hesabın var mı? giriş yap

  • " telefonnumdan alınacak her bilgi iyi niyetli olsa dahi 1. 2. 3. 4. kişilerle paylaşılmasına ve kullanılmasına rızam yoktur."

    5. kişiler, yine yaşadınız la köfthorlar....

  • bu sefer hakikaten şaşırttın beni sözlük. enteresan. şunu izler, bunu okur, şuraya gider, bunları dinler falan filan bin tane şey yazılmış ama final ''allah belasını versin''e bağlanmış. tüm gün çekirdek çitleyerek kral tv izleyen kızlarımız da var. onlardan verelim? ama onları da beğenmiyordunuz pardon. futbol, kadın, araba üçgeninde dönüp duran kitlenin kendini nimetten sayması çok hoş. neymiş entel olmaya çalışıyormuş, vay efendim okuyormuş, öğrenmeye çalışıyormuş. hakikaten çok fena şeyler bunlar. hele ki otobüste kitap okumak falan kabul edilebilir bir yanı yok yani. insanlıktan çıkmış bunlar. sonuç olarak ben hak verdim. kızlar çok salak, erkekler çok zeki. karnem inşallah hep beş olur. babam bisiklet alacak.

  • geçen sene bu zamanlar kız arkadaşım yeni bilgisayar almıştı. ben de tesadüfen bilgisayarı aldığı ilk gece onda kaldım. ama o gece kız arkadaşımın uykusu geldiği için erken yatmıştı. ben de onun bilgisiyarı alıp youtube’da biraz takıldıktan sonra uyuyakalmışım. ertesi sabah kız işe giderken bilgisayarını da almış lazım olur diye. bu arada sevgilim ana okulunda öğretmen. 5 yaş altı çocuklara eğitmenlik yapıyor. her neyse ders sırasında çocuklara youtube’dan bir çizgi film izletmek istemiş. ancak şansa bakın ki o gün de okula milli eğitimden müfettişler gelmiş dersi izlemek için. sevgilim youtube’a girdiğinde otomatik olarak ana sayfasına düşen videolara bakın;

    - kurtlar vadisi kahvehane baskını
    - laz ziya’dan testere necmi’ye racon
    - masonların karahanlı’yı infazı
    - testere’nin eroin profesörlerini öldürmesi
    - ezel ramiz dayı’nın gençliği
    - ezel cengiz kumarhane sahneleri

    meğer pc yeni olduğu için izlediğim her şey ana sayfaya kaydedilmiş. sevgilim youtube’a girdiği an müfettişlerin hepsi kahkahalarla gülmeye başlamışlar. allahtan olumsuz bir rapor falan tutmamışlar. ama o gün bayağı bir gülmüşler kızcağıza. tabi intikamı fena oldu. tam 1 hafta konuşmadı benimle. ben terkeder diye bekliyordum ama etmedi. sonunda da affetti.

  • aynen şu diyalog yaşandı demin:

    rıdvan: fenerbahçenin kendi sahasında 9 galibiyet 2 beraberliği var. arkadaşlar keşke puanıda yazsalarmış.
    güntekin: 29 puan toplamış hocam.
    rıdvan: nasıl, nerde yazıyor ?
    güntekin: 3x9=27+2=29 puan hocam.

  • yine bir rezalet okuyacağız herhalde diye başlığa girdim ama hoca tamamen haklı. akşam saat 11'de beni yok yazmışsınız diye whatsapp'tan yazan öğrenciye ne diyeceksin başka? sanki acil bir durum olmuş. arkadaşın mı bu senin? git mail at derdini anlat, mesai saati içinde cevap verir elbet. insanların özel hayatına biraz saygı duyun ya, hakikaten hadsizlik bu.

    ülkede kişisel alana saygı olmadığından, biri atm'de ensenden nefesini verir, biri gecenin köründe saçma sapan iş için mesaj atar. az bile söylemiş hocan, git özür dile.

  • rüştü'nün günlük hayatında kullandığı kelime sayısını ti'ye alan adamın konuşurken karşısındaki insanı kanser eden biri olması ironik. köşeyi başkalarının yazdığını ima eden bu mektubun da kendisinin elinden çıkmadığı oldukça aşikar, bu da ironinin katmerlisi.
    alttan alta edilen tehditler, seni biliyoruzlar mektubu yazan kişinin terim'i iyi tanıdığının ve işini iyi yaptığının göstergesi.
    yasal yollara başvuracakmış, birini istifaya çağırmak hangi yasada suçtur acep?

