hesabın var mı? giriş yap

  • kolay yoldan para kazanmayan insandır.

    debe editi: bu benim debe'ye giren ilk entrim oldu, çiçeği burnunda bir yazar olarak sözlüğe bir mesajım var: elektronik ve yurtdışı alış-veriş konularında bir yeşil kadar uzağınızdayım.

    2.edit: 3 sayfa mesaj olmuş hepsini cevaplamaya çalışacağım *

    3.edit: e-ticaret yapmıyorum. sadece yurt dışından alış-veriş konusunda yardıma ihtiyacı olan yazarlara yol gösteririm, tecrübelerimi aktarırım anlamında yazdım. komisyon ile ürün getirme gibi işlevlerim yok. bu bir reklam değildir.

  • gibi dizisinden bahsetmek için aslında dadaizm felsefesinden de bahsetmek gerekir. dizinin yapımcıları aziz kedi ve feyyaz yiğit'in kadrosunda olduğu dönemde okan bayülgen programlarını hatırlayın. mesela dada dandinista. sonra okan bayülgen'in dada salon kabaresi de unutulmamalı. peki nedir dadaizm?

    dadacılık, i. dünya savaşı'nda başlayan kültürel ve sanatsal bir harekettir. mantıksızlığı ön plana çıkararak mevcut düzenleri reddeder ve yeni denemeler yapar. dadacı yazarlar, sözde burjuva değerleri ile dalga geçerler. hatta bu dada ismini bile bir sözlükten rasgele bir sayfa açarak bulmuşlardır ve "oyuncak tahta at" anlamına gelmektedir. 1922'den sonra etkisini kaybederek sürrealizme dönüşmüştür.

    örnek verelim: 1916'da voltaire kabaresini açan dadaist grubun performansı şöyle not edilmiş: "her yerde insanlar bağırıyor, gülüyor ve el kol hareketleri yapıyor. aşıklara özgü iç çekişleri, yaylım ateşi gibi hıçkırıklar, şiirler, mırıltılar ve miyavlamalar... tzara, oryantal bir dansçının göbeği gibi kıçını sallıyor. janco görünmez bir keman çalıyor ve meryem ana maskeli madame hennings bacak kaldırma hareketleri yapıyor. huelsenbeck, bir hayalet kadar solgun, piyanoda ona eşlik eden ball ile büyük davulu durmadan çalıyorlar." videosu da var.

    gördüğünüz gibi gerçeğin çeşitli taraflarından alınmış görüntüler aşırılaştırılarak bunlardan bir kolaj yapılıyor. gibi dizisinde de az çok böyle. gerçek dünyadan unsurlardan ahenk gözetmeden bir performans çıkarılıyor. mesela efsane absürd mizah grubu monty python'ın skeçlerinin açılış sahnesi de bana dadaizm felsefesini hatırlatır.

    gibi dizisi de az çok böyle. neden kocaeli'nde bir solaryum merkezi açılmasın ki? neden tanıdığımız tüm insanların isimlerini bir rehbere kaydetmeyelim ki? abartılı ve aşırı bir söylemle gerçeğin görüntüleri birbiri üzerine ekleniyor. dadaist yazarlar savaşa karşılardı. bu boşunalığı şöyle açıklıyor dada manifesto'da tristan tzara: “bu manifestoyu, insanların birbirine zıt fikirlere sahipken de bir arada aynı temiz havayı soluyarak yaşayabileceklerini göstermek için yazıyorum; eyleme karşıyım: sürekli karşı çıkmaya (zıtlaşmaya) veya onaylamaya da karşıyım. ne hiçbir şeyden yana olduğumu ne de bir şeye karşı durduğumu açıklamıyorum çünkü sağduyudan nefret ediyorum. her şey gibi, dada da işe yaramazdır."

    dikkat ederseniz, mantıksız eylemler de dahil olmak üzere hemen hiçbir şey ciddiyetle yapılmaz gibi'de. zaga gibi, skeçlerde zeki enes akkan ve aziz kedi'nin birbirine disko demesi gibi her şey boşunadır ya da yararsızdır ne bileyim.

    dolayısıyla üzüntüden uzakta izlenmesi gereken bir dizidir, gibi.

  • buyur baba, alalım seni şöyle... tsk bekliyor sözleşmeli erleri... sana az gelir ama parası da iyi sayılır, 3,5 - 4 bin tl veriyorlar...

    korkmuyorsan, savaşırsan hadi buyur... bırak motoru kenara, bağışla bir yere. oradan ver elini hakkari... hadi bakalım klavyeden yazmak kadar kolaysa buyur kenancığım...

  • hepimiz birer piyonuz. hiç gidemeyeceğimiz bir yönde duran kişileri yaşatmak için ölüyoruz. belki çok azımız o son kareye ulaşıp hayatta kalabiliyor. günümüz dünya düzenindeki hiyerarşi ve satranç taşları, neredeyse aynı.

    yani sen aman piyon işte sür gitsin mantığıyla oynarsan bu oyunu, şahından da olursun vezirinden de. bazen önemsiz bir piyon rakibin boşluğundan faydalanılarak vezire dönüştürülebilir. bu senin elinde. tek bir taktik üzerinden yürüyerek ya da kazanayım da ne olursa olsun mantığıyla değil, hep kaybı en aza indirgeyecek hamleler yapılmalı ki zafer garanti olsun, taşlar ziyan olmasın.

  • celal şengör'ün az önce teketek programında sarfettiği söz. hocaya olan sevgimden dolayı sert eleştirmekten her zaman kaçındım ancak bu sefer kantarın topuzunu kaçırdı diye düşünüyorum. bülent ecevit bu ülkedeki en iyi eğitim almış başbakanlardan birisidir.
    gelen mesajlar üzerine edit:
    bazı arkadaşlar bülent ecevit'in lise mezunu olduğundan bahsederek mesajlar atıyorlar. duyanda sanır şişli endüstri meslek lisesi mezunu. ecevit robert koleji mezunudur beyler bayanlar. ankara dil tarih fakültesi'nde ve londra üniversitesinde eğitim gördü. bu üniversiteleri bitirmedi ama kapasitesi yetmediği için bitirmediğini zannetmiyorum. ki daha sonra burslu olarak harvard üniversitesinde bir yıla yakın süreyle birtakım akademik çalışmalarda bulundu. bu üniversitelerin önünden dahi geçemeyecek adamlar “ama lise mezunuuu” dedikleri zaman kafayı yiyorum.