hesabın var mı? giriş yap

  • kırmızı ışıkta bekliyorum, saçımla falan oynuyorum. neyse gözüm yandaki araca daldı. siyah bir arabanın arkasındaki adamla göz göze geldik. adam elini çenesine dayamış mutsuz mutsuz bakıyor. 5 saniye bakıştık öyle sonra kafamı çevirdim çevirir çevirmez aaaa abdullah gül dedim. umutsuzca bana bakan adam abdullah gül'dü. o kadar boş bakmışım ki adamın kim olduğunu algılamadım. sonra hemen kafamı çevirdim hala bana bakıyordu ama alınmış belli bir saniye sonra kafasını çevirdi. yani öyle karşılıklı trip attık. hayat ne tuhaf lan. bir kaç ay önce yolları kapatan, konvoyla gezen adamla kırmızı ışıkta birbirimize trip attık. ışte bunlar hep akp'nin oyunu.

  • istanbul disinda bir ilde cesitli akrabalarini aramak isteyen bir adam, numaradan once 0 cevirmedigi icin durmadan zkurmus'un evini aramaktadir...

    - alooo. yengee.
    - kimi aramistiniz?
    - fatma abla, nasilsin?
    - yanlis numara efendim.
    - pardon.
    - iyi aksamlar.

    ertesi gun...
    - aloo. dayii (valla ayni adam)
    - kimi aramistiniz?
    - dayi nasilsin, ben mustafa.
    - nereyi aramistiniz?
    - (ilin ismini soyler, bakarsiniz, sizin telefon numaranizin ilk 3 rakami ilin kod numarasi)
    - beyefendi, once "0" cevirceksiniz.
    - ha pardon.

    ayni gun...
    - aloo. yengeee (yine ayni adam)
    - mustafa bey, 0 cevirmemissiniz (ogrendim ya adamin adini)
    - pardon abla ya.

    ertesi gun
    - alo yengeee (amma ariyosunuz be birbirinizi, kac para telefon faturasi geliyor size?)
    - mustafa bey, 0 cevirmemissiniz
    - ya pardon ya, yine mi cevirmemisim?
    - evet, ayni numara
    - siz nasilsiniz abla?
    - iyiyim mustafa bey (o sirada cocuklardan biri aglamaya baslar), siz 0 cevirin once.

    bir kac dakika sonra
    - alo abla cocuga bisi oldu mu diye merak ettim de.
    - (haydaa?) yok yok, bisi yok, dusmus. siz yengeyi ariycaktiniz?
    - ha tamam, haydi gorusuruz.
    - tamam gorusuruz.

    hala o kadar cok olmasa da arar sorar mustafa bizi (yanlislikla ariyo ama, hep unutuyo 0 cevirmeyi). kendinin de 2 cocugu varmis. ekmek cigneyip cocugun kafasini carptigi yere koyarsam sismezmis.

  • trafikte nasıl insanlarla birlikte sürüyoruz işte kanıtı. kadın resmen zombiye dönüşmüş. yanında birisi olsa boynundan et koparması işten bile değil.

  • yine brezilya: karim benimle tanismadan once bir turkiye seyahati yapmaya niyetlenmis, denyo seyahat acentacisi "gitme" demis "seni kacirir, deve karsiligi sultana satarlar!" .. korkmus, gitmemis tabii .. peru'ya gitmis. biz daha cikarken bunu anlatip dogru olup olmadigini sordu. ben de soyle yukaridan asagiya bir suzdum, "8 deve edersin" dedim. hala dalga mi gectim dogru mu soyledim bilmez.

  • o zamanlar rusyada emekli maaşları 150 dolarmış derlerdi insanlar nasıl geçiniyor diye hayret ederdim.
    artık etmiyorum...

  • adamın biri bi kahveye girmiş. millet kahvede baya gülüyor eğleniyor filan. napıyor lan bunlar demiş bakmış birisi ordan bağırıyor,

    - 45!

    herkes yerlerde

    - 7!

    ağlamışlar gülmekten.

    - 51!

    buna da gülmüşler baya.

    adam merak etmiş sormuş,

    - neye gülüyorsunuz böyle?

    kahvenin eskilerinden biri sinan özen'in şu bakışını atarak;

    http://t2.gstatic.com/…mages_up/sinan ozen1.jpg&t=1

    "sen yenisin galiba" demiş. "biz bu kahvede sabah akşam fıkra anlatırız. öyle çok fıkra anlatırız ki artık yorulmayalım diye fıkraları numaralandırdık. misal 5. fıkra temel ingiliz alman uçaktalar filan.. herkes ezbere biliyor. biri 5! diyince hepimiz fıkrayı hatırlayıp gülüyoruz" demiş.

    adam teşekkür etmiş,

    sonra "7412" diye bağırmış

    bağırmasıyla birlikte bütün kahve yerlere yapışmış. sandalyeden düşenler mi dersin, gülmekten sıçanlar mı dersin, burnundan sümük gelenler mi dersin, millet paramparça, konuşacak halleri yok, gözleri yuvalarından çıkacak.

    adam şaşırmış "niye buna bu kadar güldünüz" demiş

    zar zor konuşanlardan birisi cevap vermiş

    - bu fıkrayı daha önce hiç duymamıştık