hesabın var mı? giriş yap

  • o değilde gene çıtayı çok yükselttik bu gol sayesinde, hiç bi boku beğenemiycem ben bundan sonra.

    - aşkım önemli değil her erkeğin başına gelir arada bu...
    - adriana allahın adını verdim sus!...

  • muhtar köye gelen milletvekiline “iki büyük problemimiz var.” der.
    milletvekili: “lafı mı olur muhtar, söyle halledelim.”

    “birinci sorun” der muhtar “köyde sağlık ocağı var ama doktor yok.”
    “hemen sağlık bakanını arayıp hallediyorum.” der milletvekili. cep telefonuna çıkarıp birisiyle konuşur.

    “tamam, doktor yarın sabah burada olacak. ikinci sorun neydi?”
    muhtar: “köyümüzde hiçbir cep telefonu çekmiyor.”

    debe editi: du bist eine komplette enttäuschung.

  • ciddiyetsiz bir ordu. tam iki saattir bekliyoruz ankara ovasının soğuğunda. 10 bin kişi it gibi titriyoruz yeminle. sümüğümüz burnumuzda donuyor. aa bir baktık bizim düşman ordusu hiçbir şey olmamış gibi sallana sallana geliyor karşı tepenin ardından. şeytan diyor, 'sok şu mızrağı göğüslerinin ortasına'... o derece sinirlendim yaa !!

    tam iki hafta önce haberleşmişiz. elçiler göndermişiz karşılıklı. gününü, saatini, yerini belirlemişiz. arsa sahibine kapora vermişiz. her şeyi ayarlamışız. ama bu nasıl bir laubalilik, nasıl bir ciddiyetsizlik anlamıyorum. yahu 'savaşmayacağım, canım istemiyor' de anlarım. zorla çağırmadım ki buraya sizi. ama kardeş ülke işte. atsan atılmaz, satsan satılmaz. karakteri böyle bunların. savaşın başlamasına 5 dakika kala 'fazla mızrağı olan var mı' diyen adamlar bunlar. acımayacaksın böylelerine işte ama neyse... biz onurumuzla savaşımızı yapalım.

    - hücuuum !!!

  • ve sonra salona mehter takımı giriyor, söz alamayan adam dombıra söyleyerek sahneye çıkıyor. akademisyen kadın kelime-i şaadet getiriyor ve müslüman oluyor. herkes ağlamaya başlıyor.

  • psikolojik anlamda "tekrar" sıkıntılı bir süreçtir. biraz anlatmaya çalışayım.

    psikanalize göre hatalar unuttuğunuzu sandığınız kötü olayların tekrarlanmasıdır ve freud'a göre tesadüf değildir ve bir acı çekme şeklidir. şöyle açıklar:
    "insan anılardan ötürü değil, unuttuklarından dolayı acı çeker. çünkü unutma biçimleri yanlıştır, kendilerini çaresiz bırakır şekilde unuturlar". neden acı çekerler? çünkü o hatayı tekrarlar.

    tekrarlama aslında çözdüğümüzü sandığımız, unuttuğumuz hataların ortaya çıkmasıdır. yani bir beceriksizlik örneğidir. freud yine şöyle der:
    "hasta dürtüye boyun eğerek tekrar yapmaktadır ve tekrarlama artık, hatırlama dürtüsünün yerini almıştır."

    tekrar etmek geri itilmiş ya da hayata geçirelememiş gizli düşünceler bütünüdür. bunu yapmıştır çünkü kendisinin bu düşüncelerle "uyumsuz" olduğuna inanmıştır fakat genelde fark etmeden kişiler bilinçsizce yapar. zaten freud'un genel teorilerinden biri korktuğumuz ya da bize uygun olmayan şeyleri yapmaya çalıştığımız ya da bastırdığımız üstünedir. örneğin aşk temasının genelinde oedipus ve anneye bağlılık yatmaktadır ama bu gerçekleşemediği için bastırılır. bu açıdan aşkın kusurlu olduğu da söylenebilir. çünkü başka birinde bu hissi tekrarlamış oluyorsunuz.

    unutulduğunu sandığınız fakat atlamadığınız olaylar hata yapmanıza sebep olur. bir ayrılık sonrası kötü olaylar yaşayacağınız benzer özellikte birine bu sebeple aşık olabilirsiniz. dil sürtçmeleri, rüyalar, serbest çağrışım bununla ilgilidir. örneğin gereksi yere bir şeyi hatırlayıp, kötü hissedebilirsiniz.

    şöyle özetlersek: "tekrar; bastırdığınızı sandığınız düşüncelerin geri dönmesidir."

    travmalar da bu tanımla, unutamadıklarınızdır. yani öyle dışarı taşmıştır ki sizi rahatsız ederler, yakanızı bırakmazlar.

