hesabın var mı? giriş yap

  • ege (5) ve ilay'ın (3) tuvalette biri klozete, diğeri oturağa tünemiş haldeyken gerçekleştirdikleri öldüren diyalog.

    ege: ilay bak ipe.
    ilay: ipi bana versene ege.
    ege: olmaz!
    ilay: lütfen!
    ege: bak ilay benim ipim var.
    ilay: senin pipin var ege evet.
    ege: hayır pipim var demedim, ipim var dedim.
    ilay: sen kız mısın ki pipin yok?
    ege: ya ben kız değilim, benim pipim var.
    ilay: hayır senin pipin yok, senin ipin var.
    ege: anneeeee, ilay bana pipin yok diyor.
    ilay: annneeeee ama ben ona ipin var dedim.
    romica: birbirinizi şikayet etmeyin!
    ilay: aptal ege!
    ege: ben aptal değilim.
    ilay: aptal ege, aptal ege!
    ege: terbiyesiz ilay!
    ilay: sen de aptalsın!
    ege: sen de terbiyesizsin!
    ilay: ben terbiyesizim, sen aptalsın tamam mı?
    ege: tamam, ne haber terbiyesiz ilay?
    ilay: iyiyim aptal ege.
    ege: ne yapıyorsun terbiyesiz ilay?
    ilay: bana terbiyesiz deme, ben terbiyesiz değilim.
    ege: o zaman ben terbiyesiz olayım sen aptal ol?
    ilay: haıy ben aptal değilim, terbiyesiz değilim.
    ege: anneeeee, ilay aptal olmayı da terbiyesiz olmayı da kabul etmiyor!
    romica: ?!?
    ege: ilay, o zaman ben hem aptal hem de terbiyesiz olayım?
    ilay: tamam, aptal terbiyesiz ege.
    ege: ama sen ne olacaksın?
    ilay: ipi bana ver, afferin.
    ege: eee, ne oldu şimdi?
    ilay: sen hem aptal hem de terbiyesizsin, benim de ipim var!
    ege: annneeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee!!!!!!!

  • realizmin, gerçeği olduğu gibi görmek değil onunla münasebetimizi en iyi şekilde tayin etmek olduğunu söyleyen ayarcı şahsiyet. elini attığı her işi kendine has yöntemlerle halleder. karşısındaki insanı en abuk şeylerin elzem olduğuna rahatça inandırır. biz de buna hayri irdal ile beraber sürekli şaşarız.

  • tüh ya ben bunu geç gördüm :d keşke yapsalarmış adamın dediğini :d

    başlık: real madridi eleme taktiği

    entry: 1. galatasaray deplasmandaki maça yedeklerle çıkacak. maç başlar başlamaz kaleci eray ronaldoyu sakatlayacak, aydın mesut özili, engin xabi alonsoyu, sabri ramos u, umut da rakip kaleciyi sakatlayacak. 5 kırmızı karttan maç bitecek ve hükmen 3 0 kaybedecez.
    rövanş maçında tam kadro olacaz, real madrid ise sakatlarından yoksun ve 3. kaleci ile gelecek. allah ne verdiyse saldırıp 4 farklı kazanmaya çalışacaz.

    edit: lan keşke dediğimi uygulasalardı ilk maç skor aynı nasıl olsa.

  • kendisi; geçtim tenis tarihini, spor tarihinin belki de en ikon oyuncularından biridir. kadınlar ve erkeklerin sporda eşit haklar almasını ve sporda kadın-erken eşitiliğini savunan yapısı. sadece bu aktivistliğiyle değil aynı zamanda oynadığı iyi oyunla da beni büyülemiş tenisçi.

    bobby riggs'le yaptıkları maç ise tarihin belki de en unutulmaz maçlarından biridir. sosyolojik olarak kadın-erkek eşitliğinin sağlanmadığı fakat tıpkı billie jean king gibi aktivist sporcuların da bulunduğu 60'lı yıllar, aslında sporda kadın-erkek eşitliğinin (maddi anlamda tabiki değil, koministlik durumu yok tabiki) savunulmasının başladığı yıllardır. nitekim sadece erkeklerin koşabileceği zanedilen maraton yarışlarına gizlice girerek koşan atlet kathrine switzer, bu akımın öncülerindendir.

