hesabın var mı? giriş yap

  • fransız devrimi, rönesans ve aydınlanma dönemlerine az kaldığını bize gösteren demeçtir. teşekkürler erdoğan. bu ülke sana çok şey borçlu(!) türkiye tarihinin ortaçağı da böylece tarih sahnesinden kapanmış oluyor. sırada pozitivizm ile birlikte din ve bilimin ayrılması var.

    edit: bakalım altın vuruşu yapacak türk descartes'ımız ne zaman çıkacak*

  • bu zamanda yolda ananıza sövseler bile kavga etmeyin gençler.
    kimsenin şeyi o kadar uzun değil, ananı s*kyim deseler bile s*ki uzanmaz o kadar, hemen namus meselesi hâline getirmeyin olayı. duymazlıktan gelip yolunuza devam edin.

    sokakta size bulaşık olan hiç bir piç kurusu sizin canınızdan daha kıymetli değil. doğal olarak söyledikleri şeylere deli saçması gözüyle bakın.

    üzüldüğüm gençtir.

  • elde edildiği bitkinin çeşitli isimleri vardır. sifin, ağu, orman gülü, komar. literatürde ericaceae familyası üyeleridir. rhododendron luteum, flawum gibi türleri vardır. hepsinin zehir oranı ve zehir türü farklıdır. andromedotoksin veya daha kullanışlı adıyla grayanotoksin aralarında çok küçük farkları olan ve temelde aynı işlevi görerek voltaj bağımlı sodyum kanallarını işlevsiz hale getiren bir( bir diyorum ama 60 çeşiti var molekülleride birbirlerine çok benzerler) zehir içerir. zehir bal sağımına takip eden bir kaç gün içerisinde uçarak balı zararsız hale getirir. tazesini çok yerseniz hipotansiyondan komaya girip 24 saat sonra çıkarsınız. hakkında okulda bayağı araştırma yapmış hatta lise hocama yollatmıştım bir örneği geçen sene.üniversitede hocamda sağolsun kargoyu yeni gördü bir sene sonra. sorun yok yiyebilirsiniz dememe rağmen yiyemedi gidip yemesi bana kaldı artık.

  • bugun kilo verme ile alakali inanilmaz bir deneyim yasadim. sirtimda 2 adet canta, 2 notebook, external diskler, elimde iki adet kitap dolu torba ile evden iceri girdim ve girerken acaba su an kac kilo cekiyorum diye sacma ama sonucunun boyle olacagini tahmin etmedigim bir soru isareti belirdi.

    ciktim tartinin ustune, tam 105 kilo cekiyordum. eski kilomdu, vermeye basladigimda uzun suredir 105'tim ve 2013'un mayis ayinda kendi capimda kilo verme denemelerine baslamistim. esimle gulduk ettik, eglendik ancak tartidan inip, elim ve sirtimdakileri bir kenara biraktigimda kafamda simsekler cakti. bi dk lan dedim, su an tam 15 kilo daha azdim 105'ten. elim ve sirtimdakiler 15 kilo, ben 90 kiloydum ve ciddi agirlardi. 15 kilo vermeden evvel ayaklarima ne tasittigimi ve kilo verme ile alakali inanilmaz bir terapi ile karsi karsiya oldugumu farkettim. evet bu resmen bir terapiydi.

    halen bir 10 kilo daha fazlam var, vermem lazim. ıdeal kilom 80 civari ve ben su andan itibaren cok daha motive bir sekilde vermek icin elimden geleni yapmaya hazir hissediyorum kendimi!

    tanim: enfes birsey, siz de fazlaliklarinizi verin, kurtulun!

  • bu gün şu ilaç bahsine gireceğim, yeter artık. aşı diye birbirimizi taciz edip dururken, atladığımız ve tam da ihtiyacımız olan şey ilaç!

    modern tıbbın ilk büyük sınavı gibi duruyor sars-cov-2 ile beraber gelen covid-19 pandemisi. pandemiyi atlatmak için dünyanın üzerine atladığı ilk ve tek argüman ne yazık ki aşı oldu. 200'ün üzerinde aşı çalışması gerekli izinleri aldı ve bunların 21 tanesi çeşitli şekillerde onaylandı. kimisi 100 milyonlarca, kimisi de milyarlarca insan üzerinde uygulandı. sonuçta, iki doz aşı olacaktı herkes, salgın bitecekti, ama şimdi booster dozların uygulanma aşamasına geçildi çünkü aşıların etki alanına giren virüs varyantlar sayesinde aşıdan kaçar oldu. onlarca doz aşı olsak da yeni varyantlar bitmeyecek, dolayısı ile de hastahaneye yatışlar veya yoğun bakıma yatmalar da...