  • klimadan etkilenmekle çomar olmak arasında nasıl bir bağlantı var cidden çok merak ettim. ben de arabada çok fazla klima açamıyorum. klimalı kapalı ortamlarda fazla durunca boğazım inanılmaz kuruyor ve nefes almakta zorlanıyorum. doktor önerisiyle de klimayı çok fazla kullanmamaya çalışıyorum.

    ben de size bir çomarlık örneği söyleyeyim. insanları genellemeler yaparak küçümsemek, daha dün ne olduğunu, nereden geldiğini unutup başkalarıyla taşak geçmeye çalışmak en büyük çomarlıklardan biridir. bu tipler kaliteli insanlar değildir.

  • british columbia'da da ontario'dakinden farkli degildir. yillarca, kuralsiz kanunsuz kafamiza gore arac kullanmis bizler icin hic de kolay degildir. cunku bir seyi sifirdan nizamina uygun ogrenmek, en bastan yalan yanlis ogrenilip seneler boyunca pratik edilmis aliskanliklari tersine cevirmekten daha kolaydir.
    ehliyet ınsurance company of british columbia (ıcbc) isimli kurum tarafindan verilir. (ayni kurum, arac sigortalariyla birlikte eyalet ici kimlik basvurulariyla da ilgilenir)

    kendi ulkesinden 2 senenin uzerinde full ehliyetli biri icin adimlar su sekildedir:

    - 50 soruluk bilgi sinavina girip, 40 dogru yaparak sinavi gecmek. (sorular trafik levhalari, yol ve surus kurallarindan ibaret. size beles kitap veriyorlar, bir defa okuyup, pratik test cozup rahat gecersiniz. sinava ehliyet ofislerinde girilir. pek sira yoktur.)
    - bilgi sinavini gectikten sonra, sinav merkezinde goz muayenesi olup resim cektirmek ve 1 sene sureli gecici lisans almak. (gecici lisansin baslica kisitlamalari: sadece sabah 5 ile gece 12 arasi surus + kanda 0 alkol orani + on koltukta en az 25 yasinda full kanada ehliyetli birinin gozetmenligi + arka koltukta en fazla 1 yolcu. eyalet disina cikan otobanlara giris yasagi. onceki ulkenizden full ehliyetli oldugunuz icin arabanin gotune "l" cikartmasi yapistirmaniza gerek yok. sifirdan ehliyet alanlara verilen ogrenci lisansi ile tek farki da bu zaten.)
    - bu gecici lisansin gecerli oldugu sure boyunca direksiyon sinavi randevusu alip, sinavi gecmek (bu direksiyon sinavi, otobana cikilan full direksiyon sinavidir, sifirdan ehliyet alanlarin direksiyon sinavinda otoban kismi yoktur ve suresi daha kisadir. cunku onlar 2 sene sonra bir direksiyon sinavina daha gireceklerdir. detaylar asagida.)

    kendi ulkesinden 2 senenin altinda full ehliyetli ya da hic ehliyet almamis bireyler, yukaridakilerden farkli olarak ""graduated licensing" programina tabidirler, ve ekstra olarak su adimlari uygularlar:
    - gecici lisans yerine ogrenci lisansi (learner's licence/permit) alirlar (ki bc ehliyetine basvurana full yabanci ehliyetli birine verilen gecici lisanstan tek farki, ogrenci lisansiyla arac kullanirken aracinizin bir tarafinda "l" (learner) simgesi gosterme zorunlulugu.
    - 1 sene boyunca, on koltukta en az 25 yasinda full kanada ehliyetli biri gozetmenliginde en az 60 saat, kazasiz ve cezasiz surus tecrubesi zorunlulugu. gozetmen kisinin, ıcbc'den aldigi formlari doldurup 60 saati teyid etmek zorunlulugu.
    - acemi ehliyeti (novice licence) direksiyon sinavina giris (otoban kismi yok ve suresi daha kisa) ve gecilmesi durumda 2 senelik acemi ehliyeti (ogrenci lisansindaki, surus bolgesi, saatleri ve yolcu kisitlamalari kalkar, ama alkol kisitlamasi halen vardir ve bu lisansa sahip olanlar aracin bir tarafinda "n" (novice) isareti gostermek zorundalar)
    - 2 sene (icbc onayli kurslara kayit olunmasi halinde 1,5 sene) sonra bu kez otobana cikilan direksiyon sinavi ve sinavi gecme halinde full ehliyet sahibi olup o "n" cikartmasini firlatip atmak.

