hesabın var mı? giriş yap

  • 20 yy sanatı hakkında söylenebilecek en sade ve doğru cümleyi kurmuş,aşmış bir yönetmen.
    "20.yüzyıl sanatının en büyük yanlışlarından birinin ne pahasına olursa olsun özgün olma çabası olduğunu sanıyorum. beethoven gibi büyük yenilikçiler bile daha önceki sanattan tümüyle koparamıyorlardı kendilerini. yenilemek, geçmişi terketmeden ileriye gitmek olmalıdır."

  • hem minimal hem de kullanışlı bir tasarımı işaret eden bu dekorasyonda, iskandinav stili yansıtan metaller, düz çizgiler ve temel renkler yer alırken japonlara özgü bambu ve doğal malzemeler yer almaktadır.

  • babannem özellikle bana ve ablalarıma karşı inanılmaz cimriydi. bizimle aynı avludaki evde yaşar, bizden yer içerdi. epey bir parası, malı vardı ama beş kuruş katkısı olmazdı bize.

    neyse, bu kişi, kızlarının çocukları geldi mi deli olurdu. onları içeri alıp kapıyı falan kilitlerdi biz de girmeyelim diye. çocuğuz biz de tabi amk akıl ermiyor o zamanlar, "babaane, babaaane" diye kedi gibi bağırıyorum her seferinde kapının önünde. taş çatlasa 5 yaşındayım. ne zaman sonra açılırdı kapı, masadan tabaklar toplanırken. o zaman anlam veremiyorsun ama büyüyünce taşlar yerine oturuyor.

    bir keresinde, zeytinlerin toplanma zamanı gelmiş. en az bir, bir buçuk ay sürüyor zeytin zamanı. ben de birinci sınıfa yeni başlamıştım. öğle yemeğine eve gelicem ama annem evde değil, işçilerle birlikte tarlada babamla. ablalarım başka bir okulda ortaokula gidiyor, onlar yemekhanede yiyor. babanneme demişler "nyarla'ya öğlen yemeği ver" diye. zaten zayıfça bişeyim o zamanlar, bir tane yumurta, iki dilim de ekmek yediğim. yumurta zaten bizim kümesten, ekmek ise babannemden. ben yedikçe bu homur homur söyleniyor kendi kendine. sonra akşam babama "bi dahakine nyarla'nın ekmeğini de bırakın" demiş ya lan karı. iki dilim ekmek lan alt tarafı, iki dilim ekmek amk torunundan esirgediğin. babam felaket sinirlendi, delirdi adam, epey söylendi ve o günden sonra biz evde yokken babannem giremesin diye mutfağın kapısını kilitlemeye başladı. ben de sonraki öğlen yemeklerinin hepsini ananemde yedim. ikisi de dünyada değil şu an. biri öldü, biri rahmetli oldu.

  • 27.03.2020’de istanbul’a geldim. o tarihte herhangi bir seyahat sınırlandırması yoktu. içişleri bakanlığı’nın 28.03.2020’de çıkan seyahat sınırlandırması genelgesiyle 30.03.2020’de olan dönüş uçuşum iptal oldu.

    uçuşların yapılıp yapılmayacağı, yapılacaksa da nasıl yapılacağının netleşmesiyle 29.03.2020 tarihinde sabah erkenden istanbul yeni havalimanı’na giderek eczanenin çaprazında bulunan check-in yaptığımız yerde (b29-b44) form doldurdum.
    https://eksiup.com/p/tw3616634xpu
    https://eksiup.com/p/qc36166435de
    https://eksiup.com/p/sr361667pxsv

    yarım saat kadar bekledim ve tam karşısındaki seyahat izin kurulunun seyahat iznimi onaylamasından ismim okundu.
    https://eksiup.com/p/7e361665faj4

    ıslak imzalı seyahat izin belgemi aldım. sonra thy’nin belirlediği şehirlerden birine gitmek üzere 30.03.2020’de sabah erkenden uçuştan 4 saat öncesinde olacak şekilde havalimanına geldim.

    thy bilet hizmetlerine gidip ıslak imzalı seyahat izin belgemi ve kimliğimi gösterdim. uçuşların 28.03.2020’de sınırlandırılmasından önce gidiş dönüş biletlerimi aldığımı için herhangi bir ödeme yapmadan biletimi aldım. tekrar check-in yaptığımız yere gittim ve biniş kartımı aldım. gerisi zaten normal prosedür.

    istanbul yeni havalimanı’nda gerekli kolaylığı gösteren tüm çalışanlara sabırları ve gösterdikleri ilgi alaka için teşekkür ederim.

    t : uçak veya otobüs seyahati için zorunlu olarak alınması gereken belgedir.

  • tüm dünyada oluyor diye normal olmayacak durumdur. bugün aynı şekilde bir ekmek kuyruğu bile olsa garipsenecek iken, bu durumun kanıksanması tüketim çılgınlığının ne kadar felaket boyutlarda olduğunu gösterir sadece.