hesabın var mı? giriş yap

  • atina havaalanından çıkış:

    polis: nereye gidiyorsun?
    ben: istanbul
    polis: hayır, bizans
    ben: hayır, istanbul
    polis: bizans
    ben: istanbul
    polis: bizans demezsen gidemezsin
    ben: istanbul.. baksana, sen istanbul demezsen buradan bir adım bile atmıyorum
    polis: hadi git
    ben: istanbul demezsen gitmiyorum
    polis:...
    ben:..
    polis: tamam tamam istanbul hadi git
    ben: özür dileyeceksin
    polis: tamam özür dilerim

  • turkcell:iyi günler turkcell fatura hatırlatma servisinden arıyorum. temmuz ayı faturanızı ... (burada son anda ödenmemiş diyeceği faturanın aslında ödendiği bilgisini görüyor) ... da ödemişsiniz ... bey, teşekkür ederiz.
    coloready:ee evet?
    t:öyle yani ödemişsiniz teşekkür ederiz iyi günler.
    c:bunun için mi aradınız yani?
    t:evet teşekkür etmek için aradık iyi günler.
    c:yoksa faturayı hatırlatacaktınız da son anda sistemde ödendigini falan gormediniz yani.
    t:(sessizlik) yok ..... bey teşekkür etmek için aradık iyi günler
    c:böyle her faturasını ödeyeni arayıp teşekkür ediyor musunuz 10 milyon kişiyi falan?
    t:bazen arıyoruz iyi günler.

  • daha da kötüsü aslında bunun farkında olmak; ama içine doğduğun hayatın uyuşturucu durgunluğuna kapılıp savrulmaktır.

    önce iyi bir eğitim almadığını bilirsin içten içe; ama tutulduğun yarışın anlamsızlığının farkında olmama rağmen düzene boyun eğip vasat bir insan olursun.

    insanlar bir yerlerde hayatını yaşarken, boş insanların boş muhabbetlerini dinlemek zorunda kalırsın; dinlemezsen yalnız kalırsın ve asosyallikle suçlanırsın; dinlersen de bombok kafalı biri olursun.

    bu düzen üzerine bir pislik gibi yapışır. silmeye çalıştıkça daha çok bulaşır; öyle kalakalırsın. ilişkiler yüzeysel ve vasattır. öyle dandik bir çevren vardır ki, iyi bir şeyler yapmaya çalışmak demek, delirme noktasına gelinceye kadar ödün vermek demektir. sorgulayan bireyler, hem aşağılanır, hem yalnız bırakılır, hem de ümitsizlik içinde boğulmasına göz yumulur.

    garip, kasvetli ve kötümser bir yorum gibi görünebilir ama değildir; çünkü bu toplumsal zehrin kendini nasıl da felç ettiğini bazen çok geç anlarsın; bazen de hiç anlayamazsın. umutsuzluk bir yandadır; ortağım doblo'yu x'e sattım; beylikdüzünden y saatte geldim; bilmemneyi gördün mü survivor'da elendi iyi oldu diğer taraftadır.

    ilginç bir boktur bu anlatmak zor.

  • (bkz: adam kazandı)

    hocaya artık torun sevme zamanının geldiğini tavsiye edelim. o gün ortadan kaybolmasıyla kendisine inanıp sandık başında saatlerce oy tutanaklarını inceleyen insanlara saygısızlık etmiştir. milletin sinirlerini daha fazla germeden ufaktan yol alsın.

  • vaktinde dolmabahçe camisinin müezzinini korumayan güruhun başlattığı kampanya. dolmabahçe camiisinin müezzini 'ben din adamıyım, yalan söyleyemem, o gece burada içki içilmedi' dediği için sürgüne gönderilmişti ve sesiniz çıkmamıştı.

    şimdi 'cumhurbaşkanımızı koruyun' temalı sela okuyan müezzin için neden bu kadar ayaklandınız? samimiyet önemli bişey!

  • şampiyonluğu kaybettiği halde mvp seçilmesi hikayesi doğrudur ama biraz eksik anlatılır. o final serisi 3-3 devam ederken son maçın son çeyreğine lakers önde girmiştir. o yıllarda finaller mvp oylaması teknolojik yetersizlik nedeni ile online değil, telefon ile yapılmaktadır ve genelde son çeyrek ortaları gibi oylama sonlanmaktadır. fakat bir mucize olur ve lakers maçı kaybeder. normalde şampiyon olan takımın en iyi oyuncusunun alması gereken bu ödülü, yukarıda açıkladığım sebeple jerry west alır.

  • beş dakika önce;

    -abi bana biraz avans ateşlesene.
    +geç kaldın birader, dağıttım bütün parayı.
    (sesini değiştirerek)
    -kısa kuyruk bu avdan da evine aç dönüyor.

    belgesel tadında şirket amk.