    tavsiyelerim: turkiye'de arac kullanim tecrubenizin avantaji oldukca sinirlidir. burada kurallara eksiksiz riayet etmek zorundasiniz. kurallari sikica kavrayana kadar direksiyon sinavina girmeyin, 50 dolariniza yazik olur. ne kadar ders almaniz gerekiyorsa o kadar alin. omuz kontrolu, 180/360 derece gozetleme, dur levhalarinin ve kirmizi isiklarin gerisinde full stop, dortlu yol agizlarinda gecis onceligi, kirmizi isikta saga donus, paralel park, otobana ve otobandan cikarken suratlenme yavaslanma, surat tabelalari, okul ve oyun sahasi tabelalari gibi konulardaki eksiklerinizi kapatmadan sinav almayin. ozellikle, ciddi bir kural ihlalinde sinav direkt biter.

  • (bkz: balkon)

    arkadaş sen nasıl rahat düşkünü,açık hava sevdalısı bir adamdın ki balkonu buldun? hiç mi korkmadın bunun altına da destek falan koymadık ama yıkılır mı acaba diye? pencere neyine yetmedi aq?

  • günah yiyicilik mesleğinin ve bu meslekle uğraşanların temel görevidir.

    bu ritüel 18. ve 19. yüzyılda ingiltere ve iskoçya'da yaygın olarak uygulanmaktaydı. aileler, ölen yakınlarının göğsüne konan ekmeğin günah yiyici tarafından yenmesini ve ölen kişinin yaşamında işlediği günahlardan arındığını izliyorlardı.

    dönemi için manevi olarak çok ağır bir meslek olan günah yiyicilik fakir kişiler ve dilenciler gibi muhtaç kişiler tarafından üstlenilen bir görev/meslekti. bu kişiler karınlarını doyurmak adına ruhlarını feda eden ya da feda etmek zorunda olan kişiler olarak kabul ediliyordu.

    bu meslek, ölen kişilerin günahlarını da üstlendikleri düşünüldüğü için toplumdaki en günahkar kişiler olarak sınıflandırılıp toplumdan daha da dışlanmalarına sebep oluyordu. fakirlik içerisinde geçirdikleri hayatlarında bir de bu dışlanmanın getirdiği ruhsal çöküntü ile baş etmek durumunda kalıyorlardı.

    günah yiyen yaptığı iş için 6 peni (kimi kaynaklara göre 4 peni) ödeme alıyordu. işini yaparken sırtı kapıya dönük oluyor ve günahı (ekmeği) yedikten sonra içmesi için konan bir kase birayı (ya da şarap) içtikten sonra "ölenin ruhunun huzuru ve rahatlığı için" dedikten sonra görevini tamamlıyordu.

    minik bir not: konu hakkında bilinen ilk kaynağın sahibi "john aubrey" ödenen tutarı 6 peni olarak belirtmiştir. 1626-1697 yıllarında yaşadığı için 1650 yılı üzerinden hesap yaparsak 6 peninin bugünkü* değeri sadece 2.59 sterlin (26 türk lirası) yapmaktadır.

    kaynaklar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5

  • silahlanmasınlar demiyorum, hobi olarak yine silahlansınlar ama...

    bu adamların süper güç olduğu dünyada çok kan akar. kapalı, içe dönük ve "uzak" bir toplum oldukları için mevzu anlaşılamıyor ancak, hitler, stalin falan bunların kafa yapısı yanında amatör eğlendirir. batı her ne kadar bi sürü insani suç işlemiş olsa da, çin'in yanında gerçekten insan hakları aktivisti bir melek gibi kalır. çin yeterince güçlenirse, hepimizin boynuna zincir vurup madenlerde çalıştırır ben söyleyeyim. uncle sam'i falan çok aratır yani. insanlık için en büyük tehdit bu olabilir şu anda.

    kendi vatandaşlarına ne vaat ediyorlar ki, dünyaya ne sunabilirler? 2019 yılında bildiğin toplama kamplarında aileleri parçalayan, insanlara zulmeden, her türlü bireysel özgürlük alanını sonuna kadar daraltan, vatandaşın bakkala giriş çıkışını bile takip eden, 1984 tarzı yönetilen bir ülke. yok ulusalcılıkmış, avrasyacılıkmış, otmuş bokmuş gibi uyduruk fikirlerin arkasına saklanıp, bütün mesaisini dünyayı bu yamyamlara teslim etmeye harcayan dingiller var. ülkemizde de var bunlardan. inanılmaz bi şey gerçekten.