ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
3 haziran 2023 thy'nin bir garip önerisi
-
senin cocugunun sictigi koltuga hostes oturmak zorunda mi veya yolcular o kokuyu cekmek zorunda mi ? isin icine cocuk veya kadin girince butun kurallar esnetilsin isteyen insanlari egitebilsek keske. bi de hakli goruyorlar kendileri sonuna kadar.
kalp atışını hızlandıran şeyler
-
hoşlandığınız çocuğu okulda görmek. evet bu kadar basit. 26 yıllık ömrümde bu kadar heyecandığım an sayılıdır.
üniversitedeyim o zamanlar.
yıllar evvel baya* hoşlandığım çocuğa uzun bir stalking sürecinden sonra bulup facebooktan mesaj atmıştım. o zamanlar facebookta ekli olmadığın kişilerin mesajları diğer kutusuna düşüyordu ve okuyup okumadığını bilemiyordun, tik işareti ya da okundu bilgisi yoktu. neyse. ben buna biraz komik biraz romantik bir şeyler yazmıştım kendimce. üzerinden bir gün geçti tık yok.
mesajı gönderdiğimin ikinci günü okul çıkışında gördüm ben bunu uzaktan ama mesajını almadan onu görmeye hazır değilim ve hiç olmadığı kadar heyecanlıyım. nabız 120-130 kesin. kalbimin sesinden başka ses duyamıyorum. ondan başka kimseyi de seçemiyorum, önüme koca bir duvar koysalar duvara tek başıma girerim o derece. ayaklarımın bağı çözüldü titriyor resmen, topuklu da giymişim zar zor yürüyorum. bayılıp kalacam ondan korkuyorum, kaldı ki ben soğukkanlı diye geçinirim ama inme geldi o an. neyse ki farketmedi bu beni arkadaşlarıyla geçip gitti yanımdan.
ama şimdi evliyiz ve çok mutluyuz. iyi ki atmışım o mesajı.. demek isterdim ama diyemiyorum amk. acayip g.t oldum, bir insan ne kadar g.t olabilirse ben daha büyük g.t oldum. yıllar geçti üstünden hala gelen giden mesaj yok. mal. mal diyorum çünkü o mesaja ancak bir mal kayıtsız kalabilirdi.
debe editi: ay yine bi heyecanlandım. sayesinde ilk debem. bi işe yaradı sonunda :)
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık:bir kıza tecavüz etseniz nereye kacarsınız
49.her hangi bir akp binasına
yurt dışında yaşayıp akp'ye oy veren seçmen
-
seviyorsan gel burada yaşa denilmesi gereken insandır. yurtdışında bütün özgürlüklerden yararlanmasını bil ama burada özgürlüklerin kısıtlanmasını karşıdan izle, yok öyle şey.
cüneyt arkın ve orhan gencebay arasındaki tartışma
-
cüneyt arkın'ın sevmediğini biz de sevmeyiz. nokta.
pasaport polisleri ile girilen diyaloglar
-
fransız dallama polis: öeğen jöğğğö papepapeeğğğ
pz: i can't speak french.
fransız dallama polis: oğağağa ğğğğğ ğğğğ pığğğğ
pz: (gülümseyerek) i'm sorry i can't understand you.
fransız dallama polis: (pasaportu karşıtırıp damga vurarak) üğğü moağaa de la ağaağ ğğğğğ
pz: yes yes.
fransız dallama polis: (pasaportu uzatarak) have a nice day.
pz: oğğğğuva.
ingilizce bilip sizi anladığı halde fransızca konuşan bir fransız dallamasıyla karşılaşma olasılığınız yüzde 78,3'tür.
eski erkeklerin çok daha erkek olması
-
testosteron seviyesi sürekli düşüyor.
