hesabın var mı? giriş yap

  • gün itibariyle şahit olduğum tatlı bir evlilik teklifi.

    yanımdaki elemanın bir anda üzerindeki kazağı çıkararak, üstünde "x benimle evlenir misin?" yazılı tişörtü sevgilisine göstermesi, akabinde amerikan filmi havası yakalayan metro yolcularından alkışların kopması, klasik olduğu üzere elemanın diz çöküp yüzüğü kızın parmağına takması ve en güzeli de yolculardan bembeyaz saçlı yaşlı bir teyzenin "annenin-babanın haberi var mı kızım?" diye sorması.

  • bence zordur ya. vallahi bak. var benim böyle bi tanıdığım. evlendi sonra bir de aşık olmadığıyla. aşık olduğu ona yar olmamıştı çünkü. sanırım o da "benim sevdiğim beni sevmiyorsa ben de beni sevenle beraber olurum"* diye düşündü.

    mesela hayal kuracaksın. insan kendiyle ilgili hayaller de kuruyor elbet ama 2 kişilik hayaller daha bi tadından yenmiyo. sevdiğin biriyle olursa tabi. ama aşık değilsin işte. ne zevk alıcaksın ki o hayalden? insan kurmaya üşenir.

    mesela bişeyine sinirlendin diyelim ki. seven insan görmezden gelir, kabullenir, geçiştirir falan. sen hem sinir olmuşsun hem de aşık değilsin, napcan? insan sevdiği kişiye daha fazla tolerans gösterir. peki ya sevmediğine?

    ailesiyle oturup kalkman lazım. ben sevmediğim adamın annesine "annem" babasına "babam" gözüyle bakamam heralde. kendi annem-babamla aynı evde yaşadığım halde gün içinde illa ki ararım naptınız ne ettiniz diye, onları aramak istemem ki? ailesini benimseyebilmek için adamı sevip benimsemek lazım önce.

    arkadaşları var bir de. arkadaşlarıyla takılmaktan hoşlanmıyosam sırf onun hatrı için katlanabilirim. ama işte sevmediğim bi insan için hatır gönül falan bana biraz yalan geliyo.

    zaten bir defa geliyoruz bu dünyaya. bu eziyeti çekmeye değmez. ömür boyu yalandan mutluluk sahneleri pozlamanın manası yok. feysbuka boy boy gelin-damat fotoğrafı koyunca mutlu olunmuyo. -muş gibi oluyo.

  • kadının tek düşmanı kadındır lafını doğrulamış başlıktır. hakaret edenlerin çoğu kadın. vallahi rezillik.

  • çünkü bir zamanlar melodi değiştirebilmek lükstü.
    ilk mobil telefonlarda zil sesleri standarttı, daha sonra custom melodi eklenebilen telefonlar çıktı, yani "yeni ve pahalı telefon sahibiyim" deme aracıydı bu custom melodiler. ayrıca custom melodiler satın alınan şeylerdi.
    bu melodiler monofonikti, daha sonraları ise polifonik melodiler çıktı ve yine "pahalı telefonum var" aracı oldular.
    zil sesi teknolojisi sürekli gelişti ve her zaman yenisi rağbet gördü ve hava atma aracına dönüştü.
    en son wav, mp3 gibi formatlar gelince insanlar artık sevdikleri müzikleri direkt zil sesi yapabildiler ve hemen bu özelliğin de cılkını çıkardılar, çünkü bu yeni özellik de yine "pahalı telefonum var" göstergesiydi.
    apple'dan sonra ise işler değişti. artık insanlar samsung veya apple'ın standart zil sesini kullanarak, kendi çaplarında sosyal statülerine ilişkin sinyal vermek istiyorlardı. standart zil sesi kötü olan telefon sahipleri ise mp3'leri zil sesi olarak kullanmaya devam ettiklerinden, mp3'den zil sesi yapmak toplumun alt kesiminden olduğuna işaret eder bir algıya dönüştü ve gerçekten de durum biraz böyle gibi şuan ilginç şekilde.

    bu arada bu trendlere ayak uydurup sevdiği parçaları piç etmeyen insan da azdır. zaten hayatta 4 şeyi asla yapmamak gerek:
    1- zil sesini sevdiğin bir parçadan seçmek
    2- alarm sesini sevdiğin parçadan seçmek
    3- söylediğin lafı unutmak

  • okuduğumda şok olduğum bir olayı yaşamış kişi.

