hesabın var mı? giriş yap

  • cukunu at isirip koparan bir dayi vardi. canli yayinda bayan spiker baglanmi$ti buna:

    - sonra ben arkami dondum, at birden egilip kapti...
    - neyi kapti?
    - ya $eyi...
    - nerenizi efendim?
    - ...
    - efendim neyi kapti at?
    - gami$i gami$i.. he heheeeee...

  • okul mokul gormemis gorucu usulu bir evlilik yapmis benim annem. cok mutsuz olduguna pek tanik olmadim. genelde mutlu olan, neseli bir kadin. eli de cok agirdir. gudumlu anne terliginin arkasindan gelen o ellerin acisini hic unutmadim. dayak yedikce gulen cocuktum daha da ustune dayak yerdim guldugum icin. aglamayi da cok sever garip bir sekilde. universiteyi kazanana kadar izmir'de ailem ile beraberdim ve cokca sahit oldum aglamalarina. deniz gezmis icin aglarken ertesi gun adnan menderes icin de aglayabiliyordu. 80 sonrasi apolitik bir kusaktim ve ben buna anlam veremezdim. sivas katliami icin gunlerce aglarken ayni kadin abdullah catli icin de agliyordu. 10 senedir zaman zaman ulke simdilerde de sehir farkli oldugu icin kendisi ile senede 3-4 kez gorusebiliyoruz. en son gorusmemiz esnasinda kayseri-gs maci oynaniyordu ve ailecek maci izliyoruz. bobo bir kirmizi kart gordu ve annem hungur hungur aglamaya basladi. ben tam anlamiyla olayi anlama calisirken kardesim hafta icerisinde bir avrupa macinda kirmizi kart goren meireless icin de agladigini soyledi.

    boynuna sarildim benim de gozlerim dolmus bir sekilde. beddualari da hala kulagimda:

    -bu hakemler kafir kafir! koymuyorlar ki oynasin su cocuklar.

  • çeşitli sebeplerden ötürü oluşabilecek kokudur. temel nedeni ise çamaşırların iyi bir şekilde kurumamasıdır. yine de birkaç şeyden bahsedelim:

    1- antrenmandan sonra terli kıyafetler çantada veya poşette bir süre beklerse kokunun kumaş üzerinden çıkması zorlaşabilir. bu yüzden yıkamadan önce o kıyafetleri kurutmak kokmaması adına faydalı olacaktır.

    2- yine yukarıdakine benzer şekilde nemli ve ıslak kıyafetler direkt kirli sepetine atılmamalıdır. bunun yerine asarak bir ön kurutma yapılmalıdır.

    3- fazla miktarda deterjan kullanımında da, deterjan çamaşırdan tamamen durulanamayacağı için bakterilerin birikeceği ortam oluşmaktadır. bu yüzden önerilen miktarda deterjan kullanımına dikkat edilmelidir.

    4- yıkamadan sonra mümkün olan en kısa sürede çamaşırları asmak gerekir. bekleyen çamaşır daha sonra iyi bir ortamda kurusa dahi kötü kokacaktır.

    5- makineyi tıka basa doldurmak da çamaşırın iyi yıkanmasına veya iyi durulanmasına engel olacağı için kötü kokunun sebeplerinden biridir.

    6- makine temizliğine dikkat edilmelidir. bazı makineler kıyafete aktarılabilen küfler oluşturur. bu yüzden düzenli bir şekilde makine bakımı da ihmal edilmemelidir.

    7- deterjanın içine bir miktar beyaz sirke karıştırmak da çamaşır üzerindeki birikmiş bakterileri engelleyeceği için diğer yöntemler işe yaramadığı anda kokunun gitmesi için denenebilir. sirke yerine kabartma tozu ilavesi de yapılabilir.

    not: tabii ki kurumaya ve kokmaya etki eden başka faktörler(şehir, mevsim, yumuşatıcı kullanımı, makine ve kıyafet kalitesi...) de vardır. genel olarak çamaşırlar ve yıkayan kişiye göre yazılmıştır.

  • (bkz: bmw 530d)

    fabrika çıkış fiyatı:94.000tl
    almanya* türkye* gemi ile nakliye(sigorta dahil):1.000tl
    borusan holding karı:2.500tl
    istanbul dan bayinin olduğu şehire nakliye(sigorta dahil):500tl
    bayii karı:2.000tl

    bayi satış fiyatı:100.000tl
    ötv(%130):130.000tl
    kdv(%18):41.400tl
    trafik sigortası:200tl
    trafik dosya bedeli:200tl
    motorlu taşıtlar vergisi(6 aylık):2.200tl

    aracın müşteriye anahtar teslim maliyeti: 274.000tl

    sonuç:sıfır km 2012 model bir bmw 530d münich de herhangi bir bmw bayisinde anahtar teslim: 66.000euro iken, borusan oto avcılarda anahtar teslim:120.000euro fiyatla satılmaktadır.

  • "oğlum 7 aylıktı, nisan ayı...

    benim evi sanırım, ev gibi hissettiğim zamanlar. nereden hatırlıyorum; salonun bir köşesinde saksı çiçekleri var. rahmetli kayınpederim benimle yaşıyor, yarı felçli. çok şık bir adam. zar zor yürüyor, titreye titreye iniyor merdivenlerden, pastaneye gidip çay içiyor, dönüşte mutlaka bir çiçek alıp geliyor. çok zarif bir adam, yattığı yerler nur dolsun. belki karısına, çocuklarına çok çektirmiş ama beni seviyor. ben de onu.

    salonun bir köşesinde oğlumu emziriyorum ve telefon çalıyor. oğlumu koltuğa bırakıp telefona bakıyorum. telefonda ablam;

    -babam iyi değil, yoğun bakımda. doktor, çocuklarını çağırın dedi. gel...

    diyor. gel dediği yer, istanbul dışında. ama o an aklımda sadece "babam iyi değil" cümlesi yankılanıyor, bu istanbul dışılık endişesi dışında. eşim evde, ne olduğunu soruyor, anlatıyorum ağlamadan. "babam iyi değilmiş, ablam çağırıyor, babam yoğun bakımdaymış" dedikten sonra salıyorum çeşmeleri. hiç hareket yok. "bakarız" diyor.