80lerde 60 yaşında ölçülen testosteron seviyesi bugün 40larda ölçülüyor
https://www.healio.com/…estosterone-levels-observed
https://academic.oup.com/…/article/92/1/196/2598434
https://cdn-images-1.medium.com/…vx9sprdi1uduq.jpeg
özetle evet eski erkekler daha çok erkek idi. bugün normal kabul edilen testosteron seviyesi, 30-40 sene önce "yetersiz" denerek tedavi ediliyordu.
edit: oo nays debe. debeye layık bi entry olsun madem.
dur az daha bilgi verelim.
bakın mesela -
20-34 yaş arası erkeklerin "grip strength" yani bir şeyi tutup sıkma gücü ölçüldüğünde, 1985'te 53 kg güç uygulayabildiği görülürken günümüzde bu ortalama 44kg.
yaw sıkmayıversin ne olacak? diyeceksiniz ama sıkma gücü ve genel olarak sağlık arasında güzel bir korelasyon var. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18489802/ - 45 makaleye bakan meta-araştırma diyor ki ne kadar kuvvetli sıkarsan o kadar sağlıklısın, prematüre ölüm riskin düşük, ameliyat olursan komplikasyon olasılığı daha az vs. vs.
ya da sperm sayısı - 17% daha düşük 1980lere kıyasla 2014te yapılan araştırmaya göre.
bunların sebebi olarak ne gösteriliyor?
işte orası karışık.
obezite zaten bir faktör. ne kadar egzersiz, ne kadar rekabetçi spor (dota değil), ne kadar fiziksel efor, testosteron o kadar yükseliyor.
bunun en büyük katkıda bulunanı ise yediklerimiz.
özellikle 80lere gelirken kabul edilen kolesterol-kalp hastalığı arasındaki (gerçekte olmayan ve ancel keys isimli bir akademiğin hatalarla dolu 7 ülke araştırmasına dayanan) bağa dayalı diyet değişiklikleri ile azaltılan hayvansal gıdalar ve yerine konan basit karbohidratlar, şekerli gıdalar ve hidrojenize yağlar obeziteyi ve alakalı hastalıkları uçurdu.
https://eathropology.files.wordpress.com/…giant.jpg
konuyla ilgili daha önce yazmıştım (bkz: epidemiyoloji/@moresk)
bu hakim görüş sebebiyle et yemenin sağlıksızlığına, vejeteryan beslenmenin sağlığına dair kampanyalar sebebiyle daha çok tüketilmeye başlayan soyalı ve mısırlı gıdaların tüketiminin artması obeziteye katkıda bulundu.
konuyla alakalı biraz da (bkz: veganizm/@moresk) de yazmıştım.
öte yandan beslenme bu işin tek suçlusu değil.
zira şöyle bir bulgu var - testosteron seviyesi ortama göre tepki veren bir hormon.
dışarıdaki insanlarla benzer bir diyetle beslenen erkek mahkumların testosteron seviyesinin yükseldiği görülüyor. rekabet, stres arttıkça hormonun arttığını düşünürsek, günümüzün sosyal kültürü bu tür davranışları "toxic" olarak belirlediği için erkeklerin testosteron hormonu salgılamasına gerek kalan durumlar da azalıyor. bunu iyi ya da kötü olarak değerlendirebiliriz tabi ki.
öte yandan görece daha yüksek testosteron seviyesinin daha düşük kalp hastalığı riski ile ilişkisi var https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18040028/
düşük testosteronun algı ile ilgili testlerde daha düşük performans gösterdiğine dair araştırma var
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/9647934/
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/10523014/
yine alakalı olarak alzheimer riskini artırmasıyla ilgili araştırma var :
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26154489/
şu araştırmada da testosterone tedavisinden sonra düşen depresyon belirtilerine dair : https://www.ncbi.nlm.nih.gov/…/articles/pmc5209560/
"ee ne yapacaz?"
tedavilik durum olup olmadığını öğrenmek için test yaptırın.
tedavi lazımsa zaten doktor yapar.
dogal olarak artırmak için önce "aromatase ınhibition" kavramını öğrenin. bu mekanizma östrojen üretimini azaltan bir mekanizma. ilaçlarını yapıp kadınlara veriyorlar vs.
bunu en cok yapan doğal yiyeceklerin başlıcaları kırmızı şarap, yeşil çay, kakao, kahve.
kaslı olmak testosteronu artırıyor bunu demiştik.
agır şeyler kaldırın. protein yiyin. kaslarınız büyüsün.
d vitamini.
güneşe çıkın, gerekirse yağlı fısfıs d vitamini takviyesi alın.
