hesabın var mı? giriş yap

  • annem.

    her anlamda başarılı. profesör. anneannemin vasiyeti imiş zamanında. kitaplarını üst üste koyunca benim boyumu geçiyor. altmış beş yaşında hala bilimsel makale yapayım, kitap yazayim derdinde. öğrencileri hayran, tanıyan hayran, imrenilecek bir saygı ve sevgi görüyorum insanların gözlerinde. çocukluğuma ait bir tablo; etime kazınmış, geceleri hep bilgisayar başında. bir o kadar da mütevazi. yeni biriyle tanıştığında eğitimciyim der geçer, ayrıntıya girmez gerekmedikçe. evde hala ya mutfakta ya da bilgisayar başındadır. nasıl temiz titiz bir kadın, nasıl hamarat. nasıl bir hamaratlıksa bu, fırında domates soslu somon yapsam; arkadaşlarım domates suyunu annenden aldın di mi, o yuzden çok güzel olmuş diyor:p yan tabaktaki mezeyi benim yaptığıma inandıramıyorum kimseyi. evime ilk kez gelen biri evin çok şeker, annen ile beraber mi döşediniz diye soruyor, gülümsüyorum ne yapayım: ) nasıl bir imaj, nasıl bir güven bırakıyorsa insanlarda artık. . . benim diyen ev hanımına taş çıkartacak kadar becerikli ve elinden her iş gelen bir kadın. örgü örer, dikiş diker, mutfakta harikalar yaratır, üretir, çoğaltır, çekip çevirir.. hiç boş kalmaz ki. ailecek hep gölgesinde kaldık, gölgesinde huzur ve güç bulduk.

    mükemmel insanlar, mükemmel dostluklar etrafında.. ve mükemmel bir evlilik. babamla muhabbet kuşu gibiler hala; huzur veren bir uyum ve bu uyumun mimarı, koçu annem.

    ona hayranım ve onunla gurur duyuyorum.

    çocukluktan beri en büyük korkum onu kaybetmek. biliyorum o gün geldiğinde darmadağın olacağım.

  • şurada konu edilen olay;
    http://m.uludagsozluk.com/…inin-önünde-öldürülmesi/
    --- spoiler ---

    başlığın tam hali '07.08.2021 ablam sezen kaplan'in doğup büyüdüğü evin ve 13 yaşindaki kizinin gözleri önünde bir trafik magandasi tarafindan katledilmesi' olacaktı. tanım, çocuklarıyla birlikte zorlu bir yaşam mücadelesi veren bir annenin doğup büyüdüğü evin önünde adına maalesef kaza denen bir cinayete kurban gitmesi olayı.

    https://www.hizliresim.com/e7aqsqp
    https://www.hizliresim.com/4fx6p2d
    https://www.hizliresim.com/5fvj2ko

    bu benim güzeller güzeli, dünyalar iyisi sezen ablam... ablamı 7 ağustos 2021 sabaha karşı 05.30da adına asla trafik kazası demek istemediğim korkunç bir cinayette kaybettik. sezen ablam urfa'da kendisine şiddet uygulayan eşinden ayrı, iskenderun ilçesine bağlı gökmeydan belediyesi'ndeki rahmetli baba evinde 3 çocuğuyla hayat mücadelesi veriyordu tam 4 yıldır. her sabah yaptığı gibi erkenden uyanmış önce çocuklarının karnını doyurup sonra işe gidebilmek için 13 yaşındaki kızıyla fırına gitmiş, ekmek simit almış dönüyordu. evimizin hemen karşısında, kızı ile çift yönlü, ara kaldırımla bölünmüş yoldan karşıya geçmek kalmıştı bir tek.

    sabahın o saatinde bomboş yolda kızı ondan önce ara kaldırıma çıktı, bir adım atıp aşağı indi, sonra annesini beklemek üzere geri bir adım atarak tekrar ara kaldırıma çıktı ve tam o sırada hemen az önce bulunduğu yerden ışık huzmesi denebilecek hızda ve şiddette bir araba geçti. yeğenim korkunç bir ölümden kıl payı kurtulmanın dehşetini yaşarken hemen o anda arabanın üzerinde maalesef yazarken bile kalbim sıkışıyor, annesinin cansız bedenini gördü. aynı hızla devam eden araç, üzerine yapışmış olan ablacığımın gerçekten korkunç haldeki bedenini üstünden atıp neredeyse 100 metre boyunca havada savurarak evinin ilerisine fırlattı.

