hesabın var mı? giriş yap

  • üniversitede -tamamen can sıkıntısı ve boş zaman fazlalığından- daha önceden geçtiğim bir dersin* sınavına girip uydurma bir isim yazmış, sınavdan da en yüksek notu almıştım. notlar açıklanınca deli gizem olmuştu. lan bir de üstüne ilan panosunun önündeki kalabalığa karışıp "kim lan bu zibidi, hepimizin toplamı kadar not almış" diye galeyancılık yapıp sempati toplamıştım.
    vay ebesine ne güzel günlermiş lan.

  • bağ doku ekstrasellüler matriksinde bulunan, yüksek moleküllü, negatif yüklü, lineer polisakkarit. glikozaminoglikanlar içersinde sülfat grubu içermeyen tek üyedir. gözün vitreusunda, hyalin kıkırdakta, derinin epidermis ve dermis tabakalarında bulunur ve diğer maddelere göre çok daha büyük miktarda su tutma özelliği vardır. ortopedi, göz hastalıkları, romatoloji ve plastik cerrahide sık olarak kullanılır.
    diğer glikozaminoglikanlar: heparan sülfat, dermatan sülfat, kondroin sülfat, keratan sülfat ve heparindir.

  • iş için bi şehirdeyim. ertesi gün saat 15'te toplantı var. otelde gece kendi kendime "öğlene kadar yatarım, sonra kalkar giderim" dedim. uyandığımda saat sabahın 6 sıydı. dön dön uyuyamadım. çıktım dışarıya. şehir merkezinde yürümeye başladım. yürü yürü vakit geçmez. saat 9'a doğru sinemanın önünden geçiyorum. "bi film izleyeyim bari vakit geçer" dedim. köstebek filmi girmiş o ara gösterime. sinema 10'da açılıyormuş, bekledim açılsın diye. açıldı, gişeye yanaştım "köstebek'e bir tane bilet" dedim. "filmi oynatmamız için en az 3 bilet satılmalı" dediler. lan manyak 3 bilet al otur izle filmi işte.

    ben ne yaptım? sinemanın önünden geçenleri çevirdim "çok güzel film buyrun beraber izleyelim" diye. 2 kişi buldum oturduk izledik filmi.

  • (bkz: steve mcmanaman)

    tek geçerim.

    ekleme: fifa oynarken top her mcmanaman'a geldiğinde spikerin mcmanaman demesine hasta olan tek ben değilmişim. bir de thuram vardı tabi..

    o zamanlarda, çocukluk günlerinde bilgisayarın her evde bulunmadığı bu yüzden çok daha değerli olduğu günlerde fifa oynamanın zevkine varmış tüm yazarlara selam olsun.. *

    bu arada benim o zamanlar bilgisayarım yoktu teyze oğlu abilerimde vardı onlara her gittiğimde onlar oyun oynarken izler -ki izlerken oynamış kadar zevk alırdım- oyunları bitince o büyülü soruyu bekler ve her seferinde o soruyu alırdım "sen de oynamak ister misin?" o nasıl soru, o nasıl soru.. *

  • arsen ziyagil, ziyagil yalısı'na yatılı misafir olarak gittiğinde nerede uyuyordu, hangi yatakta yatıyordu, çok merak ediyorum.

    giriş katında sadece iki oda var. küçük olanda deniz de courton, büyük olanda firdevs yöreoğlu yatıyor. salonun bulunduğu ikinci katta ise sadece bir yatak odası var. orada da adnan ziyagil ile bihter yöreoğlu uyuyor. bir üst katta ise üç oda var. orada da behlül haznedar, bülent ziyagil ve nihal ziyagil kalıyor. aslında eskiden nihal ziyagil ile bülent ziyagil aynı odalarda kalıyordu ve en üst kattaki bir odada deniz de courton kalıyordu. bu sebeple giriş katındaki büyük oda ile küçük oda boştu. adnan ziyagil ile bihter yöreoğlu'nun evlilikleri öncesinde arsen ziyagil muhtemelen firdevs yöreoğlu'nun kaldığı büyük odada kalıyordu. ama mevzubahis evlilikten sonra bülent ziyagil ile nihal ziyagil kardeşlerin odaları da ayrılınca ve de firdevs yöreoğlu da ziyagil yalısı'na taşınınca yalıda oda kalmadı. bu şartlar altında arsen ziyagil yalıya geldiğinde hangi odada kalıyor çok merak ediyorum. evin hizmetlilerinin kaldığı bodrum katta kalmıyordur herhalde. zaten o katta da boş oda var mı bilmiyorum. yıllardır içimde koca bir boşluk doğuruyor arsen ziyagil gizemi.

  • kompulsif istifleme veya istifçilik olarak da türkçeye çevrilebilecek bir sendrom çeşidi. psikolojik davranış bozukluğu olarak gerekli gereksiz her şeyi biriktirmek. dispozofobi olarak da tanımlanılıyor.

    istifçilik gerekli olacak ya da olmayacak ne kadar eşya varsa atamayarak biriktirmedir. bir süre sonra kişinin evinde ciddi dağınıklık hatta bir süre sonra yaşam alanının daralmasıyla sonuçlanır. buna sahip insanlar koleksiyoncu insanların yaptıklarıyla aynı değildir. koleksiyoncular ilginç ve değerli olan eşyaları biriktirirler. istifçilerse artık çöpte bulduklarını bile biriktirerek kullanılacak alan bırakmayacak şekilde çok fazla nesne biriktirirler.

    bu konudan muzdarip insanların yaşam alanları ciddi anlamda bitmiş. şöyle

    dünyada bu konu yüzünden hayatını kaybedecek duruma gelmiş insanlar var. hiçbir şeyi atmayarak biriktiren insanların bunları izlemesi, ilerleme ihtimaline karşı da buna engel olması gerektiğini düşünüyorum.