    switzer gibi sporda da en az erkekler kadar başarılı olan kadınların da eşit haklar alması gerektiğinin savunan billie jean king'in öyküsü ise bambaşkadır:

    dönemde, kadın-erkek eşitliğini sağlamak adına yapılan tenis maçları (kadın vs erkek şeklinde) oynanmaya başlanmış hatta o yıllarda 50'li yaşlarında olan bobby riggs, bir kadın tenisçiyle oynadığı maçı ezici bir üstünlükle kazanmıştır. dönemin aktivist tenisçisi billie jean king ise kadın ve erkeklerin eşit olduğunu aktarbilmek için bobby ile bir maç yapmayı şans olarak görür. nitekim maç onaylanır, maç saati gelir.

    billie, korta erkekler tarafından taşınarak; bobby ise kızlar tarafından taşınarak getirilir. ve maç başlar. ama bizim uğramamız gereken farklı bir hikaye daha var: bobby riggs'in o dönem mafyayla ve kumarla olan ilişkisi. özellikle tenisi bıraktıktan sonra kumarda ciddi paralar kaybeden bobby, bir de mafya işlerine karışır. yani, başı az buz derttedir. peki, bunun billie x bobby maçına ne gibi bir etkisi var ya da olabilir az sonra göreceğiz.

    maç başlar! bobby maç boyunca tuhaf hatalar yapar ve kadın bir tenisçiyle oynadığı son maçtaki iyi denilebilecek performansını aratır. billie jean king, bobby'i ezici bir oyunla yenerek bu tarihi maçı kazanır ve aslında kadınların da sporda var olabileceğini bir kez daha dünya basınına göstermiş olur. (aynı zamanda yüksek seyirci sayısı ile -hem ekran başı hem de kortta- tenis tarihinin en çok izlenen maçlarından birisi haline gelir bu karşılaşma.

    peki, bobby ve mafya meselesi? bir takım teoriler, bu maçın aslında mafya tarafından bobby'nin bilerek kötü oynaması zoruyla kazanıldığını söyler. günümüzde o tarihi karşılaşmanın üzerinden yıllar geçti, ne mafya ve bobby ilişkisi net bir sonuç kazanabildi ne de diğer saçma komplolar. tek bir gerçek vardı: kadınların da en az erkekler kadar sporda ayakta durabileceği ve billie jean king'in bir ikona dönüştüğü.

  • ikametgahı istanbul olan herkese ''ulaşım vergisi'' eklenerek yapılabilecek bir şeydir. belki de istanbul'un nüfusunu azaltacak olan çözüm bu olabilir. ya da en azından insanlar ''nasılsa parasını veriyorum'' mantığı ile toplu taşıma kullanmaya başlar ve böylece daha kaliteli ve efektif bir toplu taşımamız olur.

    düzenleme: sürekli olarak "herkes ikametini başka yerde gösterir" mesajları alıyorum. öncelikle, basit bir hesap yapalım. iett'nin 2015 faaliyet raporunda (google) 2015 toplam gider 1.355.000.000 tl civarında. bunu 15 milyona böldüğümüz zaman, kişi başı senelik 90 tl gibi bir meblağ çıkıyor. mevcut sistemden daha iyisini talep ettiğimiz için yıllık 100 tl'lik bir vergi pek çok sorunu çözer. ayda 10 tl'den ucuza geliyor.

    ben ve benim gibi toplu taşıma kullanan insanlar, bu rakamları zaten ödüyor. ama asıl amaç, toplu taşıma kullanmayan insanları sisteme çekmek olduğu için; bu yöntem bence insanları toplu taşıma kullanmaya itebilir. talep arttığı için daha yaygın, daha optimize ve daha kaliteli bir toplu taşıma sahibi olabiliriz. bu durumdan herkes kazanır.

    denetim mevzusuna gelince, küçük bir resmi işlem için bile ikametgah gerekmesi olayını geçiyorum; elektrik, su, doğalgaz, kredi kartı faturaları ile denetim kolaylıkla yapılabilir.

  • tam disari cikma asamasinda oldugum ve anneme bi miktar jole sordugum anda karsima cikan talihsiz aciklama.

    - al yavrum
    - vazgectim anne, kilicimi getir bana.

