hesabın var mı? giriş yap

  • benim için gizemini yıllardır koruyan, aklımın hiçbir zaman kabul edemediği oldukça kaotik bir konu. zira bakın ey romalılar, ey arkadyalılar bakın! bu sıradan bir embriyo, bu da bildiğiniz ismail türüt. ya hu ne alakası var şimdi? soruyorum lan ne alakası var!! embriyoya bakıyorsun böyle sıradan, halim selim, işinde gücünde. "lan biraz daha gelişsem de büyüsem, bebeklikti okuldu mokuldu işime gücüme baksam artık" tadında bir embriyo; diğerine bakıyorsun, bardaktan boşanırcasına terlemiş, varlığının izahı mümkün olmayan bir ismail türüt. böyle masumane bir embriyo nasıl olur da ismail türüt'e dönüşebilir anlamak mümkün değil. bu nasıl bir sır, nasıl bir muamma, nasıl bir doğa felaketi anlayabileceğimi de zanetmiyorum bu yaştan sonra. pes! eminim bilimin de buna verebileceği mantıklı bir cevabı yoktur, en sonunda "yaradan böyle yaratmış işte kardeşim" deyip ateizmin çökmesine neden olacaklar. ayıp ya. vallahi ayıp. evet.

  • elektriklerin kesilebileceğini öğrendiğimiz gün çevredeki marketlerde tüple çalışan katalitik soba aradım. bulamayınca kamp tüpüne takabileceğim ısıtıcılara baktım ancak elektriksiz tüm ısınma araç gereci ve aynı zamanda odun dahi tükenmişti. amerikalılar böyle durumlarda çılgınca stok yapıyor. aynı zamanda böylesi sıcak bir eyalette katalitik soba vs stoğu da o derece az oluyor. velhasıl hiçbir ısınma alternatifi bulamayınca, evdeki 3-5 kamp tüpüme ocak takıp en azından çay, yemek yaparız demiştim. nasılsa birkaç saat içinde düzelir dedim. ne saf bir insanım ki olası bir kesintinin çok uzun sürebileceğini düşünmedim.

    derken önceki gece 4:30da 20 aylık oğlumun çığlığıyla uyandım. ev ısısı 12 dereceye düşmüştü. hadi ben ankarada büyüdüm, soğuk bana koymaz da, bebe ilk kez tanıştı ve çok korktu. odanın kapısını kapattım, bir yurt öğrencisi soğukkanlılığında olabildiğince mum ve kamp ocağımı yaktım. sabah 7 olduğunda odanın ısısı 16 dereceye ulaşmıştı ancak evin geri kalanı 4 dereceye düşmüştü. ne de olsa kagir yapı, nasıl tutsun sıcağı deyip, 7:30da elektriği olan arkadaşlarımıza gitmek üzere evi terkettik. 2 gündür hiç elektrik gelmedi. bu sabah evi kontrole gittiğimizde, bir de komşunun canavar kamyonetiyle park halindeki aracımıza kötü bir şekilde çarptığını gördüm. üstelik hemen hemen tüm komşular ilk geceyi arabalarında geçirmişlerdi.

    şu günleri bir atlatalım da, bir 10 yıl boyunca daha hiç kullanmayacağımı bilsem de, ilk iş bir katalitik soba alacağım. döndük dolandık nenemin katalitik sobasına muhtaç kaldık.

    her şey bir yana, evinde yalnız olan onca yaşlı insan ne yapıyor, bu duruma çare bulabildiler mi, zamanında yardım ulaşıyor mu bilmiyorum. umarım can kaybı olmaz. kötünün kötüsü var, şikayet etmeye hakkım yok sanırım.

    (bkz: dallas)

    edit: 50 saatin ardından elektrik geldi. evimize döndük. iki gündür sesi çıkmayan komşu hatasını kabullendi, arabamızı yaptıracak. elinde olmayan otel odasını bir çok kişiye rezerve edip paralarını toplayan priceline'la da ayrı uğraşacam, yazdım kenara. dallas'taki türkler facebook grupları üzerinden inanılmaz bir dayanışma örneği gösterdiler. insanlar açık adres paylaşıp ihtiyacı olanlara evlerini açtılar. böylelikle arayacak kimsesi olmayanlar sığınacak yer buldular. kimi yemeğini, kimi odununu paylaştı. gurur duydum açıkçası.

