hesabın var mı? giriş yap

  • - havuç.... havuuççç... nerdesin? havuç yine cep telefonu almadık diye ne numaralar çeviriyorsun bakayım... havuuç nerdesin???

    - alın lan size havuç... al havuç bu işte... al....

    - ayyyy amann yarabbim....

    - havucumu kalmış ulan 20 yaşındayım.... delirttiniz...

  • arabasının kazasından dolayı ettiği zararı hırsızların ailesinden temin etmesini temenni ettiğim ukraynalı.

    ülkemize gelen bir yabancı bu şekilde birini öldürüyorsa eline sağlık deriz.

    edit: fırsattan istifade, entry dikkat çekmiş. nft, kripto ile ilgili güzel zamanlar geçiriyoruz şu sıra. bekleriz.

    twitter

  • 'ey tokalaştıktan sonra "yanaktan da öpeyim mi acep" stresi yaşatan az samimi olduğumuz insanlar, ömrümüzü yediniz.'

  • gerçekleri kabul etmek zor bir eylemdir ama bu hiç değişmeyen bir gerçektir. seni merak etmeyen insan seni sevmiyordur. sana anlamak istersen açık açık aslında seni sevmediğini söylüyor. kimse o kadar yoğun değildir ve insan isterse 2 dakika bile olsa o kişiye isterse zaman ayırır. bu insanları ister hayatınızdan çıkarın isterseniz de bu şekilde kabul edip onlara aynı şekilde davranın, tercih tamamen sizindir. ama bu insanlara karşı asla umut beslemeyin.

    ayrıca şu bir gerçek ki herkesin yeri doldurulur. sizden iki kelimeyi esirgeyen bir insanla olmaktansa dünyanın bir yerlerinde sabahlara kadar sizinle konuşmaktan zevk alacak insanlar olduğunu sakın unutmayın. bir insanın umrunda olmazsınız ama başka bir insanın dünyası olursunuz. o yüzden dünyanız olacak ve bunu yapmaya istekli insanlardan bir şeylerden bekleyin.

    şahsen beni merak etmeyen ve bahane uyduran bir insana tek kelime bile yazmam, ölse bile umrumda olmaz. çünkü bende onun umrunda değilimdir. hayatta her şey karşılıklıdır seven sevilir, saygı duyana saygı duyulur, önemseyen önemsenir. tek taraflı şeyler sadece romanlarda olur. son olarak ise şunu asla unutmayın "her şeyinizi heyecanla anlattığınız bir duvarı sakın eviniz sanmayın." bazen bir duvar sadece duvardır ve ne yaparsanız yapın eviniz olmaz, çünkü sizin eviniz başka yerdedir...

  • 70 ayrı hikayeden oluşan, 40 ülkede 3 senede çekimleri tamamlanmış bbc'nin muhteşem belgeseli. özellikle oceans-into the blue bölümü efsanedir. insanoğlunun doğa şartlarına nasıl mükemmel bir şekilde uyum sağladığını gösteren, "only one creature has carved a life for itself, in every habitat on earth. that creature is us." şeklinde başlayan kaçırılmaması gereken bir bbc başyapıtı.

  • bütün amerikan filmi klişelerini gördüğümüz klip.
    cheerleaderlar, nerdler, jessicalar, jasonlar, yakışıklı oyun kurucular, kimya laboratuarları, geyik hocalar, bando takımları, okula camaro ile gelmeler.

    hani filmdi lan bunlar. bizim dizilerde de tüm ülke yalıda yaşıyor, onlarda öyle gösteriyorlar ama gerçekte öyle değil diye düşünüp üzülmüyorduk, öyleymiş. can sıktı

    şimdi bunlar kocaman bahçeli, şişe süt ve gazete dağıtılan müstakil evlerde yaşayıp sabah kahvaltısında mısır gevreği de yiyorlardır allah bilir.

  • unutamadıklarım no:5

    yıl 1998, lise 3'teyim. para biriktirmişim ve playstation alacağım. normalde anadolu çocuğuyuz ama sırf playstation almak için istanbul'a gelmişim. doğubank'a nasıl gideceğim ezberimde. galata köprüsünde yürüyorum. boyacının biri "birader bir bakar mısın" dedi. azıcık istanbul tecrübesi olan birisi boyacıların frekansından gelecek tüm yayınları filtrelemesi ve reddetmesi gerektiğini bilir ama dedim ya, anadolu çocuğuyuz, safız.

    - efendim?
    + ayakkabın çok kirli, gel bi tozunu alayım.
    - yok istemem.
    + ya gel, benden, ikramım.

    tabi tozunu almaz sadece, azıcık da boya sürer. işlem esnasında da hapisten yeni çıktığını, adam bıçaklayıp öldürdüğünü falan anlatıp beni korkutur. ne kadar verdiğimi net hatırlamıyorum ama şöyle söyleyeyim, ayakkabı boyamak 10 tl ise ben 100 tl vermişimdir bu eşkiyaya. her mal gibi beni tartaklamadığı için bir de teşekkür edip yoluma devam ederken ikinci bir boyacı "kardeş bir baksana" diye seslendi. ve arkadan o muhteşem bağırış geldi: "ahmeeet, bırak bırak ben aldım!".