ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
acı bal komasına giren ayı
-
dayının ayıya ''az yiyedin leen balıı'' sitemi çok güldürdü.
4 iyi parti'linin mhp'lilerce bıçaklanması
-
biri de demiş ki "eskiden ülkücü dendi mi bir ağırlığı olurdu".
arkadaş ben hangi ülkede yaşıyorum lan. ben kendimi bildim bileli ülkücü-milliyetçi dendi mi aklıma; kaba-saba, neye inandığını bilmeyen, ağzı bozuk, eli tespihli, beli silahlı, boş-beleş mahalle kabadayıları geliyor.
bbc'nin terör olayından 2 dk sonra yayın yapması
-
bu saldırı beşiktaş gibi ücra, kimselerin uğramadığı adeta bir çölde gerçekleştiği için haklı serzeniştir. hele ki bir beşiktaş maçı sonrası kameraların orada olması kadar anormal bir durum yoktur. gene büyük resmi görenler tarafından sobelendin bbc.
yeni sevgiliye eski sevgilinin adıyla hitap etmek
-
çok vahim sonuçlara yol acabilir, şöyleki;
- melis kumandayı versene tatlım.
- yeter ama cemil, kac zaman geçti hala melis.
- cemil?
- nerden cıkardın gene cemil'i mehmet, konuyu bana çeviremezsin şimdi!
vay arkadaş ya?
passat mı çekeyim yanlarına
-
kıvırcık saçlarına
ar düşmüş uçlarına
bu milletin .larınaa
passat mı çekeyim yanlarına...
(bkz: allahım bu nasıl bir acı)
23 kasım 2016 beşiktaş benfica maçı
-
hayatım boyunca unutamayacağım, efsaneler arasına girecek türden bir maçtı.
size maçın kırılma noktasını kendimce tasvir edeyim; ilk yarı bitmiş, skor 0-3. burdan maç döner mi, dönmez mi kısmını geçiyorum zira beşiktaş, normal futbolundan o kadar uzak bir futbol sergiliyor ki; skor 0-1 dahi olsa maçı döndürebilmesi mümkün değil.
düdük çalıyor ve futbolcular soyunma odasına doğru gidiyorlar, çoğunun başı öne eğik. tribüne çağrılıyorlar fakat yine de soyunma odasına doğru yürümeye devam ediyorlar. ardından şöyle bir kıyamet kopuyor statta: "beşiktaş buraya!" bu sefer taraftara doğru geri yürümeye başlıyorlar. içeride inanılmaz bir coşku hakim. sanırsın 90 dakika bitmiş, beşiktaş 5-0 kazanmış. öyle bir coşku, öyle bir inanmışlık. ve sen 3 gr beyninle bu geri dönüşe "şans diyorsun". çok pardon da hassiktiriniz efendim.
beşiktaş ulan!
euro 2020'de 0 çekip istifa etmeyen hoca
-
yüksek maaşlıdır
başarısızdır
kabadır
laf ebesidir
doğu karadenizlidir
asla istifa etmez görevden affedilir
son 20 yılın özetidir.
the cook the thief his wife and her lover
-
kapitalizm ve onun politik iktidarının narsist bir kişilik olan albert'te simgelendiği düzenin altında ezilen insanların temsilcisi konumunda, karısı georgina vardır. georgina kurtuluşu, zor koşullardaki (soğuk depo ve çürümüş yiyecekler ortamı) kaçamak buluşmalarda yavaş yavaş daha yakından tanıdığı devrimci düşüncenin simgesi entellektüel aşığının izinden giderek bulabileceğini görecektir. her ne kadar işletmenin sahibi albert gibi görünse de asıl sahip üretimden gelen gücünü kullanmayı bilen aşçıdır.
ezilen insanları temsil eden georgina (devrimci önderlik) albert'e karşı mücadele için işçi sınıfını temsil eden aşçıya gittiğinde aşçı bu görevi kabul ederken onurlu bir duruş sergileyip karşılığında ne kadının vücudunu ne de parayı kabul etmeyecektir...
kadın aşçıya aşığımla ilişkime dair ne gördün diye sorarken "benim gördüklerim sizin benim görmeme izin verdiğiniz kadardı" diyerek bilinç düzeyini ortaya koyar.
politik anlamda sermaye temsilcisi patron albert ortada henüz bir şey yokken dahi devrimciliği simgeleyen "aşığı" "burada kitap okunmaz" diyerek taciz etmekte ama aynı acımasız patron albert, baş aşçıya karşı o kadar pervasız olamamaktadır. çünkü o mekan ve o mekan sayesinde sürdürdüğü yaşam nitelikli aşçının yani işçi sınıfının varlığıyla mümkündür. patron ne kadar kızıyor olsa da aşçı kendi varlığı için de o denli vazgeçilmezdir. durumun kötüye gittiğini fark eden albert her şeye rağmen georgina'nın kalmasını isteyecektir. georgina varlık sebebidir çünkü.
kanlı bir şekilde yok edilen aşık küllerinden yeniden doğacak ve beklenen intikamın alınmasında baş rolü oynayacaktır...
hırsız kim? bu soruya yanıt olarak verilen ismin (albert) bu niteliğinin anlatımı filmde eksik kalmış. thatcher dönemi ingiltere'sinden yola çıkarak dolaylı bir eleştiri ve baş kaldırıyı simgeleyen film, bununla sınırlı kalmadan evrensel, güçlü politik mesajlar veriyor.
ingiliz ekonomi politiğini simgeleyen lokantada geçen öyküde fransız düşününü yemekler simgelemekte.
ımdb ye göre restoranın yemek bölümü koridoru ve tuvaletleri sırasıyla sindirimin aşamalarını temsil etmektedir. aynı zamanda mekan farklılıkları üreten tüketen, yani sınıflar ayrımını da ortaya koymaktayken garaj tehdidi üretimden kopuk rantçı sermayeyi anlatır.
farklı anlatımıyla dikkat çekici olan film türü sevenler için başyapıt sevmeyenler için kayda değer bir deneysel çalışma olarak kalmayı hak ediyor...
bu kadar kapalı bir anlatımla ortaya çıkan ürün hizmet ettiği amaca ne denli yararlı oluyor diye düşününce filmin değeri azılıyor?! yoksa çoğalıyor mu? :)
renkler de birçok şeyi simgelemektedir. her şeyi ben mi açıklayacağım onları da siz bulun:)
19 aralık 2016 internetin yavaşlaması
-
bu kadar çabuk olması şaşırtıcı.
başında bekleyen bir dayı mı var haber gelince vanayı kapatıyor?
mackolik.com'un yaran üye yorumları
-
kimisi saflığın göstergesi olan yorumlardır.
adam "dinamo kiev maçını nereden izliyorsunuz arkadaşlar? " diye soruyor,
bir kişi cevap vermiş "erzurum yildizkent'te iddaa bayisinde izliyorum"