    kamera görüntülerine baktığımızda ablamın kızından biraz geride karşıya geçmeye çalıştığını; fakat bu hızda ve alkollü, adeta avlayacak insan aramaya çıkmış birinin gelip kendisine vuracağını tahmin edemediği için, maalesef o hızdaki aracı ancak kurtuluşu kalmadığı noktada görüp kendini kurtarmaya fırsat bulamadığını, inanılmaz bir hızla, dehşet verici şekilde gelmekte olan aracı farkettiğinde ise korkuyla ve kurtulurum umuduyla hızlandığını; ancak maalesef kurtulamadığını gördük. katil, ablama vurduktan sonra ne bir fren ne bir duraksama belirtisi göstermemiş, hız kesmeden ve hatta az önce de anlattığım gibi kendinde değil bir halde şerit değiştirerek, neredeyse yeğenimi de biçecekken yeğenimin geriye doğru tek adımıyla bunu yapamadan kaçıp gitmiş, gözcüler belediyesi eski belediye başkanı babası necmettin güler'e sığınmıştır. babası 4 saat boyunca oğlunun akşamdan kalma halinin geçmesini ve kanındaki alkol oranının düşmesini beklemiş, o 4 saat sonrasında polise haber vermiş, katil bir gece bile nezarette tutulmadan salıverilmiştir.

    şimdi... bu benim rahmetli melek ablam sezen kaplan iken şu an dışarıda elini kolunu sallaya sallaya gezen katil neden ali g.'dir!! ali g. değil! gözcüler belediyesi eski başkanı necmettin güler'in oğlu ali güler! yapılan haberleri istediğin kadar sildir ablamın katilinin adını sanını herkese duyurmak benim boynumun borcudur. bizler daha acımızla boğuşurken, daha ablamın akıl almaz boyutta zarar görmüş parçalanmış bedeni için hıçkıra hıçkıra ağlarken kendimizi adalet arayışında bulduk. daha kaybımızı kabullenemeden, defalarca defalarca ablamın katledildiği sahneleri izleyip hak hukuk aramanın peşine düştük. sizlerden ricam bu yazıyı, bu cinayeti, bu ismi duyurabildiğiniz kadar duyurmanızdır. başka canlar yanmasın artık. kimse birilerinin paşa oğulları yüzünden, onların zevkleri, merakları, şımarıklıkları yüzünden, egoları kibirleri yüzünden, kendini bilmezlikleri, vicdandan mahrum kalmışlıkları yüzünden canından olmasın...

    olaydan sonra hızla kaçırılmak istenen aracın yakınlarımız tarafından çekilen fotoğrafları. bu fotoğraflara bakınca bile ablamın nasıl korkunç bir cinayete kurban gittiğini anlayabilirsiniz.

    https://www.hizliresim.com/quhgec1
    https://www.hizliresim.com/8lslu4j

    yerel basında :

    https://www.hizliresim.com/oeqjbwr
    https://www.hizliresim.com/jy6j27q

    alkol var, hız inanılmaz boyutta var, olay yerinden kaçma var, bir çocuğa hayatının en korkunç en travmatik en acı anlarını yaşatma var, 3 yetim, acı dolu bir aile ve acıyı paylaşan sayısız insan var. suçlu? suçlu yok ki demek, tutuklanan yok. hapse giren yok. neredeyse ablama neden ekmek almaya çıkmış, o saatte evinin önünde ne işi varmış, neden üst geçitsiz yaya geçitsiz yollardan mecburen karşıya, evine geçmeye çalışmış, neden 180 km hızla beliren araçtan korkup korkmak ne kelime dehşete kapılıp karşıya sağ salim yetişirim umuduyla hızlanmış ve hatta neden ölmüş diyecekler...

    hep birlikte #aligülertutukluyargılansın #sezeniçinadalet istiyoruz diyebilmeyi ve sesimize ses olmanızı rica ediyoruz. twitter : https://twitter.com/tacyaprak1

    konuyu, hesabı veya bağlantısı olan biri ekşi sözlük'e de taşıyabilirse ayrıca minnettar kalırım.

    adalet hepimiz için hava gibi, su gibi şart. çünkü "burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi..."

    mekanın cennet olsun ablacığım...
    --- spoiler ---

  • allahtan her şey bombok gidiyor da 'şimdi bir şey yapıp her şeyi mahvederim' gibi bir derdim olmuyor. kafalar pırıl pırıl

  • yahu gitsin insanlar istediği yere. ne diye karantinaya alsınlar kendilerini. zaten psikolojiler iyice bozulmaya başladı. yargılamayın artık kimseyi.

  • şu adamın asaletine, karizmasına, ûslubuna bak bir de şimdilerdeki devlet adamıyım diye geçinen tiplerin varoşluğuna bak. arada milyonlarca km fark var.

