ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
16 ocak 2022 ahaber'de yaşanan trajikomik an
-
önce bir gülüyorsun, sonra ülkeyi bunların yönettiğini düşününce kahroluyorsun.
edit: imla
hande mi yener funda mı arar
-
cevabı "seray sever" olan bir garip soru.
stay hungry stay foolish
-
sanırım kariyerimde yaptığım en iyi tercih henüz başlarında (17-20 yaş) az maaşla sadece tecrübe için bir sürü farklı firmada çalışmak oldu. "yeni başlayanlara az maaş verilsin" diye demiyorum: minnet etmeyeceğin para, başka firmaya sıçrama kararını kolaylaştırıyor.
o sayede bir sürü farklı çalışma ortamı, şirket kültürü gördüm. ne yapmak istediğim, nasıl bir firmada çalışmak istediğim, emeğimin karşılığının ne olduğu gibi konularda zamanla daha iyi fikir edindim. iyi firmayı kötü firmadan ayırabilmeyi öğrendim. ilerde kendi şirketim olursa nasıl olmasını istediğime dair fikirler edindim.
o firmalardan biri bana ev kirası, araba taksidi, yeme içme masraflarını karşılayacak bir para kazandırmış olsaydı bugün hala eskişehir'de aynı firmada çalışıyor olabilirdim. eminim hayatımdan memnun da olurdum. ancak sağolsunlar, verdikleri asgari ücret beni yeni maceralara itti.
kariyerimin ilerleyen kısımlarında en uzun süre çalıştığım firmalar bana kendimi geçindirip üstüne biraz kendimi şımartabilecek para ile çok imkan veren ve en rahat çalışma ortamını sağlayan firmalar oldu. en sonuncusu da microsoft. eğer önüme kendi işimi yapma fırsatı çıkmamış olsaydı bugün muhtemelen hala microsoft'taydım ve muhtemelen yine hayatımdan memnundum.
peki kariyerimin ilk yıllarında o kadar az parayla nasıl yaşadım? eskişehir'de anne/baba evi, ankara'da ofisteki bir yer şiltesi ile makarna günleri, istanbul'da ise ofis mutfağının kalebodur zeminine karton serip üstünde yatma ve boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alma* şeklinde. o günlerin hepsi microsoft'a alınmam sürecinde abd'ye giderken sunduğum iş tecrübesi belgelerinin parçası oldular.
steve jobs'ın "stay hungry, stay foolish" ile vurguladığı da buydu sanırım. kendini hemen bir yere bağlama, gerekirse biraz aç kal, biraz budala kal, biraz keşfet.
mucize doktor
-
sabahtan beri izliyorum hala kutsi çıkmadı. bu nasıl doktorlar lan.
kimsenin yemediği küçük esnaf üçkağıtları
-
hesap makinesi üçkağıdı
misal, takım elbiseyi beğendiniz. içine gömlek ve kravatı da kattı fiyatı söyledi.
"çok söyledin hocam, olurunu söyle" dediniz
hemen hesap makinesini alır, tuşlara hızlı hızlı vurur, çıkan rakama bakar, siler yeniden bir hesap daha yapar, sonuca bakar belki sizede gösterir.
"abi son yapacağım fiyat budur"
ulan zaten yaptığın en fazla yüzde on, ne öyle büyük ekonomist ayakları, bankacı numaraları. sanki sekizinci beş yıllık planı hazırlıyorsun, sanki dpt uzmanısın.
sahte doktorun filmlere konu olacak hikayesi
-
bundan daha büyük bir hikaye biliyorum aynı böyle.
esas oğlanın marmara iibf diploması var ama üniden bir tane fotoğrafı bir tane arkadaşı yok ama neler neler başarmış herkes de inanmış.
süper hikaye
amerikan filmlerinde özenilen şeyler
-
en kıçı kırık kenar kasabasında bile güzel bir bar olmasıdır.
senden daha güzel'i ingilizce cover'layan çocuklar
-
kendi ergenliğinde sosyal medya denen nane olmadığı için şükretmesi gerekenler hiç laf etmesin bu çocuklara.. burak kut kasedinin üstüne kendi sesini mikrofonla kaydedip radyoculuk oynayanlar kendilerini biliyor.
ingilizce konuşurken yapılmış en büyük salaklık
-
müzik cdleri satan bir dükkana girip "skin var mı?" gibi aptal bir soru soruşum
ve adamın o boş bakışı.
ya "var" deseydi?
herkesin yaptığı ama yapmadığını sandığı şey
-
entry girerken bazen kelimelerin yazımları hakkında şüpheye düşüp, doğru yazılışını teyit etmek için google veya sözlüğün başlık ara butonunda kelimeyi aratmak.
not: bu itirafta beni mal kılan detay ise aynı zamanda bir türkçe öğretmeni olmam.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
3. dünya savaşı, şizofrenik bir kasımpaşalının kendini ortadoğunun padişahı sanmasıyla başladı
köy öğretmeninin öğrencisi ile yaptığı düet
-
aslında ne kadar güzel bir ülkede yaşadığımızın göstergesidir. bu masum, güzeller güzeli çocuklar hep böyle el değmemiş saflıklarıyla büyüyebilse keşke. keşke iğrenç ve kokuşmuş düzenimizin içinde bu güzelliklere de yer olsa, yitirmesek onları. işte o zaman cennet olur bu vatan.
yaran fıkralar
-
rus fizikciler yerin 100 metre altinda bakir tel bulduklarini,
bunun ise atalarinin bundan 1000 yil öncesinde telefon sebekelerinin
oldugunu kanitladigini duyurdular.
bu olaydan 1 hafta sonra amerikan gazetelerinde ilginç bir manset.
amerikan bilim adamlari yerin 200 metre altinda 2000 yil öncesine ait
fiber optik hatlar bulduklarini, bunun ise, amerikan toplumunun
ruslardan 1000 yil öncesinde gelismis digital haberlesme sistemleri
oldugunu söylediler.
bir hafta geçmeden türk gazetelerinde yeni bir manset.
türk bilim adamlari yerin 500 metre altina kadar kazdiklarini ve
hiçbirsey bulamadiklarini, bunun ise atalarinin 5000 yil öncesinde
mobil telefon ve kablosuz iletisim sistemlerine sahip olduklari
sonucuna vardilar....