hesabın var mı? giriş yap

  • son zamanlarda özel günlerde herkes kendi kulvarından farklı reklamlar ile mesajlar yayınlıyor. ancak kiğılı farklı bir işe imza atarak, 10 kasım günü için çok özel bir proje yapmış. buradan bahsettiğim projeyi görebilirsiniz. şahsen ben çok etkilendim, herkesin yaşayabileceği bir ceket düğmesi kopma meselesini bu kadar yerinde kullanabilirlerdi.

    youtube linkini'de paylaşıyorum.

    edit: youtube linki eklendi, imla.

  • hobimdir. 1.geleneksel ilişkinin bittiğini anlamama şenlikleri kapsamında, hislerim kuvvetli olsa da aklım inatla bastırır; salağa yatar. reddeder çünkü. o yüzden, muhakkak karşılıklı oturup "olmuyor; bitti" diye konuşmamız ve kapanışı yapmamız lazım. sonrası depresyon ve istiklal marşı.

  • yan koltukta oturan birine cevap vermeden önce yapılan frenler de bu mahiyette kıymetlendirilebilir.

    evet, var öyle bir şey. kadın şoförler, araç sürerken ön koltukta oturan bir yolcuyla sohbetleri esnasında, bilhassa hayretle karşıladıkları bir konuda cevap veriyorlarsa, önce frene basıyor sonra konuşuyorlar. denendi, %100 çalışıyor.

    bu hakikati bir örnekle taçlandıralım:

    {misal, bir kış günü çeşme otobanı, sol şerit.}

    yan koltuktaki: mürüvvet de boşanıyormuş.

    {fren}

    kadın şoför: yapma ya!

    {devir düşer, motor vurur tor tor tor}

    .

  • delirmiş olmalısınız. ham duyguların hormonlarla yükseldiği o dirlik çağları usla, nezaketle, olgunlukla, anlayış ve kavrayışla buluşunca şarabi güzellikler çıkıyor ortaya. her şeyi bir netice, yarış, apolet gibi gören sosyal körlüğün yarışı da geçip gidince bir başınalık öyle lezzetli rastlayışlar hazırlıyor ki insana; o kavşaklarda dürüp üstüne düşünmeniz gereken yegane şey saf, ham aşk oluyor. olgunluğun cezbi gelip geçici her şeyin üstünde. siz önce biraz demlenmeyi öğrenin caka satmadan. sonrası gelip geçiciliğin kırk kapısı işte. hangisinden girerseniz artık.

  • ev sahibine ders vermek isteyen kiracidir. evet, ampülü söküp goturmek biraz ucuz kaliyor ama evde oturdugu surec icerisinde ev sahibi tam bir hiyar ise cok iyi yapmistir. eger eve girildiginde ev bir virane iken ev sahibi yapmasi gereken hicbir seyi yapmamissa, tuttugu evi cok sevdigi icin onu evi yasanabilir ve hatta muthis hale getiren kiraci ise, ev sahibi denilen hiyar hicbir seye elini uzatmadigi gibi her ay aksatilmadan aldigi kiranin artisini beklemis ise, buna karsilik her yil kanunun ongordugu sekilde bekledigi artisi almis olmasina ragmen daha fazlasini talep etmek icin kiracisini avukat araciligi ile taciz ettiyse, kiraci cikip giderken degil ampülü, yaptirdigi her seyi mentesesine, vidasina kadar söker goturur. kullanip kullanamamasinin hicbir onemi yok, kapinin onundeki cope atar, eskiciye verir ama ev sahibine yar etmez. hayat dersi: herkese hak ettigi sekilde davranilir.

  • kisa bir animi anlatacam.

    cafede oturup cay iciyoruz. turlu simariklar yapiyor guluyor arada beni de gulduruyor. cay soyledik. seker atip karistiriyordum ki eli carpti cayi oldugu gibi uzerime doktu. bacaklarim yandi bitti kul oldu. neyse soku atlattim sicaklik normale dondu gozgoze geldik. birden aglamaya basladi. numaradan da degil. bildigin gozlerinden yaslar bosaliyor. sasirdim ne yapacagimi bilmiyorum. herkes bize bakiyor. bir de aglarken diyor ki her sey beni buluyor, cok sanssizim, cok mutsuzum falan. ayaga kalktim arkasina gectim lutfen aglama bu benim hatam benim sucum dedim. resmen sucu uzerime aldim ve bunun icin bana bu olayla ilgili tek kelime bile etmedi.

    gereksiz simarikligi yuzunden uzerine cay dokulup kavrulan ben! aglayan o! ozur dileyen ben!

    diyecegim o ki cok tehlikeliler. cook! cirkin olsun benim olsun.

  • berat albayrak gerçekleri çarpıtma işini iyi yapıyor.
    o yüzden teorik olarak doğru bir açıklama ama şöyle ki;

    diyelim ki, eve tok geldiniz ama sofra kurulu, anneniz de yemeniz için ısrar ediyor. siz de ne yaparsınız çatalın ucuyla bir iki parça yer bırakırsınız.

    ama düşünün ki, tam o esnada, pencereden dışarı bir de baktınız ki, evsiz aç bir adam çöpten bulduğu bir yiyeceği, hapur hupur iştahla yiyor.
    dolayısıyla, teorik olarak sizden fazla yiyor.

    işte büyüme hızı da böyle bir şeydir.
    doyum ile ilgili bir şey.
    büyüme hızın ab ülkelerinden ileride olabilir ama hacmin onlar kadar değil. onlar büyüyeceği kadar büyümüş, dolayısıyla büyüme hızları yavaşlamış..
    kısaca;
    onlar doymuş ama sen açsın.