hesabın var mı? giriş yap

  • yani, spontaneous human combustion

    kendiliğinden yanma başlığı altına taşınmış olan bu yanma durumu, yalnızca "insanlar" tarafından gerçekleştirilebiliyor, dolayısıyla bu olaya "kendiliğinden yanma" gibi bir ad verilecekse içine bir şekilde "insan" kelimesi de eklenmeli. yoksa böyle ne anlattığı belli olmayan yarım yamalak tabirlere, sırf türkçedir, dil bayrağımızdır gazıyla tamah etmek zorunda bırakılırız.

    kendi kendine yanan insanlar adı verilen bu vakalarda insanın gövdesi tamamen, kemikleri bile toz haline gelene dek yanıyor, fakat çevredeki eşyalar hiç alev almıyor.
    geçenlerde bbc'de kendisi de domuza benzeyen bir doktor olayı bir domuz cesedi ile gerçekleştirdi, domuz içten içe yanıyor, vücuttaki yağ yanmanın sürekli olmasını sağlıyor ve ısı vücudun kendi içinden geldiği için kemikler bile unufak oluyor. supernatural ya da benzeri hiçbir etki yok yani. zaten olay her zaman yalnız yaşayan insanların ya da öldürülüp yakılan cesetlerin başına gelmiş. diyelim ki yaşlı teyze kibritle ocağı yakmaya çalışırken giysisi tutuşuyor, teyze sözdürmeye çalışırken korkudan kalp krizi geçiriyor, ölüyor ve yanmaya devam ederek kömürleşiyor.

    olayın "human combustion" olduğu doğru yani, ama "spontaneous" bölümü yalan dolan.

    (bkz: patlarsam yanarsın)

  • ben de baska sebeplerden dolayi getir'in programini sildim cep telefonumdan. hep o baska sebepler yaratiyor bu sorunlari.

  • yeryüzündeki her milletin milliyetçilik hakkı vardır, bir tek türklerin yoktur.

    ingiliz, fransız, alman milliyetçilik yaptığında, ekonomik bağımsızlığını ve kültürünü korur, türkler yaptığında ırkçılık, faşizm olur.

    milliyetçilik yapan türk ise kötü ve faşist, x, y veya z ise, anti-emperyalist. ne güzel.

  • bir sevgili aktivitesiymiş.

    sanık emre çiçek'in avukatına göre bu, basit bir sevgili kavgasıymış ve planlama yokmuş.

    peki ne olmuştu?

    emre çiçek kendisinden ayrılmak isteyen kız arkadaşı rabia kaçmaz'ın ellerini yanında getirdiği plastik kelepçelerle ve bantlarla bağlayıp falçatayla boğazını kesti. sonra tecavüze kalkıştı ve vücudunun çeşitli yerlerini falçatayla yavaş yavaş doğradı. ardından arkadaşıyla birlikte bir çuvala koyup yol kenarına attı. öldüğünden emin olmak için de arabayla üzerinden geçmeyi ihmal etmedi tabii. mucize eseri kurtulan rabia eski sevgilisinden şikayetçi oldu. 23 yıldan 30 yıla kadar hapsi isteniyor.
    olayı görüp yardım eden sanığın arkadaşı ise tutuksuz yargılanıyor.

    sözcü

    cnntürk

    hürriyet

    sabah

    akit( biraz daha ayrıntılı)

    ülke gündeminin yoğunluğu nedeniyle sosyal medyada pek haber olmadı. rabia sesini duyurmaya çalışıyor.

    akıl sağlığı yerinde olduğu belgelenen eski sevgili ise belki de birkaç yıl sonra aramızda olacak. ve yol verme kavgası yüzünden aynı canavarlığı bir kez daha yapacak.

    sözlüğün gücü ve hassas yazarların yardımıyla bu dava gündemde yer bulur umarım.

    edit: bu korkunç olayı duyunca öfkemizi ailesine yönlendiriyoruz. fakat polise ihbar eden kişi sanığın kendi babası. böyle bir karar vermek kolay olmasa gerek. o yüzden ailesine hakaret etmek doğru değil gibi. evlat işte... söz geçmiyor bazen.

    bu arada daha önce de anne ve babasıyla yaşadığı evden sürekli eşya çalıp alkol almak için satıyormuş ve babasının şikayeti üzerine hakkında uzaklaştırma kararı çıkarılmış. yani kendisi suça meyilli birisi.

    daha once emre çiçek'le arkadaş olan bir tanık mahallede "rabia benden ayrılırsa onu kimseye yar etmem öldürürüm " dedigini ifade etti.

    bu konunun bilinmesinde ve konunun işin ehli kimseler tarafindan takip edilmesine yardım eden sizler ve debeye taşıma hassasiyetini gösteren moderatörlere sonsuz teşekkürler. güzel insanlarsınız vesselam.

    umarım suçlular gereken cezayı alır ve rabia tüm travmaların atlatıp hayatına devam edebilir.