    bu güne kadar dünyada 4 milyardan fazla doz covid-19 aşısı adı altındaki sıvılardan tatbik edildi tüm dünyada. kimi ülkelerde sürü bağışıklığına yetecek miktarın üzerine çıkıldığında dahi hastahaneler halâ covid-19 hastası dolu, yoğun bakımlar da halâ işlek ve ölümler de devam ediyor.

    dünya, enfeksiyonu önlemeyemeyen aşılara devasa bir vakit ve nakit harcarken nasıl oluyor da hasta olmuş insanların hastalıklarını tedavi etmeye yarayacak ilaca dair bir çözüm aranmıyor? ya da yeterli miktarda bir araştırma geliştirme mevcut değil. biz yine de mevcut ilaç çalışmalarını irdeleyelim.

    daha önceleri mk-4482 ve eidd-2801 olarak da bilinen, orjinali bildiğimiz grip ile savaşmak için üretilmiş olan molnüpiravir isimli bir diğer antiviral ilaç bu günlerde "covid-19 ölümlerini %50 önleyen yeni bir ilaç bulundu" gibi bir hava ile lanse ediliyor olsa da, avrupa ilaç dairesi bu ilacı inceleyeceğini, uygun görüldüğü takdirde onaylamaktan çekinmeyeceklerini açıkladı. ilacın üreticisi merck ekim 2020'de hastalarda mortaliteyi azaltıp azaltamayacağını ve iyileşmeyi hızlandırıp azaltamayacağını görmek için iki faz 2/3 denemesine başladı . sonuçlar ilacın faydasının olmadığı yönünde ilerleyince çalışma durduruldu. ancak ne olduysa, ölümleri yüzde 50 azaltan ilaç bulundu denerek, üstelik de bir kürünün fiyatı 700 dolar olacak şekilde konu sağlık gündemine yeniden geldi. abd federal hükümeti de bu haberin ardından firmaya ulaşarak 1.7 milyon kürlük bir ön sipariş geçti. bu da ilacın acil kullanım başvurusunu müteakiben çabucak onaylanacağına dair yüksek bir kanı oluşturuyor.

    biontech ile birlikte geliştirdikleri mrna projesi ile 33.5 milyar dolar tutarında 2021 yılı tahmini satışı bulunan pfizer, 2000'li yılların başında, sars-cov isimli ilk versiyon koronavirüsün neden olduğu sars için potansiyel bir tedavi olarak bir ilaç geliştirmişti. ilacın adı ise pf-07321332 olarak belirlenmişti. covid-19 pandemisinin başlangıcında, benzer bir biyolojiye sahip olan sars-cov-2'ye karşı çalışacak şekilde ilacı yeniden donattıklarını iddia ettiler. ek olarak, başlangıçta damardan verilmek üzere tasarlanan ilacı hap olarak değiştirdiler. farelere ağızdan ilaç verildiğinde, vücutta koronavirüsü bloke edecek kadar yüksek seviyelere ulaştığı ile ilgili sonuçlar yayınladılar. pf-07321332, mart 2021'de klinik denemelere girdi ve ardından temmuz ayında daha büyük bir faz 3 denemesi yapıldı. çalışmanın sonuçlarının ekim 2021'de açıklanması bekleniyor. pfizer, mart 2021'de ilaç ile ilgili verilerini açıkladı. bu arada da eylül ayında, sosyal medyada pfizer-biontech aşısını alan kişilerin pfizer'in antiviral ilacını günde iki kez almak zorunda kalacağına dair iddialar yayıldı. firma bu iddiaları reddetti.

    pandeminin başladığı 2020 yılının ilk aylarından itibaren, sıfırdan aşı üretimine giren devasa ilaç şirketleri, nedense hastalığı iyileştirmede etkili olabilecek yeni bir ilaç ile ilgili arge yapmak yerine, yıllardır başka hastalıklar için kullanılagelmiş ilaçları denediler ve halâ deniyorlar. bu ilaçlardan bir diğeri de ivermektin. onlarca yıldır ivermektin, parazit solucanları tedavi etmek için güçlü bir ilaç olarak hizmet etti. doktorlar bunu bir takım diğer başka hastalıklara karşı da kullanırken, veteriner hekimler köpeklerde kalp kurdunu önlemek için farklı bir formülasyonla veriyormuş. bazı araştırmalar ivermektinin virüsleri de öldürebileceğini öne sürdü. ancak bilim adamları, hayvan çalışmalarında veya insan denemelerinde viral hastalıkları tedavi edebileceğine dair henüz güçlü kanıtlar bulamadılar. sonuç olarak, ivermektinin antiviral olarak kullanılması halihazırda onaylanmadı.