  • `1976 yılı haziran ayında cumhuriyet savcılığından hakimliğe geçmiştim. çaycuma'ya tayin olmuştum. adli tatilden önce göreve başlamıştım. her yeni atananlar gibi adli tatilde nöbetçi kalacaktım. hukuk hakimi arkadaş tatile çıkacaktı. adli tatilde asliye hukuk davalarına çok az bakılır. kadastro davaları adli tatilde görülürdü. bana " iki dava var,ikisi de kararlık." dedi. kadastro davalarını hiç bilmiyorum.ne yapacağım dedim. "davanın kabulüne karar ver,ben tatilden dönünce gerekçesini yazarım" dedi.o kadar süre karar bekler mi,taraflar kararı temyiz edecekler diye itiraz edecek oldum. "bizim mahkemelerde temyiz süresi kararın tebliğinden itibaren başlar,merak etme " diyerek yatıştırdı beni.
    derken günü geldi ,o iki davanın duruşmasını yapıp " davanın kabülüne" karar verdim.adli tatil bitti. hukuk hakimi arkadaşa " kararları verdim gerekçelerini yaz" dediğimde "kararı sen verdin arkadaş,sorumluluk senin kararları gerekçeleri ile senin yazman gerekir" deyip kestirip attı. kadastro davaları uzmanlık işi.ben savcılıktan yeni geçmişim hakimliğe .ceza davası olsa kolay. ama bu davalar öyle değil. meğer arkadaşım bana şaka yapıyormuş. kararları gerekçesi ile yazdı. kararlar temyiz edildi.
    aradan epey bir zaman geçti. çevreye,arkadaşlara,davalara alıştım. asliye ceza mahkemesi duruşmalarını bitirmiş çay içiyordum odamda.hukuk hakimi arkadaşım uğradı. "gözün aydın" dedi. ne için dedim." kararların tasdik geldi" dedi. hangi kararlar dedim." kadastro kararların" deyince hatırladım.kararları yazan o idi ama ben imzaladığım için kararlar benim oluyordu.
    "yalnız nasıl oluyor 9 kiloluk bir dosyayı 14 ayda inceleyip karar verebiliyor yargıtay anlamadım " dedi. bu defa şaşıran ben oldum ; karar sırasında normal dosyalar vardı.aşırı hacimli dosya görmemiştim. ben o kadar kalın bir dosya filan görmedim dedim. "dosyanın büyük kısmı bir çuvalda duruyor,sadece duruşma tutanaklarını ayrı bir dosyaya koymuştuk,taraflar ve vekilleri durumu biliyor" diye cevapladı. merak ettim.yargıtaydan dönen dosyayı gördüm.gerçekten bir çuval dolusu evrak vardı içinde. yargıtayın onama kararını gösterdi arkadaş. o arada eski yazı (arapça harfler) ile yazılmış bir takrir notu düştü.demek ki dosyayı yaşlı bir yargıtay üyesi incelemiş. medeni kanunun kabulünden (1926) önce ölenlerin mirası eski yasaya göre çözüldüğünden (o tarihte bu tür davalar vardı elimizde) eski yazıyı bilen bilirkişimize (müftü) müracaat gerekti. bilirkişi eski harfle yazılmış notu okudu : "dosya çok hacimli,tasdikten başka çare yoktur"

  • öncelikle kendisini tanımıyorum. videoyu izlemedim. kendisi hakkındaki bilgim son dönemde debeye giren girdilerden ibaret. fazla da bilgim olmasını istemiyorum.

    yakınının ölme sebebinin doktor hatası olduğu sadece kendi iddiası, kanıtlanamayacak bir durum. ama kendisinin katil olduğu kanıtlanmış ve kendisi tarafından da itiraf edilmiş bir gerçek.

    böyleyken kendisi ile nasıl empati yapılabilir? empati yapmamız neden bekleniyor?

    ne kendisi ne de başka bir katil ile empati yapmayı düşünüyorum. hayatta herkes kadar acı çekiyor, herkes kadar sinirleniyor, herkes kadar öfke nöbeti geçiriyorum. babamın hastalığı sebebi ile ömrümün yarısını cerrahpaşa’da geçirmiş durumdayım. gırtlak kanseri başlığı benim girdilerimle dolu. yaşadığım hiçbir şey karşımdaki insanı öldürmem gerektiğini düşündürtmedi.

    ben ölmüş olan doktor ve ailesi ile empati yapabilirim ancak. çocuğum bir psikopat tarafından öldürülse, çocuğumun katilinin cezası okuduğu yıl kadar bile olmasa, çocuğumun katili yıllar sonra bir programa çıkarılsa ve olayı anlatıp kahkaha atsa, kahrolurum.

    son sözüm armağan çağlayan‘a; buraya geldiğinizde sadece merak ettiğiniz kişilerle röportaj yaptığınızı ve yapacağınızı söylemiştiniz. bir katili merak etmenizi anlamıyorum orası başka da. “ben bu kahkahayı atarken öldürülmüş insanın ailesi ne düşünür?” diye de merak ettiniz mi hiç? ben ettim. ve size olan tüm saygımı yitirdim.

    edit: gelen mesajlar için teşekkür ederim. babam hayatta ve iyi durumda. bu konuda çoğunuzla aynı fikirde olmamıza sevindim, sevgiler.