ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
benzinin litre fiyatının 26 tl olması
-
nedense konuşulmayan konu.
arkadaşlar hepiniz mi zenginsiniz? bu nasıl oluyor ya. ortalama bi depo 1000 liradan fazlaya doluyor artık. ulan hakkaten hepiniz 50k maaş mı alıyorsunuz. bu ne rahatlık.
bi gündeme getirelim şu konuyu artık bir şey yapalım.
linkedin'deki yaran yeni mezun isyanı
-
hakli isyandır. mezuniyetten sonra benzer aşamalardan geçmiş boğaziçi üniversitesi onur dereceli öğrenci olarak söylüyorum:
plazalarda yapılan işler için üniversite mezunu olmaya gerek yok (statik hesap, tasarım vb. işleri dışında)
iyi ingilizce ve ms office bilgisiyle liseden mezunsaniz (marka lise mezunları oluyor genelde) plazada yürüyen işleri kotarırsınız.
zaten yukarıda şikayet edilen yeni mezunlar mail bile yazamıyor, dilekçe yazamıyor geyiği üniversiteden kaynaklanmıyor. üniversitede mail yazma dersi verilmiyor, bunların üniversiteye gidilmeden önce öğrenilmesi lazım.
üniversitelerde verilen eğitimin gerçek hayatla uzaktan yakından alakası yok. bence yök ve ticaret odalarının bunun üzerinde görüşmesi lazım. üniversiteler bilim merkezidir, piyasaya istihdam sağlamaya mecbur değil diye zırlamayın. bu ülkede bilim insanı olmak için okuyan insan sayısı çok az. birçoğu kasiyer olmamak için, masabaşı iş için okuyor...
hayat felsefesi yapılabilecek en güzel söz
-
tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır, yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için tanrı'yı kullanırlar. giordano bruno
türk dizilerindeki aşırı zenginlik
-
herkes o kadar zengin görünüyor ki zengin ve fakirleri ayıran tek bir detay var: zengin karakterler lüks otomobillere binerken fakirler de en kötü ihtimalle her yere taksiyle gidiyor. ülkede metrobüse bir tek ben biniyorum resmen amk.
erkan naldemirci
-
allah, kelam gibi dini sözler kullanıp 10 yaşındaki küçücük çocuğa tecavüz etmekten bahsediyor..hiç mi şaşmaz bu sözde müslüman insanlar be..bu ülkeyi bu hale getiren leş insan topluluğundan sadece biri..
yalnızlık senfonisi
-
anladım sonu yok yalnızlığın
hergün çoğalacak
her zaman böyle miydi bilmiyorum
sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak
alışır her insan, alışır zamanla kırılıp incinmeye
çünkü olağan yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkmak
yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
bekliyorum bekliyorum bekliyorum
hadi gelin üstüme korkmuyorum
yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
bekliyorum bekliyorum bekliyorum
hadi gelin üstüme korkmuyorum
bulutlar yüklü ha yağdı ha yağacak üstümüze hasret
yokluğunla ben başbaşayız nihayet
bulutlar yüklü ha yağdı ha yağacak üstümüze hasret
yokluğunla ben başbaşayız nihayet
soz muzik sezen aksu
star trek
-
bu adamlar o kadar teknolojik uzay gemisi yapmislar hala bi otobus gibi tutma yeri koymamislar, bi torpil yiyince cikan sarsilmada hoop diye cihazlara tutunuyolar, bigun biri kiracak navigasyon kolunu, kalacaklar uzayin ortasinda dimdizlak
kediyi balkonda kucağa almak
-
elleri kıyma makinesine sokmaya yakın sonuçlar doğurabiliyor.
kuzum ben seni niye atayım aşağı ki?
nereden girdi aklına bu düşünce?
ekşi yazarıyım dendiğinde gelen tepki
-
bana en çok gelen "nickini söylesene"..
az sonra kabalaşacak insan nezaketi
-
(bkz: bak güzel kardeşim) diye cümleye giriş yapıldığı andır.
lise hocalarına yıllar sonra söylemek istenenler
-
gözlerim bozuk olduğu halde en arka sırada oturup tahtada yazan bir kelimeyi görmeden bitirdim liseyi ama hanginiz farkına vardı bunun.
ayrıca sonradan renk körü olduğumu farkettim, o koyu yeşil tahtaya pembe ince tebeşirle yazılanları hiç görmedim. en önemli kısımlar onlarmış ama olsun.
edit: farkında olmadan içini cızlattığım insanlar olmuş. merak etmeyin çok iyi konumdayım hayatta
terliği bırak da öyle konuşalım diyen hamamböceği
-
diplomatik bi' hamamböceği, ve şiddete karşı. konuşarak bazı şeylerin halledilebileceğini düşünüyor. öldü. evet.
baharın geldiğinin anlaşıldığı an
-
balkonu yıkadıktan sonra, masaya balkon takımının örtüsünü, sandalyelere de minderlerini koyduğun an.