    geçen nisan ayında avustralyalı araştırmacılar , ilacın hücre kültürlerinde koronavirüsleri bloke ettiğini bildirmişti. ancak insanlarda tehlikeli yan etkilere neden olabilecek kadar yüksek bir doz kullandılar. fda hemen evcil hayvan ilaçları almaya karşı bir uyarı yayınladı. 5 mart 2021'de fda, covid-19'u tedavi etmek veya önlemek için ivermektin kullanmamak adına başka bir uyarı daha yayınladı . avrupa ilaç ajansı da aynı ay içinde benzer bir uyarı yayınladı . bununla birlikte, ivermektin , covid-19 için sözde bir tedavi olarak yaygın bir popülerlik kazandı . amerika birleşik devletleri'nde senato , aralık ayında bir doktorun ivermektini "covid-19'a karşı etkili bir "mucize ilaç" olarak övdüğü bir komite oturumu düzenledi . ancak bu iddialar, büyük, randomize klinik çalışmalardan elde edilen net sonuçlarla desteklenmedi.

    çoğumuzun da bildiği üzere remdesivir isimli ilaç fda tarafından onaylanan ilk ilaç olma özelliğine sahip. her ne kadar amerikan gıda ve ilaç dairesi'nin onayı olsa da yapılan bu araştırma ve benzeri bir dolu bilimsel çalışma remdesivir'in ölümleri engellemede mantıklı bir etkisini bulamadı. üstüne üstlük, eski abd başkanı donald trump hastalandığında da kullandığı bu ilacın 5 günlük kürünün fiyatı 3200 amerikan doları civarında. ilacın isminin sükse yaptığı o aradaki furya şirkete 3 milyar dolar kâr ettirdi.

    tüm bunların yanında birçok ülkede denenmeye ve kullanılmaya devam eden favipiravir , rekombinant ace-2 protein tedavisi, plazma tedavisi, sng001 interferon , barisitinib, fluvoksamin, lenzilumab, israil'in mucize ilaç dediği exo-cd24 , leronlimab, kök hücre tedavisi, kolşisin gibi seçenekler mevcut. ancak bunların tamamına yakınında çalışmalar ya çok az fayda sağlanabilmiş yahut halen faydası anlaşılamamış düzeyde.

  • galatasaray derbisini bekliyormuş, derbide galayasaray'a gol atarak gerçek fenerli olmak istiyormuş. bu beyanatın olmadı emre, yetiştiğin, bu günlere gelmene sebep olan kulübün için böyle konuşman olmadı. kendini fener seyircisine sevdirmek için bile böyle konuşmamalıydın. sen yine gol at, yine gerçek fenerli ol ama bunu sen söyleme, başkaları söylesin. sen zaten biz galatasaraylıların gözünde gerçek fenerlisin. onda şüphemiz yok, şu an hiçbir galatasaraylı seni takımda görmek istemez. ve eğer sen 17 yaşlarında gerçekten fenerli olsaydın şimdilerde denzilispor'da, sivasspor'da oynuyor olurdur. bu takım sen 17-18 yaşlarındayken sana forma verdi, o forma sana takımı sırtladığın için değil potansiyelini geliştiresin diye verildi. bizim ortasahayı suat, ümit davala, hagi ve okan buruk zaten sürüklüyordu. sen olmasan da olurdu ancak galatasaray tribünleri sana sahip çıktı, oynamanı istedi, maç yaparak gelişmeni istedi. işin doğrusu seni fenerliler de kabul etmeyecek, ağzınla kuş tutsan da kabul etmeyecek. ne gerçek fenerli, ne de cimbomlu olarak anılacaksın. tanju çolak gibi ortada kalacaksın.

  • çok sevdiğim arkadaşımın evine kahvaltıya gittiğimde, kahvaltının susam sokağı tadında işlenmesi beni dumurdan dumura sürüklemiştir. arkadaşım henüz uyanan ev halkı için annesine:
    - anne baba nerde
    - baba uyuyo yavrum
    -hmm peki ya abi ? abla?
    - abi kalktı abla yüzünü yıkıyor yavrum

    bu konuşmaların şokunu atlatamadan arkadaşımın işitme engelliler için kahvaltı yapışını izlemeye başladım, kendisi sofradaki herşey konuşuyor yemeden önce yüksek sesle isimlerini sayıyordu:

    -hmmm ekmeğimizi alalııım, önce bir parça tereyağı ve biraz balllll.....hani benim zeytiniiiim, iişte burdaaa hoop bi parça zeytin......bugün hiç reçel yemedim, hmmm çilek reçeli, bayılırım...

    bütün bunları arkadaşım komiklik yapıyor herhalde diyedüşünerek seyrettim ama sofrada kimse gülmüyordu, ve bu aile gerçekti.