hesabın var mı? giriş yap

  • yazan kişi o olmamasına rağmen kadına 5 kez "özür dile" diye ısrar edip, kadının erdemiyle ilgili yorum yaptıktan sonra kadın özür dileyince de "estağfurullah" diyen birini içerir.

  • hırsızlığı tespit eden memur bu ülkede görevden alınıyor, suçlu çıkarılıyor. hırsızlar korunuyor, işini yapmaya çalışanlar barındırılmıyor.

    (bkz: yeni türkiye)

  • şimdi aslında ne oldu ?

    dünyanın tanıdığı ve saygı duyduğu, muhammed ali vefat edince, bizimki bunu muazzam bir seçim malzemesi olacağını düşünerek, yancılarını da alıp amerika'ya gitti.

    oradaki cenaze protokolünü delip,

    cenazede kuran okumak istedi, imam kabul etmedi.
    konuşma yapmak istedi, aile reddetti.
    tabutun üzerine kabe'nin bir örtüsünü koymak istedi, imam kabul etmedi.

    bunun üzerine 2 günlük cenaze programını daha ilk günkü törenin henüz 3-4 saatinde iptal etti.

    hani cenazeye gidiyodun ? hani allah rızası içindi ? neden dönüyosun ?

    senin gibilere yedir bunları.

    düşünsene bunları yaptığını ? nasıl servis edilecekti dünyaya ve anadoluya.

    muazzam bir seçim malzemesi.

    la olm sen oradaki elin amerikalı müslümanını türk'le ya da arap'la mı karıştırdın ?

    sana böyle posta koyarlar.

    sen burada esip gürler, hakaret eder, sürdürür, azarlarsın ama, elin amerikalı imamı senin zincirin ötesine bile geçmene izin vermez.

    bu oyunu kendi çöplüğünde oynarsın sen anca.

    hadi bakiyim, başka kapıya.

  • özet geçiyorum abd'ye dil öğrenmek için gitmiş 3 aydır alışamamış. aklı sevgilisinde ve ailesinde kalmış.

    bu kadar.

    debe editi: başlığı açan arkadaş kaçtığı için bu özete bir şey daha ekleyim. arkadaşın bütün ailesi, konu, komşu fetö yüzünden gözaltına alınmış. yazdıkları darbe girişiminden 10 gün önce abd'ye kaçırıldığı izlenimini veriyordu.

    linç üzerine yazdığı destanı toplayıp gitti.

  • kemal kılıçdaroğlu hariç herhangi birisidir. kemal kılıçdaroğlu olumsuz bir şeyden sorumlu tutulamaz, tutulması akıldan bile geçirilemez.

  • en sevdiğim bölümlerinden birini aşağıda paylaştığım, kalbime, çocukken ayrı, büyüyünce ayrı dokunan, beni hüzünlere sürükleyen çok tatlı kitap...

    yetişkin insanlar rakamları pek severler...onlara yeni bir dosttan söz etseniz asla öze değin bir şey sormazlar. hiçbir zaman şöyle demezler: "ses tonu nasıl?", "hangi oyunları sever?", "kelebek koleksiyonu yapar mı?". hep şöyle sorarlar: "kaç yaşında?", "kaç kardeşi var?", "kaç kilo?". onu ancak bu sorularla tanıyacaklarına inanırlar... yetişkinlere "pembe tuğladan bir ev gördüm, pencerelerinde sardunya çiçekleri, çatısında güvercinler vardı" deseniz, o evi bir türlü hayal edemezler!.. fakat "yüz bin franklık bir ev gördüm!" derseniz, "ay ne güzel ev!" diye çığlık atarlar...

  • benim bu, ilkokuldan beri hep sessiz çocuk dediler benim için. halbuki ben sessiz değildim sadece anlatacak çok şeyim yoktu. 30 yaşındayım hala sessizim, birçok şeyi hala anlatılacak kadar özel bulmam. insanlar neden her şeylerini anlatır ki?

    çok konuşan insanlar mı onları hiç anlayamadım bak...