  • bu sehirde gidebileceginiz guzel restoranlari/kafeleri (dunya mutfaklari) asagida listelemeye calistim. kullanisli bir liste olmasi umuduyla buraya birakiyorum. bu listenin uzun zaman sonunda elde edilmis deneyimler sonrasi olusturuldugunu belirtmek isterim. mutlaka eksikler vardir, ileri zamanlarda eklemeler yapilacaktir.

    hotel new york burasi rotterdam'in kartpostal yuzu diyebilirim. tarihi ve gecmisini bir kenara birakacak olursak, burada bulunan restoran oldukca hos. binanin icerisinde bar, restoran ve ayri bir fine dining restoran var. ben direk hotel new york restorani soylemek istiyorum. sehre en azindan turist gelirseniz buraya ugramanizi oneririm. tarihi gormek ona eslik etmek hos bir deneyim oluyor. deniz urunleri ve biftekleri denenmeye deger. restorana ek olarak, barinda guzel vakit gecirmek icin tercih edilebilir. fiyatlar normal +.

    loetje burasi ulke genelinde bulunan bir restoran zinciri. iyi bir dana bonfile yemek istiyorsaniz ilk adresiniz burasi olmali (kimisine tat olarak tuzlu gelebilir). 3-4 cesit secenek mevcut. hepsi farkli soslarla, sadece gravy, acili, sarimsak vs. gibi sunuluyor ve iki boyu var. gravy soslari kendilerine ozgu. normal boy olani 25 euro civarinda. patates ve hamburger diger denenebilecek guzel secenekler.

    steak & bier hazir biftek demisken burasi bir secenek olabilir. biftekler basarili, bira secenekleri yine oldukca iyi. fiyatlar normal+. mekan cok dar ve havasiz. havalar kotu oldugunda iceride oturulmuyor, bunu belirtmekte fayda var.

    biergarten adi ustunde bira bahcesi. butik biralar icebileceginiz, ortami guzel bir mekan. arkadaslarinizla gunun stresini atabilirsiniz burada. patates kizartmanizi yersiniz, tren istasyonuna oldukca yakin oldugundan da baska sehirlere cabucak gecebilirsiniz. formula 1 (hollanda gp) vb. etkinliklerde ortam efsane oluyor.

    bierboutique bira demisken, burasi rotterdam'in guzel islek bir caddesinde yer alan bir mekan. cok cesitli bir bira menusu var. fiyatlar uygun. alakasiz olsa da fransiz usulu sogan corbasi servis ediyorlar (sokagin karsisindaki baska bir mekandan geliyor).

    simurg rotterdam'ki turk nufusundan bahsetmeye gerek yok. boyle bir listede cok iyi bir ocakbasiya yer vermeden olmaz. inanilmaz bir kalitesi var buranin. hani yurtdisinda kebap mi yenir diyebilirsiniz, ne kadar iyi olabilir diyebilirsiniz. ancak burasi kebap konusunda oldukca basarili. caniniz ulke disinda kebap cekiyorsa kesinlikle oneririm. kendi ozel salatalari kebap disinda mutlaka denenmesi gereken bir urun. fiyatlar uygun.

    old scuola pizza denemek isteyen icin bicilmis kaftan (napolitan). italyan bir kac arkadasin tavsiyesi uzerine denemistim. son zamanlarda bozmus oldugu soylense de hala oldukca basarili. fiyatlar uygun. ilginc bir sekilde guzel limonatalari var.

    la cubanita tapas restoran zinciri. kuba esintisi esliginde neredeyse sinirsiz cesitlilikte menusu olan bir mekan. sinirsiz tapas secenekleri mevcut. rotterdam'daki subeleri oldukca guzel konum ve hizmete sahip. unutmadan: la vida es un carnaval. hafta ici fiyatlar daha uygun.

    alfredo's taqueria meksika mutfagi arayanlar icin gidilebilecek guzel bir yer. porsiyonlarin hollanda standardina gore kucuk oldugunu belirtmekte fayda var. fiyatlar uygun.

