hesabın var mı? giriş yap

  • 36 saat nöbet tutarken tüm dikkatini hastalarına vermesi gerekiyordu, bir anlık bir hata başkalarının hayatına mal olabilirdi.
    nöbet bitimindeki hata ise kendi hayatına mal oldu.
    doktorların bu şekilde çalışması ne insani ne de yararlı.

    edit: kaza değil cinayet

  • bu platformda gördüğüm en büyük rezalet olabilir.
    10/10
    haysiyetsiz opet
    biz neden bu kadar sahipsiziz ya?
    kul hakkı zırt hakkı zurt hakkı deyince mangalda kül bırakmayan esnaf ve türk firmaları tuttuğunu seviyor.
    allah'ın belaları.

  • son osmanlı padişahı vahdettin'i, bütün tarihi gerçekler ortadayken, hakandı, halifeydi, şahbabamızdı, milletine aşıktı vs.. diyerek övmenin tek sebebi kendisinden sonra kurulan cumhuriyetten, ve özellikle ülkenin laik bir karakterde olmasından nefret etmek olmalı. yoksa kendisine en büyük sempatiyi duysanız bile hakkında yapabileceğiniz en insaflı objektif yorum 'hiç beklemediği halde kendini oturur bulduğu tahtı dolduracak kapasitede biri değildi' olabilir.

    sığındığı ingilizlerin himayesinde yaşasaydık, bağımsız olmayaydık da yine de başımızda bir halifemiz bulunaydı gibi düşüncelere kapılan arkadaşlara ingilizlerin aynı dönemde (birinci dünya savaşı sonrası) hindistanda yaptıklarını, çin'de japon-ingiliz çekişmesini ve çinlilerin çektiklerini okumalarını tavsiye ederim. eğer hala ingilizlerin insaflı efendiler olacağını düşünüyorsanız belki şu anektod o dönemde batının osmanlıyı nasıl gördüğünü anlatır size:

    vahdettin ingiltere'ye sığındıktan sonra ünlü amerikan şovmeni, barnum&baily sirkinin sahibi p. t. barnum ingiliz kralı 5. george'a telgraf çeker, 'size sığınan padişah ve karılarını sirkimde sergilemek istiyorum, kendileri için çok iyi ücret öderim' der. kral george buna çok güler, telgrafı pek çok insana okutur, epey eğlenir. (kaynak: lord kinross'un osmanlı tarihi)

    bugün barnum'un sirki yok, ama vahdettin'in peşinden şevkle gitmek isteyenler kendilerini internette sergileyip kimilerine eğlence kaynağı yaratmaya devam ediyorlar.

  • - neden bizim şirketimizde çalışmak istiyorsunuz?
    + metrobüsle on dakkada gelirim. kafa rahat.
    -ama biz altunizade'ye taşıncaz
    +oooovvvvv!
    -ne oldu?
    + e daha da güzel ben de oradan geliyorum!
    -çok sevindiniz galiba?
    +çoooooook!
    -sayın üründül?

  • yaptığı dizilerin friends ile tek benzerliği sit-com olmasıdır. uzaktan yakından alakası yoktur. benzeten insanın sadece iki sit-com izlediğini düşünürüm. friends'te 6 ana karakter varken bu kadının dizilerinde 132 tane karakter vardır. karakterlerin çoğu kaliteli olmakla beraber yaptığı iki dizide de bu karakter bolluğu dizinin boka sarmasına, takip edilemez ve itici bir hal almasına sebebiyet vermiştir. yaptığı iki dizide de modern dünyada yaşamını sürdürmeye çalışan geleneksel türk ailesini işlemiştir diyebiliriz. friends'le alakasını düşünsem düşünsem bulamam. avrupa yakasında babasının muhalebicisini işleten volkan ve dergi editörü kız kurusu adını unuttuğum karakterlerin ya da ev mekanının, dergi ya da muhallebici dekorunun friends ile ne alakası vardır kardeşim. göz var izan var. oturup uğraşsan bulursun, illa ki. geniş aile'de ya da ne bileyim arka sokaklar'da bile bulursun.

  • 30 yaş ve üstüne gelince ortaya çıkan gerçek.

    çok zor gelir bir zaman sonra hayata yeni insan almak. insanlarla çok güzel eğlenir, muhabbet eder, 40 yıllık dost gibi paylaşımlarda bulunursun. sanki hep böyle devam edecekmiş gibi hissedersin ama ilerlemez o sohbet; kalır orada. telefonlar alınır verilir "mutlaka görüşelim bak"lar yapılır ama en kısa sürede uçar gider bu hiçbir ortak geçmişi olmayan sohbetler.

    hiçbir maya tutmaz hiçkimseyle. yük gibi gelir insanlar.

    iki kişiyle tanıştım bugün. uzuuun bir geçmişleri vardı ve bir iki saate sığdırmak istediler bu geçmişlerini. boş boş baktım "bu bilgileri ben neden dinleyeyim ki?" dedim. herkesin bir hikâyesi yok muydu hem? dünya kuruldu kurulalı gelen trilyarlarca insanın hikâyesinden farklı olan neydi ki onlarınkinden? neden dinlemek için kendimi verecektim ki? ne faydası olacaktı başkalarının yaşanmışlıklarını biliyor olmanın bana?