    "...adım kardelen kamişli, elektrik elektronik mühendisiyim. ankara’da yaşıyorum fakat işim nedeniyle her gün kırıkkale’ye gidip geliyorum. bu süreçte de gerek iş gerekse yol yorgunluğundan ötürü kırıkkale’de (otelde) kalmayı tercih ettim.

    ...işlerimi halledip 01:00 civarında uyudum. saat 02:40 – 02:50 civarında bir anda uyandım ve yatağımda daha önce hiç tanımadığım ve görmediğim bir adamın oturup bana baktığını gördüm..."

    tamamı şurada.

    odaya giren kişi: seyit muhammet sarı
    otelin ismi: hotel carmine [instagram, web site]

    merak ediyorum... acaba bu kişi daha önce başkalarının da odasına girdi de kimsenin haberi olmadı mı? haberi oldu da ses çıkaramadı mı?

    edit: @ayayayayayaya bildirdi: " 2-3 hafta önce iş için gittiğimizde o otelde kaldık ve aynı olay başka odada kalan kız arkadaşımın başına geldi. odası zorla açılıp biri girmeye çalışmış. şikayet edince kız arkadaşımın kaldığını unuttuklarını, önceki müşterinin odada bir şey unuttuğunu o yüzden kartı verdiklerini söylediler." [arkadaş daha sonra olayı entry'de anlatmış: (bkz: #112789450) ]

    edit2: insanın aklına kurt düşürüyor. acaba daha önce odasına birinin girdiğini fark etmeyen/edemeyen kişilere ne yapıldı? taciz mi edildi, fotoğrafları mı çekildi veya odadaki parası ya da değerli eşyaları mı çalındı? fark edemeyen kişilerin başına ne geldi? bu olay hepimizin bir otel odasında rahatça uyuma özgürlüğümüzü elimizden almıştır. bundan sonra bir otel odasında kalacak olursam kapının kilidine güvenmeyecek ve kapının arkasına sandalye vb. koyacağım. hiç olmazsa birisi odaya girdiğinde çıkacak sesle haberimiz olur!

    edit3: otelin google yorum sayfası şurada, ama arkadaşların dediğine göre yorum yazılamıyormuş (yayınlanmıyor, gizleniyor?). hayırdır, gecenin köründe misafirinizin odasına insan girerken sorun yok da, google'da yorum yazılınca mı sorun oldu?

    edit4: valilik açıklama yaptı.

    edit5: otelin açıklaması. yorumlara kapatmışlar. gece misafirin odasına hiç tanımadığı kişi girsin, ama instagram fotoğrafının altına yorum girmesin :))

    edit6: otel instagram hesabını "gizli" yaptı.

  • gencecik kıza tecavüz edip, plazanın en üst katından atan bir adam başlık sildirmek için mahkemeye müracat etmiş.

    hadi adamda ar yok namus yok olsa bunu yapar mıydı?
    ulan bu kararı onaylayan mahkemede de ar namus yok ki bunu kabul etmiş, onaylamış.

    sen sildirsen de zihinlerden silemezsiniz. çağatay aksu katildir, şule çet cinayeti türkiyenin kara lekesidir.

    hepinizin vakti gelicek, zamanı gelicek.

    büdüt: er yada geç, busted.
    zamanın geldi çağatay, yaşam sahnesinden silindin.