şimdi burada önerilen miktar aslında düşük gibi
https://www.mayoclinic.org/…le%20over%2070%20years.
yetişkinler için 600 iu diyor
ama testosteron yükselmesi açısından da bakan şu araştırmada 1 yıl boyunca 3000 iu alınmış.
https://www.thieme-connect.com/…1055/s-0030-1269854
özetle elinizi korkak alıştırmayın. zaten 1 fıs 1000 iu genelde. 3 tane bas bişey olmaz. zaten korona morona o açıdan da lazım.
insanın et tüketmesindeki mantık hatası
-
kişilerin ellerindeki bilgileri kırpıp kendi düşünce yapısına göre şekillendirerek sunmaları sonucunda ortaya çıkan mantık hatasıdır.
güzel açıklamalara ve örneklemelere buradan ulaşabilirsiniz.
ayrıca şunu da eklemeliyim ki, özellikle sağlık ile ilgili konularda sakın her denilene inanmayın. hayretler içerisinde kalarak, kendinden çok emin olarak söylenen ama en ufak bir doğruluk payı olmayan o kadar çok yazı okuyorum ki, eğer "tıp doktoru" mesleğine sahip olmayan birilerinin dediklerini yaparsanız hayati tehlike içerisine bile girebilirsiniz. kendinizi düşünüyorsanız bilgi kirliliğinden uzak durun.
emre mor
-
çek maçında burak'ın ayağına çarptırarak akıl dolu bir gol attı.
sözlükte herkesin hemfikir olabileceği tek konu
-
(bkz: skyler white)
özel okul öğretmenlerinin yardım çığlığı
-
özel okullarda en düşük öğretmen maaşını milli eğitim belirlemeli. bu maaşı veremeyen özel okul kapansın zaten.
hizmet sektörünün amansız bahşiş beklentisi
-
bu işten ciddi manada sıkıldım artık.
-arabayı yıkatıyorum, herifçioğlu ödemeyi yaparken gelip yanımda dikiliyor.
-cafeye gidip iki kahve içiyorum, ödeme yaparken garson gözlerimin içine bakıyor.
-eve yemek söylüyorum, kurye ödemeyi aldıktan sonra gitmeyip bekliyor.
-hamama gidiyorum, tellak ödeme esnasında yapışıyor.
-arabayı otoparka veriyorum, adam anahtarı getirdikten sonra elini uzatıyor.
-otele gidiyorum, kat görevlisi hem odayı gösterecem ayağına pis ayakkabılarıyla tüm odada tur atıyor hem de gitmeyip bahşiş bekliyor.
-berbere gidiyorum, çırak montu çırpıyormuş gibi yapıp hemen bahşiş bekliyor.
-taksiye biniyorum, diyelim ki 87 tl tuttu, 100 uzattım, taksici o 13 tl pra üstünü 8 dakikada anca veriyor, üstü kalsın dememi istercesine.
bahşiş, zorla alınan bir şey değildir. hizmetten memnun kalırsa kişi ancak o zaman gönlünden kopqrsa verir. biz ise hem sik gibi hizmet alıp hem de üstüne tehditvari şekilde bahşiş beklentisine giren adamlarla muhattap oluyoruz.
bundan sonra size tek kuruş bahşiş vermeyeceğim. işinizi beğenmiyorsanız gidin başka iş yapın.