ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sümela manastırı'ndaki korkunç tahribat
-
sanat tarihinden bihaber yaşayan asalakların ülkesinden bu beklenirdi.
starbucks çalışanlarındaki değişim
-
- asgari ücretli bir kişinin yaptığı kahveyi beğenmiyorum.
- bana kahve yapacak olan kişinin maaşı ve okuduğu kitap sayısı 3000 olmalı. yoksa moka içerken o keyfi alamıyorum.
(bkz: bilemiyorum altan)
galatasaray'ın uefa tarafından korunuyor oluşu
trabzon'da başbakan'a atılan çakmak
-
sana bir çakmak lazım mantığından hareketle atılan bir çakmak olabilir.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık : türkiye de yaşıyorum 8 aydır ezan duymuyorum
2- 1 ay daha dayan duyarsın
yılanların mahallesinden sağ çıkan iguana
-
aynı olay benim başıma gelse, gidip kahveden bir kamyon iguana toplar orayı dağıtırdım.
15 ekim 2014 dünya dışı yaşamla ilk temas
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: üniversitesinin ilk günü ne yapılır sizce
entry: yardım edin
2. ilk gün serbest kıyafet panpa. arka sırayı kapmaya bak.
demirtaş'ın domuz pastırmalı sandviç yemesi
-
diyanet denen kul hakkını arabalara, paralara çevirerek yiyen bir kurumu kaldırsın da isterse bok yesin banane lan dediğim manşet.
türk sinemasının temel sorunu
-
realist olamamalarıdır. toplumsal gerçekliği başrol karizmasına kurban ediyorlar.
örneğin rahmetli tarık akan'ın başrolünü oynadığı yol filmine bakalım. şu anda bu düzeyde bir film çekilemez, üstelik daha fazla imkan varken. çünkü senaristler ve yapımcılar artık bunun derdinde ve bunu düşünecek seviyede değil. modern hayat en çok onları sarmış zannedersem, direkt yap tüket tarzı sinema filmi çekiyorlar. bu filmde tarık akan'ın tırnağının içindeki kire kadar gösterilmişti ya şimdiki filmlerde peki? neyse daha fazla bir şey demek istemiyorum.
önemli not: bu dediklerim nuri bilge ceylan ve zeki demirkubuz için geçerli değildir.
insana kendini güvende hissettiren şeyler
-
anne ve babayla yaşanan evdeki sana ait oda....
artık büyümüş ve kendi hayatını kurmuşsundur ama hiçbir yer o sana ait küçük odanın verdiği güveni vermez.belki o odada yaşarken daha mutlu oluşundandır güvende hissetme duygusu, bilemiyorum....
...,..................
http://www.eksiduyuru.com/…asi-her-gruptan-olabilir
30 eylül 2019 metrobüste adam döven kadın
-
pozitif ayrımcılığın sonucu ortaya çıkan yeni kadın modeli.
hayata dair iç burkan detaylar
-
annem babam çalıştığı için bakıcılarla büyüdüm. lale abla yıllarca bana ve kardeşime baktı, bizimle yaşadı. baba yok, anne yaşlı, çocuk bakarak evi geçindiren abisine yardımcı oluyor lale abla. 23- 25 yaşlarında. evin karanlık odasında kalıyor, duvarlarda ceylan, mahsun kırmızıgül posterleri. kendi çocukları gibi seviyor bizi, biz de onu çok seviyoruz. kardeşim saçlarını çekiyor, vücudunda morarmadık yer bırakmıyor tekmelemekten ama sesini çıkarmıyor lale abla, "çocuktur yapar selma abla, önemli değil" diyor anneme.
