hesabın var mı? giriş yap

  • hollanda seçim sonuçlarına bakıyorum % 65 akp.
    adam orda esrarını tüttürüyor, kokainini çekiyor bana da akp'yi laik görüyor amk keşi.

  • benim için bir aşk.

    evde yapılanı o kadar ama o kadar leziz oluyor ki. üstelik koyun fısfıslı şişeye yarı yarıya sulandırarak, ister saçınıza püskürtün ister tonik yapın, ister halı silin ister cam, ister çelik parlatın ister kireç sökün, yerlerinizi silin, lavabo ovun, ayna parlatın, saç durulayın, ne bileyim işe yaramadığı bir alan yok. sabahları aç karna 1 çorba kaşığı ekleyin bir dolu bardak suyunuza için, sindirim sisteminiz de parlasın... yahu sen nasıl bir şifasın, nasıl her derde devasın, nasıl aşksın sen, canım benim ya...

    pek çok tarif de okudum başlıkta ama hepisi de yanlış, biri 1 haftada olan bi sirkeden bahsetmiş ki imkansız. uygun sıcaklıkta en erken 2 ayda oluyor.

    garantili tarifimi de şuraya bırakayım:

    1.5 kg elma(mumsuz, çürük olmayan ve olabildiğince tatlı) bi gün önceden güzelce yıkanır ve kurumaya bırakılır ki üzerinde yeniden oluşsun doğal florası.
    asla deterjan değdirilmemiş büyük cam kavanozlar kaynar su ve sirke ile dezenfekte edilir. bunun yanı sıra kullanılacak her şey (doğrama tahtası, bıçak) de aynı şekilde dezenfekte edilir.

    sonrası çok basit. elmaları mümkün mertebe minik küp küp doğrayıp kavanoza ekliyoruz. 5 lt lik kavanozun yarısı elma ile dolmalı.

    üzerine muhakkak klorsuz içme suyu ilave ediyoruz, kavanozun üstünde 4 parmak kadar boşluk kalsın, kafi.

    sonra evde varsa sirke anasından bi parça(çok büyük eklemeye gerek yok) ya da çiğ fermente herhangi bir sirkeden 1 çay bardağı kadar ekliyoruz. bunlar yoksa kavanoza 2-3 çorba kaşığı bal da ekleyebiliriz.

    sonra meyveler suyun dibine çöken kadar yaklaşık 15 - 20 gün her gün karıştırıyoruz ki suyun üzerinde kalan meyveler küflenmesin.

    meyveler dibe çökünce karıştırmayı bırakın(20 gün olmasına rağmen hala dibe çökmekte inat eden bi kaç parça meyve varsa onları kaşıkla alıp atın).

    meyveler dibe çöktüğünde karıştırmayı bırakıyoruz, mis gibi sirke anamız oluşacak üzerinde. ben de hiç sineklenme olmuyor ama bazılarında sinekler de gelebiliyor. bu arada en başından beri kavanozun ağzını bi tülbentle ya da peçeteyle kapatalım. içine sinek larva vs girmesine izin vermeyelim.

    sirke anası da yaklaşık 20 günde oluşuyor. bu ana dediğimiz şey suyun üzerini kaplayan beyaz/krem rengi pürüzsüz bi oluşum. eğer dokunduğunuzda dağılmıyorsa o anadır. dağılıyorsa küftür, geçmiş olsun, hepsini dökün.

    uygun ortam sıcaklığı 22-28 derece arası. daha soğukta ve daha sıcakta sirke yapılmaz. sıcakta meyveler çürüyor, soğukta da olması çok uzun sürüyor.

    karıştırmayı bıraktıktan 20-30 gün sonra sirke anamız oluşmuştur artık(hava sıcaksa 20 gün yeter).

    şimdi istersek anayı alıp sirkemizi süzüp meyveleri atabiliriz. süzdüğümüz sirkeyi 2-3 katlı tülbentten iyice süzelim. cam şişelere alalım, üzerine bi fiske tuz ve 1 çay kaşığı bal ekleyelim, en az 10 gün dinlendirdikten sonra kullanmaya başlayabiliriz. ben hep bu keskinlikte kullanmaya başlıyorum.

    istersek de yine anayı alıp meyveleri atıp süzdüğümüz sirkeyi yine aynı kavanoza alıp (meyvesiz şekilde) üzerine anayı geri bırakıp sirkeyi daha da kıymetli hale gelsin diye istediğimiz kadar bekleyebiliriz. aylarca yıllarca bekler böyle. ben hiç bu kadar sabredemiyorum.

    anayı içine biraz sirke koyduğumuz kavanoza alıp buzdolabında ya da serin bi dolapta saklayabiliriz. yeniden sirke yapacağımızda(hangi meyve olursa olsun) bu anayı kullanmamız sirkemizin son derece şahane olacağının garantisi.

    şu ana kadar yaptığım meyveler içinde nar ve elma favorim oldu. hele nar sirkesine ayrı bi aşık oldum. sirke kokusu sevmeyenler bi de portakal ve limon sirkelerinin kokusunu denesin. ben ara ara kapağını açıp koklamaya bayılıyorum.

    her meyveyle yapabilirsiniz. hatta evde kalan meyveleri karıştırıp karışım meyveden de sirke olur.

    yapacak olanlara kolay gelsin.