    böyle düşündüm, boş boş baktım. özet geçsin ve masadan kalkayım istedim en kısa sürede. bir daha görüşür müyüm? bilmiyorum. anormal bir durum muydu peki birinin hikâyesini sana anlatması? tabii ki hayır. sadece ben insanları dinlemekten ne kadar yorulduğumu fark ettim bugün. kimsenin geçtiği yolları merak etmediğimi; bunları dinlemenin en az hayatın kendisi kadar anlamsız geldiğini fark edip, kendime yabancılaştım bir an.

    eskiden detaylı olarak anlatığım kendi ile ilgili kısımları ne kadar özet geçtiğimi de fark ettim bir anda. o kadar doymuşum ki hikâyelere. o kadar bilmek istemiyorum ki kim nedir ne değildir diye. eskiden dinlediğimi göstermek için tebessümle ve ilgiyle baktığım insanlara donuk donuk gözlerle bakıyorum artık...

    insanın 1 üssü n olduğunu ve bu n'leri hiç merak etmediğimi, heyecanlanmadığımı fark ettim...

    mümkünse iki kelime ile anlatsınlar ve gitsinler...

    edit: bu entry'de bahsettiğim iki kişiyi üç yıl sonra hiç hatırlamıyor olmak, tam da entry'nin içeriğini doğruluyor işte...

  • başlık*:böbreğimin capsini yolluyorum beyler toplanın

    1. yolla diyene yolluyorum.

    2. gönder amk. zaten bir tek o kaldı bakıp da asılmadığımız.

  • ontario bolgesinde karsilikli anlasmanin oldugu amerika, japonya, kore, avusturya, almanya ve isvicre vatandaslari ehliyetlerini sinavsiz kanada ehliyetine donusturebilirler.

    onun disindakiler once yazili sinava girerler. 20'ser soruluk iki bolumun birinde kurallar, birinde trafik isaretleriyle ilgili sorular vardir. her birinden en az 16 alindigi takdirde g1 ehliyeti alinir. bu sinavin ucreti 10$'dir. kalindigi takdirde ayni gun bile tekrar parasini odeyerek ayni sinava girme imkani vardir. sinavdan gecildigi takdirde ehliyet yerine gecen belge hemen verilir, ehliyet ise eve yollanir. fotograf, muhtardan ikametgah gibi belgelere gerek yoktur, fotografi bile kendileri cekerler. bu ehliyetle tek basiniza arac suremezsiniz, yaninizda en az 4 sene tecrubeli biri olmalidir. kaninizda 0 alkol olmali, otobanlara girmemeli ve gece 12'yle 5 arasi arac surmemeniz gerekmektedir.

    turkiye'de 2 seneden cok tecrubeniz varsa en genis haklara sahip olan g ehliyetinin direksiyon sinavina girebilirsiniz. ama isterseniz daha kisitli olan g2 sinavina da girebilirsiniz. aralarindaki farklar sunlardir:
    - g2'de alkol yasaktir, g'de 80 promile kadar izin vardir.
    - g2'de 9 ceza puaninda ehliyete 60 gun el konulur, g'de 15 ceza puaninda 30 gun.
    - g2'de ehliyete el konulduktan sonra ceza puani 4'e duser, tekrar 9 ceza puanina ulasildiginda ehliyete 6 ay el konulur, g'de puan 7'ye duser, tekrar 15'e ulasinca yine 6 ay el konulur.
    - g2 aldiktan sonra 5 yil icinde g sinavina girip gecmek gerekir, g omur boyu gecerlidir.

    g2 direksiyon sinavi 40$, g sinavi 75$, tek sefer verilen 5 yillik ehliyet bedeli 75$'dir (g1, g2, g farketmiyor)

    g direksiyon sinavinda donus, serit degistirme, meskun mahalde kullanim, kavsakta durma, kavsaktan gecis, otoban, 3 harekette geri donme, paralel park konularinda 20-25 dakikalik detayli bir testten gecersiniz. her bolumde dikkat edilmesi gereken detaylar vardir. 250'ye yakin detaydan 30'unda hata yaparsaniz kalirsiniz. kaza, tehlikeli hareket, trafik kurallarini ihlal, yetersizlik gibi durumlarda gozetmen direk sinavi keserek sizi birakabilir.

    tecrubeli biri icin zorlugu yok ama kanada'ya ozgu kurallara uymak zorundasiniz. dur isaretinde durma, serit degistirirken kor noktalar icin geriye bakma, trafik isiginda ondeki araca cok yakin durmama, cift elle direksiyonu kavrama zorunlulugu gibi turk soforlerine ters gelen kurallara alismak gerekiyor.

  • bunun churchill olduğuna emin miyiz? bana daha çok stalin ya da hitler gibi geldi.

    tanım: adıyamanlı bir simyacının soda, tuz ve limondan hazırladığı bir iksir.

  • az önce firin tepsisini ciplak eliyle aldigi gibi masaya getirmesiyle ortaya cikan yanmaz yakilmaz durum. ben tuttum elim yandi. kendisine cok imali bakislar attim anlamamazliktan geldi. beyaz saclariyla birlikte parcalar birlesti. simdi balkonda ejderha bekliyorum..