hesabın var mı? giriş yap

  • millet anlamadan saydırıyor, başlığı açan da mal topluluğuna laf anlatmaya çalışırsan böyle olur diyor. arkadaşlar 100 liralık mala %200 enflasyonla 300 lira oldu diyelim, daha sonra 300 liraya 200 lira daha enflasyon olursa ne olur %66 oldu eee ne olmuş oldu enflasyon %200 den %66 ya geriledi heyoooo ama sonuç ne, 100 lira olan mal 500 liraya yükseldi.

  • 1.5 yıl baykuş besledim. yuvasından düşmüş, annesi terk etmiş bir yavruydu. uzun süre ben besledim, büyüdüğünde gözü hep dışarıdaydı. açıkcası pek dışarıya salmak istemiyordum çünkü ev kuşu olmuştu.
    iyi dedim madem çok istiyorsun, ne olur ne olmaz diye ayağına bilezik ve hafif zincir bağladım, omzuma oturttum. 1 ay kadar hiç hareket etmeden omzumda dolaştı, sürekli etrafı izledi. mahalleli ekşisözlük halkı gibi çok korkuyordu. cesaret edenlerin sevmesine eğer o izin veriyorsa ben de izin veriyordum. seçiciydi. sonra yavaş yavaş hareketlendi, bisiklet sürerken ön sepete tüneyip kanatlarını açıyordu. yakında evden ayrılacağını ikimiz de biliyorduk, orman bölgesinin nerede olduğunu bile gösterdim ona.
    bölgesini benimle gezerek tanıdıktan sonra rahatlamaya başladı. ayağındaki zinciri çıkarttım. öğle vakti ben okuldayken evde uyuyor, akşam geldiğimde biraz oyun oynadıktan sonra dışarı çıkmak istiyordu. iyii dedim, açtım pencereyi, oturdu pencerenin dışına. ilk defa kendi başına dışarı adım atmış oldu. bunu bir hafta kadar yaptıktan sonra da ilk defa yalnız başına mahallede uçtu.
    her akşam beraber yemek yerdik ama uçuşları başladıktan sonra yemek yemez oldu. karnına baktım, paşam yemiş “bir şeyler” karnı tok, güzeelll.
    1 ay kadar süre de oğlanı her gece dışarı saldım, sabah ışıklarında da eve geri uyumaya aldım. bazen eve erken geliyordu, cama tık tık yapmazsa imkanı yok gelişini duyamam. çook sessiz uçuyordu. baykuşla yaşadığımı bilen misafirlerim pencereden dışarı baktığında içeriyi gözetleyen bir çift gözü görünce korkarlardı.
    sonrasında da ikimizin de beklediği o gün geldi. nasıl anladık bilmiyorum ama ikimiz de birbirimizle vedalaştık. pencereyi açtım, bana uçarken hünerlerini sergiledi ve gitti.
    3 ay gibi uzuuun bir sürede hiç denk gelmedik. belki de geldi ama uzaktan izledi, ben görmedim. bir gece odamda takılırken bir baykuş sesi, cama tık tık, yatağımdan zıplarken ağlayacaktım neredeyse. evett paşam gelmiş hem de misafiriyle. yanında tanımadığım daha küçük boyutlarda bir baykuş daha vardı ama o bana hiç yaklaşmadı, 5 metre ileride ağaç dalında benim oğlanı bekliyordu. oğlan sevgilisini tanıştırmaya getirdi galiba. eve çağırdım, gelmedi.
    sonrasında bazen hanımla, bazen yalnız, ayda bir ziyaretime geldi. o herkesin korktuğu sesi, cama iki tık tık sedini duymak ve kocaman gözlerini görmek için sabırsızlanıyordum.
    arada bir pencereme hediyeler geliyordu, sahibini biliyorum ama görüşemiyorduk.
    gelelim kalıcı ayrılışımıza, okulum bitti. evi alttan dersi olan arkadaşıma devrettim. sırf onu son kez görmek için mezun olduğum halde gelmesini günlerce bekledim ama gelmedi, denk gelemedik. veda edememiş olmak beni gerçekten üzüyor. onu çok özlüyorum. ben gittikten sonra arkadaşıma 2 sefer hediye bırakmış, sonra bırakmış bir daha da gelmemiş.