  • kesinlikle çok doğru bir söylem. sadece rte ve büyük resmi gören taksicilerin bildiği hadron çarpıştırıcısı var yozgat'ın altında. ilim irfan yuvası yozgat'ı özellikle çomar yuvası gibi gösteriyorlar ki dış güçler uyanmasın. son dönemlerde bilgi sızdıysa demek amariga'ya falan yozgat'ı bitirme çalışmalarına başlamış deyyuslar.

  • yazılanlara bakılırsa, 'all day' olan adını 'all night' olarak değiştirmesi gereken ürün.

  • sevgiliyi ihtiyaç olarak görmeyen, gerçekten kendisini tamamlamış ve kendisiyle mutlu olabilen, illede hayatımda biri olsun değer verilmek istiyorum deyip yeri geldiğinde sanki herkes onu yaşatmak için varmış bencilliğine girmeyen insandır.

  • evi siz aldınız... hck değil.
    sızlanmaya gerek yok.

    topçusundan popçusuna kadar zibille milyoneri siz besliyorsunuz.
    şimdi tiktokçusu, infuluensırı, yuutubırı...
    yoksulluğun, varoşluğun sömürüsünü yapan repçisi...
    hepsi milyoner.

    kesenize bereket.
    zenginsiniz valla.

  • bir aşçı olarak yorum yapmam gerekirse,

    bir menüde kalem başına fiyat, maliyet x3 olarak hesaplanır.

    bir yemeği malettiğinin üç katına satarsan hayvansın hede hödö diyeceklere şöyle bir açıklama yapayım:

    hesaplamanız gereken şey, giderlerin hepsi aradan çıktıktan sonra kâr edebiliyor olmanız, dolayısıyla malzeme fiyatı+mekan kirası+elektrik,gaz,su+çalışan ücretleri+temizlik masrafları+bakım masrafları+restorana ait lisans ücretleri (alkol örn.)+türkiye ekonomisi sayesinde ayda bir değişen fiyatlar sebebiyle yeni menü basımları gibi ek maliyetler.

    şimdi maalesef ki türkiye'de artık bu malzeme fiyatı x3 dengesi bile fahiş fiyatlar dolayısıyla bozulmuş olabilir. bir restorandaki elektrik ve doğalgaz gideri zaten malzemeyi aşacak paralara ulaşmış olmalı diye üfürüyorum (çünkü çok da net bir bilgim yok) hadi çalışan paralarından kısarak dengelesinler diyelim falan filan ve bu matematiğe uydurmaya çalışalım.

    fettucine alfredo gibi basit bir tarif üzerinden (ve kafeler nasıl yapıyorsa ona göre hesaplamaya çalışacağım) maliyet hesabı yapalım.

    100 gram tavuk göğüs: 17 tl
    100 gram çiğ makarna: 3,4 tl
    75 ml krema: 13,125 tl
    10 gram toz parmesan: 17,5 tl
    1 diş sarımsak: 0,1 tl
    15 ml zeytinyağı: 4,5 tl
    tuz&karabiber: 0,03 tl+0,25 tl
    üstüne süslemek için 1 adet kokteyl domates: 1,54 tl

    yani toplamda 1 tabak fettucine alfredomuzun (ki bunlar perakende fiyatlar, toptanda bir 15 tl kadar ucuzlayacağını düşünmekteyim) malzeme bazında işletmemize maliyeti 57 tl 445 kuruş. bunun üç katı ise 172,335 tl oluyor. haydi bir de bunu 175 tl'ye yuvarlasın diyelim. (üstüne restoranların kullandığı hilelere hiç girmiyorum, toz parmesan diye hesapladığım şeyde çoğu restoran kars kaşarının kabuğunun rendesini falan kullanıyor, o hesapla da buraya 17,5 tl fiyat biçtiğimiz şeyin fiyatı 3 tl'ye falan düşüyor)

    şu an yemeksepetinden fettucine alfredo fiyatlarına bakıyorum: liva pastanesinde 243 tl, pilavcı abide 247 tl, hüdaverdi pastanesinde 210 tl, matchless makarna'da 230 tl.

    haydi bir de yemeksepeti komisyon alıyor üstüne kurye murye, restorandan menü fiyatına bakayım bulabildiklerimin: livashop.com'da fettucine alfredo 270 tl. yemeksepetinden de pahalı yani.

    e peki sorarım restoranlar, güncel perakende fiyatlarıyla 57,5 tl'ye mal ettiğimiz bir tabak yemeği kâr edebilecek olduğunuz ücreti 175 tl iken bize neden x4 x5 fiyatlarla kakalıyorsunuz?

    peki sevgili halk, siz enayi misiniz, hala bu kafeleri restoranları hınca hınç dolduruyorsunuz?

    eyyorlamam bu kadar.

    komik edit: yarası olan bir işletmeci gocunmuş olacak ki mesaj attı isterse 750 lira fiyat biçer size ne diye, ben de o zaman ev sahipleri de tek göz odaya 30,000 tl isteyince kızmayın dedim, e tabi kızmam fedakarlık neden bizden bekleniyor siz de maaşınızın yarısını alın o zaman fedakarlık gösterip dedi.

    muhatap olduğumuz zihniyet bu arkadaşlar. bu durumda fiyatların düşmesini daha çok bekleriz gibi.

  • - şimdi ismail saymaz ben şunu anlamıyorum...
    -hocam, bakın... şunu anlamıyorum...
    -ya orası tamam da, ben şunu anlamıyorum...

    anlamıyor.

  • kırsaldan kente göçmüş lümpen proleterya’nın çocuklarının okuyunca kendilerini marjinal sanma durumları. kibar feyzo’daki o paraya öküz alınacak denilen öküz kadar aklınız kalmamış.