hesabın var mı? giriş yap

  • devlet dairelerinde size quest vermekle sorumlu "git şurdan şu evrağı al getir, yukarıda şemsi bey var ona damgalat..." gibi emirler veren npclerdir. iki parmakla benim on parmakla yazdığım kadar hızlı yazmak gibi süper güçleri vardır.

    kafalarının üstünde sarı ünlem ya da soru işareti olması opsiyoneldir.

    ayrıca:
    (bkz: organize olmalarından korkulan gruplar)

  • hehehehhehe.

    ahmet şık geldi benim aklıma:

    "benim bayrağın arkasına gizleyecek bir suçum, dinin arkasına gizleyecek bir günahım yok."

  • bazı vatan hainleri şunu yapıyorlar:
    xiaomi huawei ve bazı samsung modelleri gibi android telefonlara twrp recovery yüklüyorlar (internette her telefon modeline göre var kurulum)
    şerefsizler işte sonra da; eski, bozuk, kullanılmayan bir telefonun imei numarasını bu twrp yöntemi ile yurtdisindan getirdikleri telefona aktarıyorlar ve bu telefonu hat kullanımına açıyorlar.
    altı üstü 1838tl olan bu ücreti ödemek yerine hainlik yapanları kınıyorum.

    bu hainlerin yaptığı bu ihanetin detayını isteyen meraklı arkadaşlar için edit:

    -bu şerefsizler bunu sadece android cihazlarda yapabiliyorlar ve bazı androidlerde de olmuyormuş.
    -cihazın modelini yazıp cihaza özel twrp kurulum videoları, yazıları internette bulunuyor. (şerefsizler söyledi)
    -recovery denilen şey androidlerde bir tür bios sistemi gibi. genelde ses kısma ve power tuşları ile girdiğiniz kısım varya hani cihaz sıfırlamak için ha orası.
    -twrp dediğimiz şey ise tüm cihazı kontrol edebileceğiniz bir recovery yazılımı. bütün dosyaları değiştirebileceğiniz, bir çok işlem yapılabilecek bir yazılım. yani asıl amacı imei değiştirmek değil ama şerefsizler işte bunun için kullanıyormuş.(twrp ile nasıl imei değişir o da internette bulunur)
    -imei aldıkları cihaz android veya ios fark etmezmiş, çok eski telefon modellerinde 4g desteği olmadığı için sorun çıkabiliyormuş. (bunu da vatan hainlerinden duydum)

    tekrardan kınıyorum kendilerini.

  • premier lig'i şampiyon manchester united'ın bir puan arkasında ikinci tamamlayan; overmars'lı, bergkamp'lı henry'li arsenal'ın kupa 3'te mücadele ettiğini öğrenmemizi sağlayan büyük resmi görmüş bir fenerbahçeli hedesi.

  • ben 10 yaşındayken annem 30 yaşındaydı. o zamanlar ben annemi çooooook büyük çoook yaşlı ve her şeyi biliyor sanıyordum. hiç hata yapmamalı, her şeye gücü kudreti yetmeli çünkü o taaaaaam otuuz yaşındaydı. hatta çok yaşlanıyor sanırım ölecek diye de endişelenirdim. şimdi ben 30 yaşındayım ve bi bok bilmiyorum daha çok küçüğüm çok gencim...

    lise sıralarınızdan sivilcelerinizi patlatarak saldırmayın bu başlığa çok da büyük bir yaş değil, yazdıklarınız kabus gibi. ben de 20'li yaşlarda sözlükte yazardım ve 30'luk tipleri görünce, "30 yaşına gelmiş işi gücü yok hala burda geyik peşinde, ben 30 yaşında çok meşgul olacağım" derdim bak hala size laf yetiştiriyorum.

    grinin bile 50 tonu var gençler saçmalamayın daha çok genciz.

  • yaklaşıkbir ay sonra içimde değil kucağımda olacaksın küçük hanım.

    ek: güzel dilekler geliyor, güzel yeşil mesajınız var ışığını gördükçe mutlu oluyorum. teşekkür ederim herkese.

    ek 2: kızım bugün (21 ağustos) bir aylık oldu. arada merak edip mesaj atan güzel insanlar oluyor, burada dursun bilgisi :)

    ek 3: minik cadı artık bir yaşında. yaramaz, cazgır ve inatçı...

    ek 4: yaa 2 yaşını geçti editi yapmamışım. gerçek insan gibi oluyor git gide. konuşmaya başladı ki sormayın...

    ek 5: minik böcek 3,5 yaşında. kreşe gitmek suretiyle hafta aşırı hastalanıyor. imkanı olan anne 3 yaşına kadar kendisi yanında olmalı bebeğinin ve sonra da okula gönderip bozmamalı mis gibi hayal gücünü, insanlığını, mutluluğunu.

    ek 6: merak edip soranlar var, öpücükler sevgiler yollayanlar var. mutlu ediyor insanı.
    uzun zaman oldu, 5,5 yaşına geldi. çok ilginç bir şey insanın çocuğunun olması ve onun büyümesi. çünkü eski fotoğraf ve videolara bakınca şaşırıyor insan o kadar küçük olmuş olmasına :) hep en son olduğu hali en küçükmüş gibi geliyor ondan demek ki çocuklar anne babaların gözünde büyümez diyorlar.
    mavi hanım çok şeker bir cin cüce şu anda, konuşması hareketleri yürüyüşü bile mucize gibi. arada tutup ısırmak istiyorum ama o istemiyor maalesef :)) isteyen herkesin çocuğu olur umarım.