    çok hayvan baktım, çok hayvanla beraber yaşadım ama baykuş tanıdığım en ilginç en özel hayvandı. saniyesinde vahşi bir yırtıcı olabilirken bir saniyede bebek moduna geçebiliyordu. eğer yaşıyorsa bu sene 7 yaşına girmiş oldu. batıl inançlara inanmayın aslında inanılmaz tatlı hayvanlar.
    o baykuş sesini çok özlüyorum çoookkk.

  • gördüğün rüzgarın, yağmurun, karın hesabı yok. dört bin yıl boyunca da kimsenin dikkatini çekmemişsin. çok güzel bir hayat yaşamışsın ey ulu ağaç. umarım daha yaşarsın.

  • ülkelerin hazinelerinin altın ve gümüş mevcutlarını artırmak için (ki o zamanlar dolar yerine bu madenler baz alınır idi) ihracata ağırlık vermesini ve devletin ekonomiye müdahale etmesini savunan bir düşünce akımıdır. 17. ve 18. yüzyıllarda var olan ülkelerce benimsenmiş ve uygulanmıştır. sanayi devrimi ile geçerliliğini kaybetmiştir.

  • gıda sektöründe hintli işçi çalıştıran bir şirketten hiçbir şey almam yemem. kümesin güvenliğini tilkiye emanet etmek gibi bir şey bu. hintlilerin genetiğinde hijyen, sanitasyon diye bir kavram yok. şu olay başlı başına bir skandal. ben bu firmanın patronu olsam bana ucuz işçi diye böyle bir fikir getiren adamı sektörden dışlatırım. hem kovarım hem aşağılarım. kendisi bu fikri düşünüp eyleme geçirdiyse orasını bilmem.

  • iki hafta önce maaşlı gezegen koruyucusu ilanı yayımlayan nasa'nın kendisine aşağıdaki mektubu gönderen 9 yaşındaki jack davis'e gönderdiği yine aşağıdaki cevaptır.

    --- spoiler ---

    sevgili nasa, adım jack davis ve gezegen koruma memuru pozisyonu için başvurmak istiyorum. dokuz yaşında olabilirim ama bu işe çok uygun olduğumu düşünüyorum. bunun bir nedeni kız kardeşimin bana uzaylı demesi. ayrıca izleyebildiğim bütün uzay ve uzaylı filmlerini seyrettim. marvel'ın s.h.i.e.l.d ajanları dizisini de izledim ve siyah giyen adamlar filmini de seyretmek istiyorum. bilgisayar oyunlarında çok iyiyim. daha gencim ve bu yüzden de bir uzaylı gibi düşünmeyi öğrenebilirim. saygılarımla,
    jack davis
    galaksi koruyucusu
    dördüncü sınıf
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    sevgili jack, duyduğuma göre 'galaksi koruyucususun' ve nasa'nın gezegen koruyuculuğu pozisyonuyla ilgileniyormuşsun. bu harika! gezegen koruyuculuğu görevimiz oldukça havalı ve çok da önemli. dünya'yı ay'dan, asteroidlerden veya mars'tan getirdiğimiz numunelerdeki mikroplardan korumakla ilgili bir iş. aynı zamanda güneş sistemi'mizi sorumlu bir şekilde keşfetmeye devam ederken, gezegenleri ve uyduları bizim mikroplarımızdan korumak da görev tanımının bir parçası. her zaman bize yardımcı olabilecek geleceğin bilim insanlarına ve mühendislerine kapımız açık. o yüzden umarım çok çalışır ve okulda başarılı olursun. ileride bir gün seni burada, nasa'da görmek ümidiyle! saygılarımla,
    dr. james l. green
    gezegen bilimi müdürlüğü direktörü
    --- spoiler ---

    kaynak

  • 10 yıl kadar önce; o zaman 80 yaşında annem. bastonuyla yürüyor her sabah. cübbeli genç bir kopil anneme yaklaşıyor.
    -namazınızı kıldınız mı?
    - (anneciğim gözleri görmüyor net, mahallenin hocası sanıyor) kıldım efendim.
    (mütedeyyindir anacım, her sabah kılar-dı)
    -neden başınızı örtmüyorsunuz?
    - (annemde şafak atıyor tabii) bana bak!!!@!@!@!
    baş örtmek ne zaman moda oldu? !?
    bastonuyla da kovalıyor adamı...
    sonradan öğreniyor o namazı soranın da genç bir delikanlı olduğunu, cübbe içinde adam sanıyor kendini gerzek...