    umami by han modern-cin restorani. michelin listelerinde bulunan bir restoran ayni zamanda. tadim menusu secilebilir (eger secilecekse 3 course yemek seciliyor, her course 2 tabak yanlis hatirlamiyorsam, o yuzden tek kisi icin fazla gelebilir). fiyatlar menudeki cesitlilik goz onune alindiginda uygun (tadim menusu uygun). tavsiye olarak: michelin gurme menusu secmek oldukca mantiksiz. zaten o menudekileri normal tadim menusu alarak secebiliyorsunuz ve daha uygun oluyor boylece.

    little v vietnam mutfagi arayanlar icin bir secenek. iyi bir restoran olmasina karsin ben cok begenemedim. fiyatlar uygun.

    soju bar kore usulu kizarmis tavuk isteyenler icin. cok basarili buldugum fiyat performans olarak ust duzey bir yer. soy garlic ve honey butter secenekleri denemeye deger. porsiyonlar oldukca buyuk ona gore secmekte fayda var.

    man nam diger bir kore restorani. burada daha fazla secenek var kizarmis tavuklardan ziyade. porsiyonlar yine oldukca buyuk. izgara secenekleri mevcut.

    ayla modern avrupa restorani (akdeniz), sehir merkezinde guzel bir secenek. istiridyeler guzel. gitmeden menuye bakmak lazim, doneme bagli olarak menu degisiyor.

    goat tavuk burger yemek istiyorsaniz burayi deneyin. lezzet yaninda menulerin buyuklukleri devasa olcude. coleslawlari basarili. fiyatlar uygun.

    five guys hazir hamburgerden soz acilmisken, rotterdamda da bu fast food zinciri mevcut. hic denememis kisiler icin yazmak istedim.

    bram yine bir zincir. ama bu sefer hollandaya ozgu patates kizartmasi satiyorlar. gelen kisiler turist dahi olsalar mutlaka denk gelirler bram'a. patates icin dusunulmeden gidilebilecek bir yer. mayonezsiz patates kizartmasi yenmez, eskiden central'de vardi ama su an sanirim markthaal'da bulunabiliyor.

    de ijsmaker dondurmanin basarili oldugu bir yer. soju, bierboutique, wagamama gibi restoranlarin oldugu sokakta yer aliyor. yemek sonrasi dondurma diyerekten dusunulebilir. pure pistachio tavsiye edebilecegim bir secenek.

    kaat mossel deniz urunleri icin guzel bir secenek. konum olarak basarili, kaliteli bir mekan.

    dudok hamur isi, tatli konusunda iyi bir mekan (hollanda). konumu iyi. kosede oturup sehri izlemek cok keyifli. fiyatlar uygun.

    by jarmusch kahvalti icin bir secenek. yumurta ve pankek.

    heroine hakkinda oldukca ovguler olan kaliteli restoran. gidemedigim ama basarili oldugunu dusundugum icin yazmak istedigim bir yer burasi.

    iyi bir kahve icin ozellikle surasi diyemiyorum. ancak ben coffee company ve douwe egberts (central station yani) soyleyebilirim. konumlari icin tercih edebilecegim yerler. erasmus koprusunun kuzey ayaginda minibusunu getirip kahve satan birisi oluyor haftasonlari. en azindan oradaki parklarda oturup keyiflenmek icin bir secenek.

    kup evler altinda bulunan mekanlari eklemedim, cok turistik ve fiyatlar pahali. markthaal'da bulunan mekanlar da oyle. ancak iyi snack bulunabiliyor orada.

    son olarak rezervasyon yaptirmayi unutmayin (menuye de bakmayi ihmal etmeyin). unutmadan hollanda'da genel olarak porsiyonlar buyuk oluyor. siparis verirken bunu aklinizdan cikarmayin.

  • bıyığını aldırdığın gün kaşların henüz çıkmamıştır. kaşlarının çıktığı gün ise henüz bıyıklar alınmaya elverişli değildir. böyle bir ömür kımıl kımıl kuaförlere tek tek gide gele geçirirsin.
    (pes edip ikisini de aynı anda aldırmak amacıyla nadasa bırakmaya karar verdiğin an hoşlandığın adam yemeğe davet eder. skerin böyle işi, yoların ha.)

  • sozlugun geldigi bu noktada bir "kezban" olmak icin turkce bir isme sahip olmanizin yettigini gosteren telefon.

    - adin ne?
    - ezgi
    - telefonun ne?
    - iphone
    - hahah kezbana bak hahahahahah