    ek 7: geldik ilkokul çağına. 1. sınıfa başladı bu sene. başta hiç sevmedi :( etkinlik yokmuş, "hep ders hep ders"miş.
    ama şimdi tüm okulu güzelleştiren bir mert'i oldu :))) ilk hayal kırıklığını yaşayana kadar mutlu gidecek okula en azından.

    ek 8: 2. sınıf oldu :) valla doğan büyüyor, eşeği bağlasan büyüyor... okullar çocukları kendi çerçevelerinde baltalıyor. eğitim insanı ezen bir şey.

    ek 9: iki gün önce doğum gününü kutladık mavi'nin. 8 yaşı bitti. harry potter temalı doğum günü istedi şapşik. peron 9 3/4 tabelası yaptık, draco malfoy kafası şeklinde pinyata yaptık, cüppesi asası kravatı falan... büyüdükçe güzelleşiyor çocuk sahibi olmak.
    ama yine de aklı olan çocuk yapmaz, onu diyim ben yani :)

  • mutluluk; yaşam şekline, yaşadığın ülkeye, maddi ve manevi olarak sahip olduklarına, yaşına ve başka birçok nedene bağlıdır. okuduğum yazıda, yaşlı insanlar en mutlu oldukları dönemin 20'li yaşlarının başında olduğunu düşünüyor. bana sorarsanız ise çocukluk dönemimdir.

    istatistiksel olarak baktığımızda ise danimarka ve isveç gibi iskandinav ülkelerindeki insanlar genellikle en mutlu olanlar. işsizler ise ne kadar gelir elde ettikleri veya elde ettiklerine bakılmaksızın genel olarak mutsuzlar.

    dartmouth college'da profesör olan ekonomist david blanchflower çalışma arkadaşı andrew oswald ile yaptığı araştırmada; yaş ile mutluluk arasında dikkat çekici bir ilişki buluyor. mutluluğun u eğrisini; ilk olarak abd ve batı avrupa'dan 500.000 kişinin verilerini kullandıklarında orta yaşta net bir düşüş tespit ediyorlar. daha fazla veriler asya, güney amerika ve doğu avrupa'dan da gelince u şeklinde bir mutluluk eğrisini doğruluyorlar. ardından son olarak, dünya çapında 72 gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede insanlarla yapılan anketler de aynı modeli doğruluyor.

    mutluluk u şeklinde bir eğriyi takip ediyor; yaşlıların öngördüğü gibi 20'li yaşlarımızda en mutlu olduğumuz dönem, mutluluğumuz 40'lı yaşlarımızın sonlarında en düşük seviyeye iniyor ve ardından yön değiştirip 70'li yaşlarımıza doğru tırmanıyor. bu, istatistiksel olarak orta yaşın insanların hayatındaki en mutsuz dönem olduğu anlamına geliyor.

    mutluluktaki bu düşüşün en iyi açıklaması klasik orta yaş krizi gibi görünüyor. andrew oswald şöyle demiş;

    "genel olarak orta yaşlarda insanlar gençliklerindeki arzularını karşılayamıyorlar ve bu psikolojik olarak acı verici oluyor."

    ayrıca orta yaş, çocukların evden ayrılması, kariyer stresi ve muhtemelen boşanma gibi pek çok stresin ortaya çıktığı dönem.

    yalnız asıl ilginç olan; u şeklindeki mutluluk eğrisi yalnızca insanlara özgü bir olgu değil. 500'den fazla şempanze ve orangutanın mutluluk skorlarına bakıldığında aynı u eğrisi keşfedilmiş, yani kuzenlerimiz de orta yaş krizi yaşıyor :)

    kaynak

  • muhtemelen eliyle evlenen bir yobaz için normal bir harekettir.

    yok bu seviyede bir malla evlenen bir kadın varsa ona da az biledir.

  • günümüz teknolojisinin kameralarının dahi gerçek göz görüntüsüne ulaşamadığı* düşünülecek olursa, "daha gerçek" olana giden yolu ve yöntemleri düstur edinme iddiasıyla yola çıkan öncülerinin sağlam bir çelişkiye toslamasına sebep olmuş sinema akımıdır. örnek vermek gerekirse, akşam saatlerinde* odasına girip bir eşyasını arayan karakterin eylemini izlememiz mümkün olmaz. dogmaya göre, gerçek bir iç mekanda gerçek zaman ve ışıkla çekilmesi gereken bu görüntüler gerçekte olduğundan çok daha karanlık olarak bize ulaşır.

    yine de getirdiği sıkı kalıp ve yaklaşımlarla sinemacıları yaratıcı yöntemler geliştirmeye zorlaması bakımından kıymetlidir. sinemada gerçekçi bir dil yaratabilmenin önemi üzerinde duranlar ve perdenin hayata açılan bir pencere olması fikrinden haz duyanlar minimalist sinemanın sunduğu değerlere eğilebilirler. böylece evet belki film biter ama perdenin ardında hayat akmaya devam eder. sinemada minimalizmin öncüsü kabul edilen robert bressonun pickpocket filmi* meraklılarına epey fikir verecektir.

    türkiye sineması için konuşacak olursak, tam anlamıyla minimalist diyemezsek de yeşim ustaoğlu, sinemada gerçekçiliğin nasıl inşa edilebileceğine dair iyi örnekler sunmaktadır.

    yani neymiş? gerçeğe giden yolda, gerçeğin dahi kendisine alan bulmakta zorlanacağı dogmalar yerine "disiplinli özgürlük" mottosuyla**hareket etmekte her daim fayda vardır.