    --- spoiler ---
    unutmak neden önemidir?
    --- spoiler ---
    bir şeyi aşmanın temel yolu "unutmaktır" unutmak 2 şekilde gerçekleşir. freud bunu yemek yemeye benzetir, ya yiyerek, öğüterek içinizde çözersiniz ya da kusarak dışarı atarsınız ama tadını bildiğiniz için bir bağ kurmuşsunuzdur. burada içeri alma bilinçdışında bastırma anlamı taşır. bir savunma mekanizmasıdır. her 2 durumda başarılı uygulanırsa çözüme yardım eder.

    richard wollheim, anıları bir paketleme sistemi olarak görür. yani hatırlamak istemediğimiz bir olayı bağlantılarıyla resmedip, bir kutuya koymak gibidir. böylece o olay çevresindeki olaylardan kurtulmuş olur. burada anının subjektif tarafı önemlidir. yani anıda bize neyin acı çektirdiği önemlidir ve bu yüzden bastırılır. (kötü anıyı hatırladığımızda olayların bize hissettirdikleri bizi üzer.)

    anıların yasaklanmış arzular ve rüyalara benzer bir yanı olduğu söylenebilir. paradoksal olaraksa önce unutulmalıdır. yani unutmadığınız bir şeyi sonradan hatırlayamazsınız ve bu şekilde onu kontrol edebilirsiniz. freud'a göre psikanalizin amacı "hatırlamak değil, doyurucu unutma yöntemlerine kavuşmaktır ki tekrar olmasın."

    burada bir diğer paradoksal durum hatrlamanın yıpratırıcı sürecidir. yani sevdiğiniz birini kaybedip, ondan bahsettiğinizde ona karşı hislerinizin bitmesinden dolayı "suçluluk" duyarsınız. oysaki unuttuğunuzda bu his yok olur. demek ki bazı şeyleri unutarak, kabul edilemez ağırlıkta bazı şeyleri ise hatırladıktan sonra yeni bir anlam kazandırdırarak yok edebiliriz. olayları bilinçsizce tekrar etmeyi de böylece engelleyebiliriz.
    (bkz: kişisel gelişim kitaplarının tek cümlelik özeti/@karanlikruya)

    --- spoiler ---
    hatırlamak spontanedir
    --- spoiler ---
    özellikle bir konuyu hatırlamaya çalışmak çok anlamlı değildir. çünkü bazı olaylar görükdükten, dinlendikten sonra anlam kazanır. bu yüzden serbest çağrışım yöntemi kullanılır ve olaylar bağlantılı hale gelmeye başlar ki psikanalizin de temel çalışma yöntemi budur. genel karikatürleri düşünün: gözlüklü yaşlı bir adam oturur ve siz ise kanepede uzanırken dertlerinizi anlatırsınız. psikanalist ise sizi dikkatlice dinler ve kendi de psikanliz sürecinden geçtiği için işin içine kendini katmadan size yol göstermeye çalışır.

    adam philips kitabında " unutmayı mümkün kılan bir hatırlama yoluyla gerçekleşen iyileşmedir" şeklinde açıklar. espirili şekilde şunu da ekler: "zengin ve zamanı olanlar için en iyi metoddur."

    ileri okumalar ve referans
    adam philips - flört hakkında, ayrıntı yayınları
    sigmund freud - günlük yaşamın psikopatolojisi, oda yayınları

  • - asalet doğuştandır, sonradan kazanılmaz... zorlamayın çok yapmacık duruyor:)

    evet burada ibretlik bi cümle görüyoruz. burada kezban kendini asil, eşi benzeri bulunmaz bi prenses sanıyor. habitatında kimsenin ondan üstün olamayacağını üstü kapalı bi şekilde belirtmiş. kezbanlar, yapmayın... bi başınızı kaldırıp etrafa bakın.

  • bunu benim peder de diyordu. bakın bunlar aptallıktır. ilhan kesici dediğin adam iyi bir devlet adamı olabilir. bürokrattır ama o kadar. meydanda kimse ilhan kesiciyi tanımaz. rtenin karşısında durabilecek bir adam değildir kendisi. mizacı uymaz.

    memleketin dişli bir adaya ihtiyacı var. ilhan kesici bu değil. sokağa insen 10 kişiden 9u 100 kişiden 99u bilmez kendisini.

    edit: ayrıca bu adam 1994te zaten ibb seçiminde rteye yenilmişti. bu bile kullanılır.

  • "siz bir şey yapmazsanız köpekler size durup dururken saldırmaz" diyen gevşek ağızlılar henüz gelmedi mi başlığa? ben bu tarz videoları empati yapmadan izleyemiyorum ve içim parçalanıyor. başıboş sokak köpeklerine karşıyım.nokta.

  • yaramazlık yapan, mızmızlanan çocuğa annesinin çocuğun tam ismiyle(kimlikteki ismi) seslenmesinden sonra çocuğun anında dünyanın en uysal çocuğuna dönüşüvermesi.

    -edie sana otur yerine dedim. yemeğini bitirmeden oradan kalkamazsın !!!

    - hayır anne daha fazla yemek istemiyorum.

    - edward christopher jerkinson lütfen yerine otur ve o yemeğini bitir.

    - peki anne...

    nedendir bilinmez, kimlik isminin amerikalı çocuklarda etkisi çok büyük.