karanlık odada radyo dinliyoruz lale ablayla. mahsun kırmızıgül dinliyoruz en çok, kasedi de var, "bu sevda bitmez" dinliyoruz en çok, lale abla çok içleniyor o şarkıda, ağladığı bile oluyor. hergün defalarca dinliyoruz o şarkıyı. dolapta pırasa olan günlerde patates kızartıp kıyak geçiyor bana, arkada bu sevda bitmez çalıyor. ütü yapıyoruz, bu sevda bitmez, temizlik yapıyoruz, bu sevda bitmez, oyun oynuyoruz, bu sevda bitmez.
bir gün sofra hazırlıyoruz lale ablayla mutfakta, ben limon kesmeye çalışıyorum. lale abla gözlerini kapat diyorum. kapatıyor gözlerini, sonra aç diyorum, açıyor. ee hani? diyor. ne hani, limon gözlerine sıçrayıp yakmasın diye dedim diyorum. oysa o gün onun doğum günüymüş, ona bir şekilde sürpriz yapacağımı sanmış. o yaşta bile içime oturmuştu lale ablanın yalnızlığı, lale ablanın saflığı, temizliği. çok utanmıştım.
sevgi ablası var bir de lale ablanın. bazen işten çıkarken anneme "ben sevgi ablaya uğrayacağım, annem geç kaldığımı düşünüp size telefon ederse sevgi ablasına gitti dersiniz" diyor. sevgi ablası da varlıklı bir kadın anlattığına göre, ona yarenlik ediyor, bazen de kıyafet falan veriyormuş.
yıllar geçti, lale abla nişanlanacağını söyleyip işi bıraktı. ben de okula başladım zaten o ara. nişanlısıyla, nişanlısının ailesiyle falan tanıştık, hatta nişan kurdelalarını babam kesti. çok düzgün bi çocuktu nişanlısı. birkaç ay sonra haber geldi ki nişanı atmışlar. lale abla telefonlara çıkmıyor, babam nişanlısıyla konuşmaya gidiyor. nişanlısı diyor ki, lale akşamüstleri sizden çıktıktan sonra sevgi diye bir kadının yanında, bildiğin randevu evinde çalışıyormuş. hepimiz şok oluyoruz.
aradan birkaç ay geçiyor, lale ablanın beş çocuklu, iki karılı bir adamla evlendiğini, yıkıldı yıkılacak bir evde sersefil yaşadığını öğreniyoruz. babam müdahale etmeye çalışıyor, lale ablanın abisiyle, annesiyle, konu komşusuyla görüşüyor, kurtarmaya çalışıyor lale ablayı. fakat abisi zaten laleyi defterden sildiğini, evden attığını söylüyor. muhtemelen lale abla da çaresizlikten düşmüş bu herifin eline. neyse sonra lale abla bir şekilde bize haber yolluyor, beni kurtarmaya çalışmayın, görseniz bile görmezlikten gelin, beni unutun, kocam tehlikeli birisi, sizleri seviyorum ve benim yüzümden kötü şeyler yaşamanızı istemiyorum diyor. babam bizi uyarıyor, laleyle karşılaşırsanız sakın konuşmayın diyor. fakat zaten hiç karşılaşmıyoruz çok uzun bir süre. o yaşta nelerin döndüğünü de çok iyi anlayamıyoruz tabii.
yıllar sonra, artık kardeşim de ben de büyümüşüz, bir markette rastlıyoruz lale ablaya. biri kucağında iki küçük çocuk var yanında. bir süre o mu değil mi diye ikilemde kaldıktan sonra ikimiz de heyecanlanıyoruz, koşup sarılasımız geliyor. kolundan tutup durduruyorum kardeşimi. lale abla bizi farkettiği gibi çocuklarını kapıp marketten çıkıyor.
lale ablayı bir daha hiç görmedim. lale abla çocukluğumdur, altıma işediğimde anneme çaktırmayan suç ortağımdır, beni mahallenin cazgırlarından koruyandır, bana bisiklet sürmeyi öğretendir, ablamdır, arkadaşımdır, yarı yarıya da annemdir. bu sevda bitmez lale abla sen hiç korkma!