hesabın var mı? giriş yap

  • antalya sıcaklarından kafayı bulmuş über zengin arkadaştan gelsin sizlere:

    "parası neyse vereyim de başkası terlesin bu ne amk ya."

  • her yeri kapalı camide 100lerce kişiyle toplanmak serbest, ama yılbaşında iki aile bir evde toplamak yasak. çok mantıklı bence

  • nasıl bir yılanlık bu.
    iç dökme değil deri değiştirme olmuş bacım bu.

    yıllar sonra gelen edit: 4 yıl geçti hala fav alan bu entryimi merdiven çıkarken yazmıştım, hayat işte böyledir, en umursamaz olduğun entry en çok fav getirebiliyor.

    iyi ki varsın ekşi sözlük, iyi ki varsınız ekşi sözlük alemi.

  • 1973'te müzik tarihimizin en ikonik kapaklarından biriyle basılan mustafa özkent albümü. bu albüm, halkın bildiği şarkıların o döneme göre uçuk kaçık yorumlarını barındırmaktadır ve müzik tarihimizde özel bir yere sahiptir.

    kapağın görseli burada

    ilgili plağın bana göre en özel parçası olan üsküdar'ın kaydı da şurada: dinleyelim

    albümün yapımcısı ali avaz, mustafa özkent'e der ki: bizim gençler hep yabancı müzikle dans ediyorlar. öyle bir şey yap ki; hem bizden olsun hem de herkes dans etsin... akabinde zamanın çok ötesinde bir sanat anlayışına sahip olan mustafa özkent, orkestrasını toplayıp 1973 yılında bu deneysel sayılacak funk/soul/folk albümü hazırlar.

    bu albüm kapağının hikayesini de şöyle anlatıyor mustafa özkent: "bu resim aslında bir kartpostaldı. ali avaz paris'teyken bu kartpostalı bir mağazada görmüş. bana geldi, "kapağa bunu basalım mı" diye sordu. ben de basalım dedim. ben nasılsa kapaktakinden daha yakışıklıyım, benim için sorun olmaz, dedim."

    bu sayede türk müziğinin en ilginç albümlerinden ve en ilginç plak kapaklarından biri bizimle buluşmuş oldu. tüm bunlara ek olarak bu plak, türkiye'de stereo kayıt yapılan ilk plaklardan biridir. ülkemizde kıymeti neredeyse unutulmuşken 2006'da ingiltere'de cd olarak yeniden basılmasıyla adeta yeniden patladı. mustafa özkent kanada'dan, abd'den ve avrupa ülkelerinden konser teklifleri almasına rağmen birçoğuna gidemedi ve bize şöyle anlattı: "bir defa o eski ekip artık yok, o grup yok, başkaları olsa bile ben çok meşgulüm, artık uğraşamam. mesela belçika'dan gelen teklifi kabul ettim çünkü onlar sadece gitarını alıp geleceksin dediler. geri kalan her şeyi kendileri provalar yapıp hazırlamışlar, beni böyle ikna ettiler."

    mustafa özkent, geç de olsa yeniden keşfedildiği ve gençlere tekrar dokunabildiği için çok mutlu. onu internette rahatça bulabilirsiniz. bir albüm imzalatmak istediğinizde geri çevirmez, vakti varsa sizinle samimiyetle sohbet eder. kıymeti bilinmesi gereken bir müzisyen, kendisine mutlu bir ömür diliyorum.

    son olarak: şurada bolca müzikten bahsediyorum dostlar, ticari bir olayı yok, zaten takip edenler de sırf bizden. bilmeyenler de buyursun derim.

  • son zamanlarda bu kadar mantıklı söz pek duymamıştım. 3 katlı binaları üniversite , 3+1 daireleri fakülte veya sınıf ilan eden eğitim pazarlamacılar inşallah bir an evvel defolup giderler.

  • şeref. eskiden boyle serefi icin yasayan, acta acikta kalsa bile kimseye minnet etmeyen, coluguna cocuguna sahip cikan, onla bunla gezip de piclik yapmayan adamlar varmis.

    smdi adama "sen de az şerefsiz degilsin" diyince bi gururlaniyor, skor muhabbeti çeviriyor it oglu it.

  • bu tespite göre almanlar suyu bile ithal ederek yaşamalıydı. e ama öyle olmuyor.
    onların modelini mi denesek? mesela liyakatli siyaseti.

    edit: imla
    tanım: siyasilerin hatalarını örtmek için polyannacılık yapması örneklerinden biri