hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: ülkücü hareket olarak yola çıkıp ülkünün köküne kibrit suyu dökmek)

  • yoklukla imtihan edilmekten iflahi kuruyan x kuşağının sonuç olarak ürettikleri yanlış politikaların yanı sıra teknoloji çağına geçişe maruz kalmış nesildir.

    ne tam anlamıyla x olup monoton yaşamayı, azla yetinmeyi, teknolojiden uzak olmayı becerebilmiştir ne de tam bir z gibi makinelerin, yazılımların çocuğudur.

    kafası hem nostaljik çalışır hem de modern çağın koşuşturması ve yabancılaşmasına duhul olmuştur.

    yine de en iyi bu nesil hayal kurmasını bilir. geçmişi ve geleceği harmanlamak sancılıdır ama görmesi/görebilmesi haz verir.

  • coca cola şu anda günümüz içecek firmalarının yapmayı akıl edemediği şeyi 1970’lerde yapmış ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en çok tercih edilen içecek markası olmuştur.

    başarıyla yaptıkları şeyi küçük bir örnekle açıklayayım. önce şuraya bir görsel iliştirelim.

    trabzonspor, galatasaray ve fenerbahçe kadrolarının yer aldığı bir poster. fakat futbolcuların yüzleri yok. işte sizde bakkaliyeden alacağınız şişe kolaların kapaklarının altında bulunan resimlerle posterin üzerinde yer alan kişilerin yüzlerini eşleştirip posteri tamamlamaya çalışacaksınız.

    peki hediyeleri neydi o dönem ona bakalım : hediyeler

    25 peugeot marka motorlu bisiklet, 500 teletrans marka kaset teyp, 500 blue jean, binlerce spor çanta ve top. kapağı açarken bükülmemesi için açacakla kapak arasına metal para koy diyor. lüks baskılı nefis postere yapıştır diyor. tamamladığınızda al sana şahane poster diyor. tabi o dönemlerde ayrıştırılmış taraftarlar olmadığından, fanatizm/holiganlık diye birşey olmadığından takımları, ayırmak yerine tek bir lüks baskılı nefis posterde bir arada tutmuşlar.

    buyrun size tamamlanmış bir fenerbahçe listesi.

    ve yine tamamlanmış trabzonspor.

    burada şenol hocayı pas geçmek istemedim.

    bir içecek imal ediyorsunuz ve afrikasından asyasına kadar tüm dünyada tüketilecek noktaya getiriyorsunuz. bu nasıl bir güç, bu nasıl bir öngörü, bu nasıl bir pazarlama stratejisi. dahası var, şu anda hiç reklama ihtiyacınız yok ama yinede reklam sektöründe zirveye oynuyorsunuz.

    bonus : bir başka kampanyası gizli define

    diğer bir kampanya ha-ya-tın ger-çek ta-dı yazan kazanıyor.

    televizyon yazmaya çalışılmış kapaklar

    buda memleketimize gelişinin haberi

    not : bu arada beşiktaş’ın neden posterde yer almadığını belirtmek isterim. o dönem beşiktaş tsyd kupasını reddediyor ve postere trabzonspor ekleniyor.

    limited edition : debe listesine 27.sıradan girmişiz. aynı zamanda yazımız ekşi şeylere de layık görülmüş. ilginiz için teşekkürler.

  • on yıl falan önce, bir yaz vakti ailecek köydeyiz. o zamanlar babamın en sevdiği çocuğu olan tofaş marka 92 model doğanımızı alıp arkadaşlarla köyün üst taraflarında bir tepeye içmeye gidiyoruz. birkaç kişi daha katılıyor bize sonradan, kalabalığız, içip eğleniyoruz. tam sabahın dört buçuğunda araba yanmaya başlıyor alttan, muhtemelen kuru otlara atılan bir sigara yüzünden. hep birlikte güç bela söndürüyoruz arabayı, motordaki kablolar yanmış, kaporta falan kararmış. sabah altı gibi eve dönüyorum, ne işi varsa o saatte babam avluda karşılıyor beni, dikilmiş bahçenin ortasına, eller arkada bağlı, üstünde atleti, altında çizgili picamasıyla, benim yüzüm falan is içinde, üst baş rezil, kollarımda ufak yanıklar var ama o hiç bakmıyor bile yüzüme, "baba" diyorum, bi yalanlar falan kıvırıcam, fırsat vermeden "sus, içeri git" diyor gözlerini arabadan hiç ayırmadan, içeri giderken anneme sokuluyorum, "ne işi var ya bunun bu saatte ayakta" diye soruyorum, "ne bileyim oğlum, sabahın dört buçuğunda kalktı, içim yanıyor hanım dedi, bir daha da uyumadı, dikildi orda" diyor. ulan diyorum aşka bak, adam telepatik bir bağ kurmuş arabayla, saniyesinde hissediyor, orda yanan ben olsaydım umrunda olmazdı adamın yeminle, devam ederdi horul horul uykusuna ama arabanın lastiği bile inse kalkar sabah dörtte "nefesim kesiliyor hanım" diye.

