ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bu bir suç duyurusudur kendimi ihbar ediyorum
-
(bkz: beyefendiye karı gönderelim)
10 yıla kadar hapsi istenen taksici
-
kendisiyle ilgili atlanmamasi gereken onemli bir nokta da karsiya gecmek icin 3. kopruyu kullanmasidir.
dolandiricilikta level atlamis.
aslında kız paris beni geldiği zaman olmaz galiba
selam vermesini bilmeyen genelkurmay başkanı
-
adı "hulusi" olduğu için normal karşılanması gereken durumdur.
hulusi diye general mi olur yahu? ışık, çevik, doğan, aytaç gibi isimlerden geldiğimiz duruma bak. bir sonraki de kamil olur hayırlısıyla...
tüm evlilik sürecindeki en anlamsız gelenek
-
(bkz: bahşiş beklentisi)
gelin evinden birileri kapıyı tutar, birileri damadın ayakkabısı saklar, yolda tinercisinden, esnafına millet arabanın önüne atlar, davulcu ayrı gelir zurnacı ayrı.
nikah dairesinde ortada dolaşan adam bahşiş ister, anlaştığınız ve parasını ödediğiniz fotoğrafçı at birşeyler daha der.
düğün salonunda garsonlar ya damadı ya damadın yakınını kenara çekmeye çalışır.
kuaför ayrı, berber ayrı para ister.
hepiniz beleşçisiniz lan.
ulan sayınca yine memleketten soğudum.
lassie ile sivas kangal arasındaki farklar
-
lassie ye gel oğlum diyince gelir, kangala gel oğlum diyince sen gel lan der.
münih'te tutuklanan afgan sığınmacı
-
baska basliklarda da defaatle yazdim, afgan isgalci akini durdurulmazsa modern kavimler gocu sonucunda ulke ve medeniyetler yikilacaklar. bugun sayisi milyonlara ulasan afganlar sebebi ile turkiye cumhuriyeti'nde hic bir vatandasin tam anlami ile can emniyeti kalmamistir.
yarin cok gec olacak.
türklere sorulan salak sorular
-
yer: budapeşte
mekan: iş sonrası gidilen bar
sene: 1990
dramatis personae: cs, irlandalı adam, ingiliz adam
ingiliz: ne işiniz var kıbrıs'ta?
cs: sizin irlanda'da ne işiniz varsa bizim de o işimiz var (bkz: hedef saptirma)
irlandalı: hop hop, bazılarımız istiyor ingilizleri
ingiliz: bak, gördün mü? sizi isteyen var mı kıbrıs'ta?
cs: nüfusun yaklaşık %30'u türk orada
irlandalı: ya aslında bu ingilizler irlanda'da olmasa daha iyi
ingiliz: niye? ne zararımız var size?
cs birasına geri döner... görev tamamlanmıştır...
excel
-
sene 2008, uluslararası bir bankada çalışıyorum. bizim bölümde kullanmak için küçük bir programa ihtiyaç oldu. bu gibi durumlarda bt'ye talep açıyoruz, projelendiriliyor, bütçe çıkıyor ve onaylanırsa sıraya alınıp bir kaç sene içinde yapılıyor.
basit bir db uygulaması için 450 bin dolar maliyet çektiler. elbette bütçe olmadığı için gmy de projeyi onaylamadı. ama programa deli gibi ihtiyacımız var.
birkaç saat oturup programı visual basic'de yaptım. çok da güzel oldu. bölüme dağıtıldı. herkes manyaklar gibi benim programı kullanıyor. her şey çok güzel gidiyordu ki, bilgi güvenliği departmanında aradılar...
burası gidenin gelmediği, yemen'deki muş gibi bir yer. daha da işe yeni girmiştim, herhalde dedim şimdi kovacaklar. neyse kovmadılar ama bayağı bir fırça kaydıktan sonra dediler ki bölümlerin kendi programlarını yazmaları yasak, ancak excel makroları yapabilirsiniz ona izin var. ben de bari program işe yarıyor şunu excel makrosu olarak yapayım dedim. makroları da pek bilmiyorum ama biraz karıştırır bulurum diye düşündüm.
o gün, excel açıkken alt+ f11'e ilk defa bastım. karşıma visual basic ana ekranı çıkınca o kadar şaşırdım ki anlatamam. yani visual basic'in arayüzünü neredeyse birebir excel'in içine koymak nedir arkadaş? kodları diğer projeden excel'e yapıştırdım, referansları falan ekledim, 1 dakika'da işim bitti.
sonuç: excel sadece bir ofis programı değildir. kendi içinde bir programlama platformu da barındırır. excel ile yapılamayacak şey sınırlıdır.