  • bir cok erkegin pismanligidir, bu kadinlari kaybetmek.

    gerçekten asik olmuş kadinlari el altında görüp, "nasil olsa terk edemez" diye hirpaladiniz, aldattiniz, vazgecirdiniz. eğer yoksalar, karsilarina talihsizce cikmis, asik olduklari adamlardir sebebi.

  • diamond'ın kült kitabı. new york times'ın en çok satanlar listesine girmesinden tutun da pulitzer prize kazanmışlığı, the phi beta kappa award in science ödülünü almışlığı var.

    insan toplumların kaderini, şekillenişi, bugünkü durum ve nedenlerini açıklıyor. modern dünya hakkında yeni bir bakış açısı kazandırıyor. kitap orijinal dilinde daha anlaşılır bir dil, akıcı bir üslupla yazılmış. ancak çevirisini okurken zorlanıyorsunuz. türkçesi o kadar iyi değil ve hatta orjinalinden daha karmaşık kelimeler, cümleler kullanılmış. aşağı yukarı 23 ytl olan kitabın orijinalini okumanızı tavsiye ederim, bu durumda.

    kitapta kısaca nelerden bahsettiğine gelince toplumların gelişmişliği, bu gelişmişlikte ten renginin önemi hakkında yali'nin sorduğu soruyu cevaplayarak başlıyor, kitap. beyazın siyaha, siyahın kırmızıya akıl veya başka bir yönden üstünlüğü olmadığını; sadece modernleşme-gelişmeye açık topraklarda yaşayanların beyazlar olmasından ötürü onların daha çabuk gelişebildiklerini anlatıp kanıtlıyor. en basit haliyle tüfek, mikrop ve çelik modernleşme kapısını açan anahtarlar. tüfeğe sahip olabilecek güçte olmalısın.* mikroplar karşısında ayakta duracak, bağışıklık kazandıracak bir sisteme sahip olmalısın ve tabiki çeliğin de olmalı. yaşam için temel ihtiyaçlarını karşılamanı bitirip lükslere- gelişmeye- ilerlemeye geçtiğini gösteriyor, çelik. çeliğin olunca araba tekerliğin de olur, araba tekerliğin olunca ticaret de yaparsın, uzak yerlere de gidersin ve hatta buharlı makineyi icat eder yeni bir çığır açarsın. gelişim için kilit sözler tüfek, mikrop ve çelik'tir. şimdilerde medeniyet denildiğinde akla gelen ülkeler bu şekilde ilerlemiştir. hem bu sözcüklerin önemi üzerinde duruyor, yer yer örneklemelere gidiliyor, kanıtlar sunuluyor, tarihçilerin savunduğu diğer tezler çürütülüyor hem de toplum statülerinin insanın rengiyle alakalı olmadığını anlatıyor. şans meselesi! beyazlar evcilleşebilecek hayvanlarla verimli topraklara düşmüşken siyahlar verimsiz topraklarda yabani hayvanlarla başbaşa kalmışlardır.

    çin, japonya, avustralia, avrasya, africa ve daha pek çok ülkenin gelişimi üzerinde durulmuş. anlaşılır bir dil, akla yatkın cümle ve tarihi gerçeklerle yazılmış, bir kitap. kitabın sonunda tüm kitabı özetleyen epilogue vardır ki, sadece o kısmını okusanız bile konu hakkında birçok detayla birlikte fikir sahibi olabilirsiniz. 475 sayfalık olan bu kocaman kocaman kitabın sonunda konu ile alakalı tartışma soruları hazırlanmıştır. bu soruların cevapları hakkında birazcık düşünmek de oldukça yararlı olacak. hele ki öğrenciyseniz ve bu kitap ders kitaplarınızdan biriyse; muhtemelen hocanız arkadaki tartışma sorularının benzerini soracaktır. göz atmanız da fayda var.

    "the scope and the explanatory power of this book are astounding." - the new yorker
    "fascinating... lays a foundation for understanding human history." - bill gates
    "an ambitious, highly important book." - james shreeve, new york times book review