  • besteci wolfgang amadeus mozart, erken gelişmişliği, üretkenliği ve güzel ve unutulmaz melodileriyle hatırlanır. eine kleine nachtmusik'in ünlü açılış notalarına saygısızlık etmek istemem ama muhtemelen mozart ile ilişkilendirilen en tanıdık melodi ingilizce konuşanlar tarafından "twinkle, twinkle, little star" olarak bilinir. gerçekten de bu melodinin mozart'ın çocukken ablası nannerl için yazdığı ilk bestelerinden biri olduğuna inanılır. ne yazık ki bu hikaye doğru değil.

    doğru olan, mozart'ın piyano için bu melodinin bir dizi varyasyonunu bestelemiş olduğudur. bu çeşitlemeler muhtemelen 1780'lerin başında, mozart genç bir adamken yazılmış ve mozart'ın ders verdiği müzik öğrencileri için piyano alıştırmaları olarak düşünülmüş olabilir. eserin tamamı 1785 yılında yayınlanmış ve o dönemde popüler olan bir fransız halk şarkısı olan "ah, vous dirai-je, maman" üzerine varyasyonlar olarak tanımlanmıştır. işte bu şarkının sözlerinin kabaca çevirisi (ah, devrim öncesi fransa'nın aptallığı):

    ah, anne, sana söyleyebilseydim / ıstırabımın nedenini / babam bir yetişkin gibi / mantıklı olmamı istiyor / ama ben diyorum ki tatlılar / mantıktan daha değerli
    peki melodinin kendisini kim besteledi? kimse bilmiyor. "ah, vous dirai-je, maman" melodisi ilk olarak (sözler olmadan) les amusements d'une heure et demy (1761) adlı bahçe partilerinde çalınacak müzik koleksiyonunda yayınlanmıştır. derleme boüin adında bir adama atfedilir, ancak müziği bizzat yazdığına dair bir kanıt yoktur. bazı akademisyenler melodinin 1740 kadar eski olabileceğini öne sürmüş olsa da, bestecisinin kimliği hala bir gizemdir.

    "twinkle, twinkle, little star "a gelince, ingiliz yazar jane taylor tarafından yazılmış bir şiir olarak ortaya çıkmış ve 1806 yılında "the star" adıyla yayınlanmıştır. bir süre sonra şiir "ah, vous dirai-je, maman" melodisine uyarlanmıştır. (sözlerin ve müziğin bir arada görüldüğü bilinen en eski tarih 1838'dir). daha önce fark etmiş olabileceğiniz gibi, melodi için alternatif sözlerin tek seti bu değildir. melodiyi kullanan diğer şarkılar arasında "baa, baa, black sheep", alfabe şarkısı ("a-b-c-d-e-f-g") ve bir almanca şarkı ("ıst das nicht ein schnitzelbank?") bulunmaktadır.

    kaynaklar yazı içinde linklenmiştir.

  • şaka mısın arkadaşım sen? adamın hem kendisine hem de çocuğuna saldırmışlar, neden tutuklatalım adamı? ellerine sağlık. böyle insanların sayılarının artması dileğiyle. devletin yıllardır yapamadığını işte bu insanlar yapacak.

    edit: akıl hastası bir ittapar mesaj attı. çocuğu eğer benim gibi biri olacaksa köpekler tarafından parçalanmasına razıymış. allah şifasını versin.