ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kırmızı dudaklı yarasa balığı
-
balıkların kezbanıdır.
jöh timinin nusaybin'deki çatışma görüntüleri
-
https://youtu.be/l_dpjrxyphi?si=j5hkm03b39fruvla
hendek operasyonları sırasında çekilen görüntülerdir. insan şu görüntüleri herhangi bi filmde görse üç gün etkisinden çıkamaz, bu adamlar aylarca şu şartlarda mücadele etti. vidyodakilerin kaçı şehit, kaçı gazi oldu meçhul..
gerçek kahramanlar, var olun
better call saul
-
ehrmantrautmus, gus fringmis, lydiaymis, hepsini gecin arkadasim. allahini seven o veterinere bir spin-off ceksin. bu adam nasil etti de albuquerque'nin tum it ugursuzunu portfoyune aldi?
çocuk kabul etmeyen restoran görünce çıldıran anne
-
çok konuşan ama bir türlü restoranın adını ve konumunu söylemeyen anne.
söylesin de kapsama alanımızdaysa gidip elin eniğinin zırıltısını dırıltısını dinlemeden huzur içinde bir yemek yiyelim.
avukatlara sınav getirilmesi
-
bence var olanlarında sınava girmesi gerek. hatta tüm yargı camiasının yeniden elden geçmesi gerek.
yaran fıkralar
-
kayserili ve tokatlı sohbet etmektedirler.söz dolaşır tokatlıya gelir;
-bizim bir tarlamız var, o kadar buyuk ki, arabayla gezelim dedik gundoğumundan gunbatımına kadar tarlayı bir uçtan bir uca bitiremedik.
kayserilinin cevabı gecikmez tabi;
-bizimde öyle eski, kötü bir arabamız vardı da sattık.
sözlükçülerin yediği tarihi ayarlar
-
öğrenci evi. evde 4-5 kişi kalıyoruz. bir arkadaşın kardeşi haftasonu ziyarete geldi. mutfağa bir daldı çocuk. nasıl temizliyor. utandık.
dur da diyemiyorum ben. gittim artık en azından "ya uğraşma zahmet etme" içerikli bir şey söyleyeyim dedim. baktım ocağı silmekle meşgul.
- ya uğraşmasaydın onunla bi de. bi ton zahmete girdin.
+ olur mu abi ya. bi iki sene daha rahat edersiniz işte.
daha karışmadım ben. kimseye karışmadım ama. belediye bizim evi yıktı geçen gün. ayar yerim diye gık diyemedim.
26 temmuz 2016 hadım cezası
-
ensarcılardan başlanarak uygulanmalıdır.
istatistikte dördüncü olduğu halde debe'ye giremeyen entry'mdir.
ilişkilerinde strateji kaygısı gütmeyen insan
-
uzun vadede kazanan taraf olacaktır.
çünkü bir duruşu vardır, duruma göre şekil almayan sağlam bir karakteri vardır. merak etmesin, duruşu ve karakteriyle her şeyin üstesinden gelebilecektir.
oscar'a aday olarak recep ivedik'i göndermek
-
sol frame'de gördünüz.
merak edip tıkladınız.
ironi sandınız.
hülya avşar vecizesi olduğunu gördünüz.
''cahillik.'' deyip çıkabilirsiniz.
(bkz: ignorance is bliss)
evde gram huzur olmaması
-
gençlerin anlayacağı dilde yazmaya çalışacağım.
dedem, babamı ağaca bağlayıp, kemerle dövermiş.
babam bunu bize yapmadı. (ama 360 derece döne döne temiz dayağını yemişliğim vardır. her aklıma geldiğinde yeşilçam figüranlarına benzetirim kendimi. slow motion dönerek yere düşüyordum.)
evet, babam bizi ağaca bağlayıp dövmedi, çünkü kişisel işletim sistemi bunun yanlış olduğunu anlamış ancak dayağın kötü olduğunu anlayacak kadar güncelleme almamıştı.
babamlar yemek yerken, tabağa et sayılı konurmuş. mesela 2 şiş kebap yapılırsa, adam başı bir tike... babam bunu da bize yapmadı. bol bol verdi ama her yediğimiz yemek için, "beleş ekmek var yer misin?" dedi. yine aynı mesele, işletim sistemi aç yatmanın kötü olmasını anlamış ancak boğaza dizmenin yanlış olduğunu anlamamıştı.
doğuda çok çocuklu ailelere horanta denir. birey değil, aile değil, insan değil... horanta... kelimenin sertliğine dikkat lütfen. zorunlu ihtiyaçların karşılanması yeterli bir ahır ismi gibi... bu yüzden özel ihtiyaçların için para, aile içinde paylaşılan bir şey değil, şahsen kazanılması gereken, özgürlük anahtarı bir şeymiş. babam da genç yaşta çok çalışmış, çok çalışmış, çok çalışmış. öyle bokunu çıkarmış ki, saat 09:00-21:00 arası bir iş yapmış, 21:00 - 02:00 arası ek iş... geceli gündüzlü çalışmak özgürlük getirmiyor. peki ne getiriyor?
sinir,
hakkının yenildiği hissi,
dünyanın ağzına sıçma arzusu.
babamın işletim sistemi bu tempoya 15 yıl kadar dayanmış. sonra?
işte tam burası, bu başlığın tanımına geliyor. eğer, ortadoğu bataklığında ve cahilce büyüdüysen, eğer ninen, dedene göre, nazım'ın dediği gibi, öküzden sonra değerli geliyorsa, eğer lokman sayılırsa, çok genç yaşta insani şartların çok üzerinde çalışırsan çöküyorsun. bu çökme(fiziki değişimleri kapsadığı kadar) karakteri, aile değerlerini, sevginin önemini de kapsıyor.
çöküyorsun! su veren itfaiye'ye, işine yaramayan papazın kilisesine, gogen'e sana ve bana... her şeye çöküyorsun.
ben babama kızgın değilim ama benim versiyonum da ona karşı sevgi duymamayı bana öğretti. hayatımda huzurla uyuduğum ilk gece, evlendiğim gündür. gram'ı bile değerli bir şeymiş evdeki huzur. varsa kıymetini bilin dostlar.