ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
işten eve 7 dakikada gitmek ağaçlardan önemlidir
-
dedi sığır adam.
fes başıma. troll kaçmış.
boğaz köprülerinin çift taraflı ücretlendirilmesi
-
ortaya da gişe konmadıkça beni bozmayacak olay. (onu anlayan bunu da anlar)
15-16-17 mayıs 2011 kürdistan'da yas isyan günleri
-
isyan günleri etkinlik programı şöyle:
12:30 - ilkokul bahçesinde muhteşem havayi fişekli açılış
13:30 - yerli esnafın cam-çerçevelerini indirme ve molotoflu saldırı etkinliği
16:30 - 7-16 yaş arası gençlerin düzenleyeceği molotof ve küçük çaplı havayi fişekle insan vurma yarışması
17:30 - içinde sivil yolcu bulunan belediye otobüslerini yakma yarışması
18:30 - evlere kaçış
20:30 - millet vekillerinin de katılacağı mağduriyet belirtici ağlama konuşması
ilayda irem arslantaş
-
2021 model elif can yetim.
ecy gibi e-postalar göndermeden, daha az çaba ile benzer performans göstermiştir. bu nedenle yeni modelin daha az yaktığını söyleyebiliriz.
kanzuk (sözlük yazarı)
-
-selam adın ne?
+kanzuk.
-aaa çok güzel bir isim. anlamı ne?
+yeryüzüne düşen ilk dürüm tanesi.
bir ustanın 20 dakikada 250 lira kazanması
-
sen de usta ol sen de kazan.
ülkede herkes üniversite okuyup şirket yöneticisi olmak istiyor. ortada iş yapacak adam kalmadı.
(bkz: sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa)
asena atalay
-
caner in sahada hırçın ve agresif olmasının tek sebebi.
sonra diyorlar ki niye yerdeki topçuya tekme atmış.
sizde de böyle avrat olsa keleş ile tararsınız en yakın köy kahvesini.
house of the dragon
osmaniye'de şemsiyeyle uçan adam
-
osmaniye'de hortumda uçan şemsiyeyi tutmaya çalışanca, şemsiye ile birlikte bir süre uçan adamdır.
çok sürrealist bir video çok.
böyle buyursunlar
edit: ''baktım giderek yükseliyorum, kendimi aşağı attım'' diyerek süreci daha sürrealist açıklamış.
sağlık durumunu soranlar, ''zamanında kendini boşluğa bıraktığı için bir sorun yokmuş.''
35 yaş üstü olduğunu tek cümleyle anlatmak
-
"35 yaş üstündeyim."
çay
-
dun aksam saatleriydi.
kapiyi hizla cekip ciktim. arkamdan birileri bagirdi, duymazdan geldim. yesil bi parkam var. onu giymisim sonra farkettim.
sokak lambalarinin yeni yeni yanmaya basladigi saatler. havaya bir serinlik cokmus ama usumem ondan degil.
sokagin basinda durup, hangi tarafa gitsem diye dusundum bir an.
yukari gitsem, nereye ? asagi gitsem, nereye ?
asagi gittim...
bildigim bir apartmanin bahcesine girdim. banklarina baktim. elimi cebime atip, cikarken aldigim paketten bir sigara cikarttim.
-iyi ki gaza gelip birakmamisim lan seni !
dedim. yaktim.
gecen arabalara, insanlara baktim.
herkesin gidecek yeri var demek diye de biraz kahir yaptim.
sigaramin kullerini bazen yere, bazen havaya biraktim.
usudum bir hafif ruzgarda, yerimden kalktim.
izmariti yeminle cope attim.
yeni yeni yanan isiklara baktim.
bana isaret ettikleri yerlere dogru adimlar attim.
arabalar hizla gecti yanimdan, ve insanlar...
bir yurumek aldi beni, adim ustune adim attim.
bilmedigim sokaklara saptim, bildigim sokaklarda gozlerimi actim...
yurudukce, uzerimden yukler attim.
bir ara hem usudum ama hem bunaldim, parkamin onunu actim.
yurudukce dagildim, usudukce toparlandim.
kendimi kalabalik bir carsida buldum.
oturacak yer aradim.
cok yoruldum, cok dolastim, cok ugrastim, cok konustum icimden, cok da sus dedim disimdan.
bir tahta sandalye buldum, bir yuvarlak mermer masa...
- bir çay !
dedim;
-usta !
icine bir seker attim.
bir yudum, bir yudum daha...
derken...
.
.
.
bunca ezaya iyi geldi cay...