ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hilal cebeci
-
(bkz: memintolar da tombiktoymuş)
çok sonradan edit: en beğenilen entrilerimin en tepesinde bunun olmasından utanıyorum.
zehra güneş
-
24 yaşında, dünyanın en muhafazakar tabirle ilk 5 voleybol kulübünden biri olan vakıfbank'ta senelerdir as oynayıp birçok kupa alan, milli takımında mevkisinde alternatifi bulunmayan, pozisyonunda dünyanın en iyi iki üç isminden biri olan ve fakat ekşici voleybol otoriteleri tarafından "hantal ve bir üst seviyeye çıkması zor" bulunan yıldız voleybolcumuz. ahahhaha
hacet gideren adama tecavüze yeltenen eşek
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"hülya avşar insanların yeteneği olup olmadığını 30 saniyede anlıyor ama biz 30 senedir kendisinin ne yeteneği olduğunu anlayamadık."
yoğurdun dünyadaki en işlevsel gıda olması
-
evet böyle.
gece uyandın, miden kazınıyor, dolabı açtın; hiçbir şey yoksa bile yoğurt var.
dürüm söyledin, evde içecek kalmamış, dolapta yoğurt var; bastın içine suyu oldu sana ayran.
hava soğuk eve geldin, karnın aç ve canın sıcak bir şeyler istedi; kap dolaptan yoğurdu ne oldu sana ayran aşı... ister sıcak tüket ister soğuk.
dağ evine gittin, manitayla şömine başında sızdın, şömine tüttü, dumandan zehirlendin; doktor uzakta ama yoğurt yakında...
canın tatlı bir şeyler istedi ama evde yok; içine pekmez dök, muz doğra al sana tatlı mı tatlı meyveli yoğurt...
diyettesin, tüm gıdaları tüketmek ayrı sorun; koy içine yulaf ezmesini kuru üzümü, ne oldu sana besleyici bir kahvaltı.
ya hepsini geçtim; güneşten kızarınca al yanıklarına sür oldu sana merhem.
siz hem sırta sürülüp hem de iskendere nitelik katabilen başka bir şey gördünüz mü bu hayatta?
cem yılmaz'ın gişede çakılması
-
sebebi siyasi girişimlerde bulunmamak olmayan başarısızlıktır. daha düz bir ifadeyle, cem yılmaz başarısız olmuştur çünkü doğanın kanunu bu. siyasetle ilgisi yok. 2000’de güldüğün adama 2019’daki yeni gösterilerinde gülmen zor. hem o yaşlandı hem nesiller değişiyor. yenilik yapmaya çalışıyor gerçi ama artık tutmuyor. 20 senede bütün türkiye cem yılmaz oldu. hepimiz onun gibi espri yapıyoruz. o kafadan çıkabilecek bütün esprileri tükettik. artık yenilerinin gelmesi gerekiyor.
kazıklanmamak için bilerek yazım yanlışı yapmak
-
yukarıda bir entry'de yazılmış, ustalar zaten semte göre fiyat belirledikleri için çok da faydası olmayan yöntemdir.
güngören'de oturuyorum bir iş için usta ayarlamıştık usta işi tamamladı (1-2 saatlik bir işti) sonra tam gidecekken memleket-meslek muhabbeti açıldı. doktor olduğumu söyleyince adam büyük bir pişmanlıkla "hadi ya" diye iç geçirdi, sonra da abi ben seni öğretmen ya da polissindir diye düşünmüştüm ya valla yanlış anlama da biz şimdi mesela ataköy'den falan aradıkları zaman ona göre fiyat veriyoruz dedi. burası güngören olunca biz uygun fiyat vermiştik dedi. adam neredeyse beni kendisini kandırmakla suçlayacaktı güngören'de oturup usta çağırırken mesleğimi söylemediğim için. *
bir şey sorabilir miyim diyen hastaya hayır demek
-
(bkz: hasta hakları yönetmeliği)
debe editi: organ bağışı konusunda maksimum hassasiyet gösterelim. toprakta çürüyecek bir organın başka bir insanın hayatını kurtaracagini unutmayalım.
50 milyar dolarlık bir fon bütün hesapları bozar
-
dış guclerden medet ummak.
o degil de, usta satranc oyucularinin 4-5 hamle sonrasini dusundugunu saniyor adam. yazik la kimin ekonomistiyse...
starbucks bostancı
-
cumartesi sabahı erken bir saate "hadi moonstruck'a gidek" diye gittiğimiz, moonstruck'ın kapanıp yerine buranın açıldığını görünce üzülüp "e kahve içek bari" diye oturduğumuz yer..
sabah erken bir saat olduğu için bizden başka kimse yoktu. siparişimi verdim "iki latte, bi kek, bi çiizkeyk.." adımı sordu. ukala ekşici bir piç olduğum için "bi kişi var zaten" dedim. neyin peşindesin mına koyim?
siparişimi alıp masaya oturunca kasadaki çocuğun içime sokup çevirdiğini anladım:
http://i.imgur.com/u7czz.jpg
herif incici piç çıktı.
inşallah bir gün bütün starbucks senin olur. ışığın hiç sönmezin, yıldızın parlasın.
yaran fıkralar
-
(bu çocukken en sevdiğim fıkra idi)
soğuk savaş döneminde amerikalılar her yıl onlarca casus yetiştirip rusya'ya salıyorlarmış. hepsi de teker teker en geç bir hafta içinde yakalanıp özenle konuşturulup devlet sırlarını ifşa ediyormuş.
en sonunda demişler ki, ülen bi tane yetiştirelim ama çok süper olsun. bi tane adamı almışlar, ana dili gibi rusça öğretmişler şive ve lehçelerine kadar. rus efsane ve masallarını tarihini örf ve adetlerini öğretmişler. bir dikişte bir şişe votka içmesini öğretmişler. göğüs kıllarını jiletle tıraş etmişler böyle kıvır kıvır rus denizciler gibi göğüs kılları olmuş.
dövüş sanatlari teknoloji vs zaten öğretmişler. neyse bu casusu uçaktan paraşütle rusyanın yakınlarında bir kasabaya atmışlar.
paraşüt açılmamış ölmüş. (eheh şaka şaka)
casusumuz rusyada bir bara gitmiş hemen. rusça bir votka istemiş. barmen bir kez yüzüne bakmış ve "hoşgeldin amerikalı" demiş.
casus anında adamın yanına koşmuş. "bayım" demiş, "nereden anladın"
-zenci rus olmaz ki.