hesabın var mı? giriş yap

  • bir içki oyunu. gerekenler: büyük bir bardak, oyuncu sayısı kadar ufak bardak, içki (tercihen bira), bir ya da birkaç deste iskambil kağıdı, 2 ya da daha çok oyuncu.

    herkesin önüne bir ufak bardak içki doldurulur. büyük bardak boş halde ortaya konur, iskambil kartları da bardağın üstüne açık şekilde istiflenir. oyuncular sırayla kartlara üfleyerek düşürmeye çalışırlar. ortaya çıkan her as için, üfleyen oyuncu önündekini fondiplemek durumundadır. örneğin, bir oyuncu üfledikten sonra dağılan kartların arasında 3 tane as gözüküyorsa, 3 ufak bardak fondip yapmak zorundadır. yine her ortaya çıkan papaz için ise üfleyen oyuncu istediği birine içirme hakkı kazanır (birden fazla papaz için bu hak ister aynı kişi, isterse farklı kişiler üzerinde kullanılabilir). büyük bardağın üstünde kart kalmayınca son üfleyen kişi o bardağın tamamını doldurup fondipler. eğer oyuncu tek kart bırakmayı becerebilirse, istediği birine büyük bardaktan içirir. her üflemede kart düşürmek şarttır, eğer kart düşmezse oyuncu önündekini fondiplemek ve tekrardan üflemek zorundadır..

  • amerikalı joe; 40 yaşında, evli ve bir çocuk babası. eşi ise ev hanımı. joe bir markette kasiyer olarak asgari ücret ile çalışıyor ve 1300 dolar kazanıyor. joe'nun dünyalar tatlısı oğlu jack, babasından bir dizüstü bilgisayar istiyor. joe ise oğluna dönüp oğlum bu ay maaşımı alınca 500 dolar köşeye atarız ve sana dizüstü alabiliriz diyor. sonrasında ise eşine, bir ay zorlanırız ama jack'in yüzü güler, mutlu olur oğlumuz diyor.

    türk mehmet; 40 yaşında, evli ve bir çocuk babası. eşi ise ev hanımı. mehmet bir markette kasiyer olarak asgari ücret ile çalışıyor ve 2400 lira kazanıyor. mehmet'in dünyalar tatlısı oğlu murat, babasından bir dizüstü bilgisayar istiyor. mehmet ise oğluna dönüp oğlum bu ay maaşımı alınca 750 lira köşeye atarız ve sonra bir dahaki ay da aynısı yaparız, sonra yine, sonra yine ve sonra yine derken 10 ayın sonunda sana dizüstü alabiliriz diyor. sonrasında ise eşine, bir yıl zorlanırız ama murat'ın yüzü güler, mutlu olur oğlumuz diyor.

    bu hayatı bir koşu yarışı varsayarsak, amerikalı bizden 10 kat hızlı koşuyor ve üstelik biz daha çabuk yoruluyoruz.

  • evlenmeden önce kırmızı çizgilerimden biri de doğacak çocuğa çift isim ve ebeveyn ismi koymamaktı. çocuk doğmadan dedesi ölünce tutturdular dedesinin ismi de dedesinin ismi diye. çocuğu doğuracağım diye aylarca gözler tavanda yatalak olan ben, 9 ay boyunca 1 kere arayıp sormayan, bir ihtiyacın var mı demeyen tipleri çocuğumun ismine karıştıracak değildim. hâlâ bayramlarda falan hayatımda ilk kez gördüğüm tipler niye dedesinin ismini koymadınız diyor. bir gün birine çünkü eşşeğin sikinden ötürü deyip sıkacağım gırtlağını o olacak.

    debe editi:
    2 gündür mesaj kutumu ve beğeni butonunu patlatan arkadaşlara teşekkür ediyorum. aynı dertten muzdarip çok fazla insan varmış, yalnız değilmişiz.
    nadir de olsa hakaret edip bela okuyanlara ise tek lafım; devran dönüyor, geleneksel toksik aile yapınızın içinden geçeceğiz, bu daha ne ki ahahahaahasslkj ruh hastaları sizi :)))

  • uçak bilmemkaçbin feetteyken teyzeyle hostes:

    t: evladım kıble ne tarafta?
    h: aşağıda efendim.

  • kerimcan durmaz'ın ayda 5 bin tl kazandığını düşünen sözlük yazarlarını göstermiştir.

  • 190-195 tane uykusuz dergi arşivi.

    gerekçe ise "evde gazete zaten çok, hem bunlar küçük işe yaramaz"

    içim yandı. ellerim titredi. ama annemin canı sağ olsun. o güzel kadından değerli mi sanki? değil.

  • ofisi eşi benzeri görülmemiş bir rezilliğe sürüklemiş oyundur. mesai bitimine yakın herkes cebindeki tüm nakitle süper loto oynamış, 10 lira alacak için kapıya gelen kargocuya verecek 10 lira çıkmamıştır.