  • oyunu oynayanların çoğunun erkek olduğunu farz ederek yazıyorum:

    bir halısaha maçına gittiğinizde, rakip takımdakiler isterse can-ciğer dostunuz olsun; eğer güzel bir oyun oynamak için sahaya çıkıyorsanız ve ortada bir "iddialaşma" durumu varsa ister istemez bir gerilim, bir enerji ortaya çıkar ve bu oyuna ayrı bir tad katar.

    işte dota'da dereceli oyunlardaki var olan şey de budur. baklavanın dengi burada mmr.

    sosyal psikolojide saldırganlık ile ilgili sevdiğim bir teori var "frustration ve aggression" diye (en son replikasyonları da iyiye gidiyordu, bilmiyorum şu an bu teorinin durumunu). bu teoriye göre insanların saldırgan olmasının nedeni bir hedefe ulaşmadaki ortaya çıkan engellerdir. bir insanı bir amaca ulaşırken engellersen ortaya insan doğasındaki saldırganlık ortaya çıkar.

    şimdi oyun boyunca her bir feedleme, supportun jungle a girmesi +25 için bir "engelleme" durumu ortaya çıkartır. dahası, bu sadece supportun yaptığı hatalarla ilgili de değildir. örneğin safelane carry olarak omni almışsınızdır dakika 5 de jungle a girmişsinizdir ancak gidip supportu ward almıyor diye flameliyorsunuzdur. frustration aggressionun diğer bir yönü amaca ulamşadaki engellemede sorumluluğu başka bir dış grubun üyesine(support)'a atmaktır ve sonraki adımda onu "linçlemek"(evet literatürde de tam olarak böyle geçiyor açıp bakın isterseniz referansı en sona koyacağım) gelmektedir.

    nasıl ki "road-rage" durumu araba kullanan insanlarda ortaya çıkıyor ki burada da çoğunlukla bir -frustration and aggression durumu vardır trafik psikolojisinde- dota gibi bir oyunda da bu tür saldırganlık durumlarının ortaya çıkmasını çok fazla büyütmemek lazım.

    elbette, bu anlattıklarımın farkında olan insanlar bu tür durumlara girişmezler ya da sinirlenseler bile sadece oyunun sonundayken biraz sinirlenir ve devam ettirmezler , oyun içerisinde sinirlenme gibi bir durum zira halısahadaki gibi olumlu bir etki yaratmaz çoğu zaman, işleri daha da berbat eder. zira dota, testosterondan daha çok motor fonksiyonlar ile bilişsel kapasitesinin "uyumu-koordinesi" ile ilgili bir oyundur.

    peki insanlar neden normal oyun dururken dereceli oyun oynar? bu konuda da bir hipotezim var benim birkaç akademik bulguya da dayanan. bana kalırsa dereceli oyun oynamanın sebebi ile korku film izlemenin sebebi aynıdır. çok detaya da girmek istemiyorum ama şunu söyleyeyim kısaca: beyninizin ilgili bölümünde bir ödül uyarıcısı(doğal bir uyarıcı olarak örneğin yiyecek) kodlayan nöronlarımız ile bir korkunun ortadan kalkması ile rahatlama duygusunun kodlandığı nöronlar örtüşüyor(yani yendim mi yenildim mi, o +25 geldi mi gelmedi mi uyarıcısı) işte bu yüzden ranked oyunlar insanı sinir stress etse bile, beyindeki kadım reward networkün çalışma tarzının evrimsel kodları koşullanma ilkesiyle çoğunlukla şekillendiği için normal oyun yerine sinir stressi korkuyu göze alıp ranked girmeye devam eder. bir kere o tadı aldıktan sonra beyin, o rankedın peşini bırakmayacaktır...

    referanslar:
    bahsettiğim nöronlar ile ilgili güncel yayın:
    * amygdala reward neurons form and store fear extinction memory zhang et al., 2020, neuron 105, 1077–1093 march 18, 2020 ª 2019 elsevier ınc.
    https://doi.org/10.1016/j.neuron.2019.12.025

    bu da yale ekibinin grand teorisi (tabi bu şu an çok değişti, berkowitz miydi neydi öyle bir abi aldı bayrağı)
    *dollard, j., miller, n. e., doob, l. w., mowrer, o. h., & sears, r. r. (1939). frustration and aggression. yale university press. https://doi.org/10.1037/10022-000

  • nasıl ki kendi çocukları şehit olmadığı için ekranlara çıkıp şehadet üzerinden goy goy yapıyorlar, kendi çocukları tacize uğramadığı için de mağdurlar üzerinden goy goya devam ediyorlar. empati sıfır ahlak sıfır paralar sıfır.