ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bingöl'de vazo desenli yumurta yumurtlayan tavuk
-
yıllar sonra msn.com'u yeniden görmemi sağlayan tavuktur.
yoğurdun dünyadaki en işlevsel gıda olması
-
evet böyle.
gece uyandın, miden kazınıyor, dolabı açtın; hiçbir şey yoksa bile yoğurt var.
dürüm söyledin, evde içecek kalmamış, dolapta yoğurt var; bastın içine suyu oldu sana ayran.
hava soğuk eve geldin, karnın aç ve canın sıcak bir şeyler istedi; kap dolaptan yoğurdu ne oldu sana ayran aşı... ister sıcak tüket ister soğuk.
dağ evine gittin, manitayla şömine başında sızdın, şömine tüttü, dumandan zehirlendin; doktor uzakta ama yoğurt yakında...
canın tatlı bir şeyler istedi ama evde yok; içine pekmez dök, muz doğra al sana tatlı mı tatlı meyveli yoğurt...
diyettesin, tüm gıdaları tüketmek ayrı sorun; koy içine yulaf ezmesini kuru üzümü, ne oldu sana besleyici bir kahvaltı.
ya hepsini geçtim; güneşten kızarınca al yanıklarına sür oldu sana merhem.
siz hem sırta sürülüp hem de iskendere nitelik katabilen başka bir şey gördünüz mü bu hayatta?
sen 50 kişiyi öldürdün sende ciğer yok
-
(bkz: ne olur ne olmaz deyip bütün de'leri ayrı yazmak)
edit: başlığın orijinal hali "sen 50 kişiyi öldürdün sen de ciğer yok".
işe giderken koşuya çıkan insanlar görmek
-
akıldan şu düşünceleri geçirendir:
-emeklidir.
-işsizdir.
-öğrencidir.
-izindedir.
-sporunu yapıp, kahvaltısını edip işe öyle gitmiyordur heralde.
-kesin işsizdir.
-hem benden geç işe gidip hem de daha çok kazanmıyordur di mi lan?
-lütfen kazanmıyor olsun lan.
-o da işten çok geç çıkıyordur kesin.
neyse ki işe vardığınızda düşünecek daha iğrenç şeyleriniz olacak.
sahibinden'deki tasarımı ile çığır açan daire
-
birisi banyodan falan bahsetmiş de banyoyu nasıl ayırt edebildiniz la? hangisi banyo?
sabah saat 06.38... arayan adnan oktar'dı
-
"yatakta sağa dönmeler, sola dönmeler, yorganı kafaya çekmeler falan."
biz yanıyoruz izmir 'de, neyin yorganı ahmet hakan ?!
actor network theory
-
tr. aktör/fail ağ kuramı.
bruno latour'un öncülüğünü yaptığı bu kuram, doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasındaki ilişkileri farklı bir perspektiften sorgulamayı dert edinmekte. bu perspektif iki kavrama yaslanıyor: heterojen ağ ve sosyo-teknik asamblaj.
latour diyor ki toplum heterojen bir yapıdır ve içinde bir sürü aktör bulunur. buraya kadar söylediği yeni bir şey yok aslında. lakin aktöre yüklediği anlam, insanmerkezcilikten uzaklaşarak insan olmayan varlıkları da kapsamına alıyor. böylece egemen bağış, saç kurutma makinesi, rende, tavuk, çekiç ali, paspas, demokratik kongo cumhuriyeti, rimel, deniz tarağı, sedir, çam, kaya, çocuk bezi vb. bütün varlıklar toplumsala etkileri olan failler olarak dikkate alınır. latour, böylece bugüne kadar failliği söz konusu bile edilmeyen insandışı (non-humans) varlıkları da "hetorejen ağ"a katarak aktörler arasında demokratik bir birliktelik sağlamış olur ve insan olmayan varlıkların, en az insanlar kadar toplumu şekillendirip dönüştürme gücüne vurgu yapar.
dahası latour, bir adım daha atarak actor kavramını da aşarak actant kavramını üretir. böylesi yeni bir kavrama ihtiyaç duymasının nedeni, aktör/fail kavramının eylemin (fiilin) sahibine odaklanması,oysa latour'un bu yeni perspektifinde binlerce, yüzmilyonlarca, milyarlarca farklı failin fiilinini, yani hangi fiilin hangi faile ait olduğunu bilmenin mümkün olmamasıdır.
sonuç olarak, bu kurama göre bütün fiiller, insan ve insan olmayan actant'ların yekûnunun oluşturduğu ilişkilerden tebarüz eder. genel olarak bu kuram ve özelde de latour, iktidar ilişkilerini sulandırdığı için hayli eleştirilir. yeri gelmişken ben de eleştireyim: eyyy latour efendi, o bahsettiğin hetorejen ağ içinde egeboy'un failliği ile rendenin faillliği nasıl aynı ontolojik düzlemde incelenebilir, sen bunu açıkla bi bana önce. yok actantmış, yok failmiş. laflara bak!!!!
not-1) ayrıntılar için latour'un şu kitaplarına bakılabilir:
- we have never been modern, 1993.
- reassembling the social, 2005.
2) ilaveten callon, mol ve law ile feminist teknobilimci haraway'in de bu kuramın oluşturulmasında payı olduğunu hatırlatır, ukteci ruz'a selamlarımı iletirim.
3) bu kuramı istanbul depremi üzerinden "yeryüzü" nün failliğini dikkate alarak inceleyen türkçe bir çalışma için bkz. ebru kayaalp, onur aslan, "belirsizliğin bilimi: beklenen istanbul depremi ve uzmanlar antropolojisi", toplum ve bilim, sayı 144, 2018, s.124-146.
4) (bkz: sosyal konstrüktivizm)
türkmüş gibi duran yabancı markaları
-
(bkz: geberit)
acemi asker komutan diyalogları
-
o gün öğle yemeğinde tas kebap, pilav ve kadayıf vardır.yemekhaneye yemek için gelen nöbetçi astsubay, acemi kısa dönem askerlerin masasına oturur.
- nabıyonuz gençler afiyet olsun
- saolun komutanım.
- bakın ne güzel yemek çıkarıyoz size.bunları dışarda yesen; pilav 2 milyon, tas kebabı en az 4 milyon, kadayıf da 2 milyon.bak dışarda yesen 8-10 milyon para vercen burda bedava
- iyi de komutanım ben de dışarda 2 milyar maaş alıyodum, burda 35 milyon lira veriyonuz
-..
koç üniversitesi'ndeki pikachu
-
bize kızın yabancı olduğunu anlayınca entryleri yok eden hıyarları gösteren video. türk sandığı amerikalı bir kızdan daha iyi ingilizcesi olduğunu iddia eden bile vardı.
http://i.imgur.com/0wgikcs.png
erkeklerin sevgili olmak istediği kızda aradıkları
-
sanılan,
-güzellik
-naz niyaz eda işve sahibi olmak
gerçekte olan,
kafasına göre bir insan. eninde sonunda herkes kafasına göre bir insan arar. kimisi bunu geç fark eder o kadar.
not: mesaj atmayın. erkek değilim. kadın da değilim. masa lambasıyım.
survivor 2016
-
survivor sayesinde hiçbir şeyi öğrenemediysek şunu çok iyi öğrendiğimizi düşünüyorum:
türk atletler gerçekten iğrenç insanlar.