ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
muaviye'nin sarayı
-
muaviye'nin 1300 yıl önce halkın rızkından ve emeğinden çalarak yaptırdığı mekandır.
muaviye şam’da romalıları taklit ederek osman’dan daha seçkin bir yaşam sürüyordu.
ayrımcılık, kirlilik, zulüm, islam sisteminin yok edilmesi, burada daha net ve daha küstahçaydı.
o dönemde muaviye romalı ve iranlı mimarların yardımıyla "qasru'l beyza" diye adlandırdığı görkemli bir saray yaptırıyordu.
bu, saltanatın ilk sarayıydı.
muaviye bu sarayın inşasını o kadar önemsiyordu ki, çoğunlukla işçilerin ve mimarların başında bekliyordu. ebuzer de her gün oraya gelip haykırıyordu:
“ey muaviye, eğer bu sarayı kendi paranla yapıyorsan, israftır ve eğer halkın parasıyla yapıyorsan ihanettir, hırsızlıktır!”
ve devamında tövbe suresini okur.
'ey iman edenler! hahamların ve rahiplerin birçoğu, insanların mallarını hem haksızlıkla yer, hem de allah yolundan alıkoyarlar. altını ve gümüşü biriktirip de allah yolunda harcamayanları acı bir azabın beklediğini haber ver. o gün biriktirip yığdıkları ateşte kızartılacak ve alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak. 'işte bu bencilce biriktirip yığdıklarınız; haydi tadın bakalım' denecek.'(tövbe; 9/34).
ak-it'ler için peşin edit: bu bahsettiğim muaviye, 1.muaviye'dir ve 680 yılında ölmüştür.
7 bin kişiyle hdp'ye katılan aşiret ağası
-
hayal etmekte zorlandigim aga. yahu ben kardesimi sandiga gitmeye ikna edemiyorum adamin bir lafiyla nasil oluyor da 7000 kisi hem de onun istedigi partiye oy atiyor.
çorlu'da bim'e giren vatandaşın garip istekleri
-
sabahtan akşama kadar ayakta çalışan ve belki üniversite mezunu olan şu emekçilerin işleri yeterince zor değilmiş gibi bir de bu tür tiplerle uğraşıyorlar.
zencefil ve zerdeçal covid-19'un tek ilacı
-
zencefil ve zerdeçalın içinde yüzen hintlilere anlatmak ister misin bunu?
sadece askerde karşılaşılan olaylar
-
askerin kitap okurken komutana yakalanması; akabinde komutanın "kimin lan o kitap?!" diye kükremesi, kek askerin "ömer hayyam'ın komutanım" diye cevap vermesi, komutanın "akşama ikinizi* * de odamda görecem ulan!" demesi...
mustafa koç'un cennete girmeyeceği gerçeği
yaran diyaloglar
-
internet cafeye polis baskın yapar ve counter strike oynayan çocuklardan birinin yanına gelir:
+ver bakim kimliğini.
-abi kimliğim yanımda değil valla.
+ulan kimlik olmadan ben ne biliyim terörist misin nesin?
-yok abi. ben kantırım zaten.
jennifer lawrence
-
şu fotoğrafında insanın çakmak tutası geliyor.
edit: link uçmuş, yenisi.
edit 2: link yenilendi.
edit 3: yeter amk. link uçmuş diye mesaj atmayın artık. yapacak bir şey yok.
edit 4: alın allah'ın belaları link 4
edit 5: https://web.archive.org/…genes/27794_1409531576.jpg
behzat ç. denince akla gelenler
-
"dünyanın ekseni on iki santim yerinden kaydı, sen bana bir santim bile yaklaşmadın."
tabii ki; (bkz: savcı esra)
ekleme: [https://www.youtube.com/watch?v=holvbhpjm1q https://www.youtube.com/watch?v=holvbhpjm1q]
sevgiliye alınacak en güzel hediye
-
mesela 21. dogumgununde onsuz gecirilen her dogumgunu icin toplam 20 ayri hediye almak. bir kac ornek vermek gerekirse 1. yasa emzik, 7. yasa abakus, 12. yasa cicili bicili tokalar gibi. aradaki tutkulu bir asksa, yapiliyor boyle seyler.
the book of illusions
-
birbirinden farklı ancak birbiriyle şöyle ya da böyle alakalı pek çok kişinin hikâyesini okuyup sonuna "the end is the beginning is the end" diye not düştüğüm kitap... yine otobiyografik ayrıntılar, yine kafa karıştıran bir kurmaca... bir kitap neden yazılır sorusuna verdiği sağlam yanıtları, bir film nasıl inceleniri çok güzel örnekleyeşi, tek bir kitap okuyorken birçok kitap okuyormuş gibi olması... cem akaş'ın da belirttiği gibi "rastlantıların azizi" paul auster'dan...