaybımız oldu ama tarih yazdık zihniyetindedirler.
    zaten batı için türkler bu nedenle vardır, asker diye koy bi yere ölsün, sonra kendini kahraman sansın... biz kendi insanımıza ve hayatına değer vermedikçe kimse de bize vermeyecektir değer. ileri olmak ve geri kalmak'ın arasındaki ayrım burada sanırım.