    "bakarız..." işe gidiyor, deli tavuk gibi dolaşıyorum evde, ne yapacağımı da bilmiyorum. hapisanede gibi yaşıyorum zaten, tek başıma bakkala markete gidemezken, şehir dışına çıkma endişesi sarıyor her yanımı. "babam gidicem, doktor çocukları gelsin demiş, niye bekliyorum ki?" diye kara kara düşünüyorum. hava bir açıyor, bir kapıyor. ablam bir daha arıyor;

    -gelmeyi düşünmüyor musun? durum ciddi, beyin kanaması geçirdi ve durumu çok kötü!

    annemlerde kimse yok, sanki kocaman şehirde tek başıma kalmışım gibi, ne yapacağımı bilmez bir vaziyette, rutin yaşamaya çalışıyorum. oğlumu emziriyor, altını değiştiriyor, gülen yüzüne bakıp, gülmeye çalışıyorum. ama, kafam allak bullak. bir şey eksik ? saat, akşam sekize doğru eşim geliyor. sormuyor hiç, şaşırmıyorum ama daha fazla dayanacak halim yok.

    -ben gidicem!

    diyorum. o mutfağa girip, bir bardak rakı doldurup içiyor ve;

    -bekle!

    diyor.

    bekliyorum... saat 12'ye doğru, çıkıyoruz evden, o? o zil zurna sarhoş, ben korkak... benimle gelmesini istemiyorum, çünkü, ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyorum. hem zaten gezmeye de gitmiyorum ki. babam, babam iyi değilmiş, doktor çocukları gelsin demiş. belki bir daha görmem... korkuyorum... oğlum kucağımda, o, söylene söylene çıkıyoruz. yarım saat geçiyor belki babam yok artık, bilmiyorum... bir şey eksik...

    bilet bulamıyoruz. eve dönüyoruz. o, o söyleniyor... bir şey eksik. belki babam? bilmiyorum kocaman bir eksik var ve gittikçe büyüyor. ağlaya ağlaya eve giriyorum. oğlum kucağımda uyuyor. onu yatağına yerleştirip yatak odasına geçiyorum. o, o hala sarhoş ve daha da öfkeli. yatağın ucuna oturup, yüzümü ellerimin arasına saklayıp sessizce ağlıyorum. kapının sesini duyuyorum, içeri attığı adımlar karışıyor sessiz ağlayışıma. tam önümde duruyor ve hala bir şey eksik. bir eliyle kolumdan tutup ayağa kaldırıyor beni... karşı karşıya duruyoruz. gözlerim kızardı biliyorum, yanıyor çünkü. hala eksik, hala eksik...

    bir adım atıyor geriye, elini saçlarıma uzatıyor. oda loş, gözlerini seçemiyorum, gözlerim yanıyor. eksik, eksik... saçlarımı kavrıyor elleri, işte o an göz göze geliyoruz. gözlerinde, hayasız bir parıltı var, içinde ateş var ve öfke. kavradığı saçlarımın kökleri acımaya başlıyor, yanmaya... suratımın orta yerine bir tokat iniyor...

    -gecemi mahvettin!!

    hayatımda ilk defa duydum bu sesi aslında. kafama yumruk attığında. hani şu çizgi romanlardaki "çtönk!!" sesi varya, işte onu duydum kafamda.

    "hayatımı mahvettin" dedi içimde bir ses. işi bittikten sonra, odadan hırsla çıkarken o. eksik bir şey var bu hikayede ki, hala eksik..."

    bu hikayenin ekisiğidir sefkat. daha belki kaç hikayenin. o yüzden gördüğüm zaman aptala döner, çocuklaşırım...

  • bence bu açık sağ-sol mevzusundan ziyade, uykulu olmak ve uykusuz olmanın aynı manada kullanılmasıdır.

    çok uykulu hissediyorum: uykum var

    çok uykusuz hissediyorum: uykum var.

    bundan büyük açık mı olur?

  • ileri demokrasinin temsilcisi ve önde gelen uygulayıcılarından istanbul valisi hüseyin avni mutlu'nun beyanatı.

    insanları korkutarak sindirmeye çalıştıkça batacaklarından haberdarlar mı acaba? suç olmayan bir eyleme katılanların peşinde koşacağınıza suçlularla ilgilenseniz nasıl olur sayın vali? siz o kamera kayıtlarıyla başbakana yaranacağız diye uğraşırken mesaisini o işle harcayan memurların işini tam yapamaması dolayısıyla işlenen her suçta katkınız olacağının farkında mısınız? elinizdeki kaynaklar bu kadar mı bol da bu işlerle devletin memurlarını meşgul ediyorsunuz?

    "...istanbul valisi hüseyin avni mutlu, türk telekom arena'nın açılışında protesto eyleminde bulunan kişilere ilişkin görüntü kayıtlarının ellerinde olduğunu belirterek, yapılacak tespitler için bunlar üzerinde çalışıldığını söyledi..."

    http://www.hurriyet.com.tr/…em/16792366.asp?gid=373