hesabın var mı? giriş yap

  • ne yazık ki son hırıltılı nefesini vererek aramızdan ayrılmış büyük efsane.

    kendisinden 1 yıl sonra doğan elvis presley, 1977'de genç yaşta öldü, elvis'in gitaristi scotty moore bu sene öldü, keza ilk albümünü cohen'le aynı yıl çıkaran* david bowie de bu yıl öldü. geçen ay çıkan röportajında; "tamamlanmamış şarkılarım için endişeliyim, aslında bu şarkıları bitirecek zamanımın kaldığını pek de sanmıyorum. kim bilir? ama ölüme hazırlıklıyım, umarım çok rahatsız değildir, benim için önemli olan bu." demişti. maalesef haklı çıktı.

    umarım ölüm rahatsız değildir.

  • tek yürek programında dikkatimi çekti halkın çoğu geçim sıkıntısı çekerken, enflasyon korkunç seviyelerdeyken milyar tllik bağışlar havada uçuşuyor.

    bazısını anlamakla birlikte bazısında şaşırıyorum bu adamda bu kurumda bu kadar para ne geziyor ya da kimin parasını kime veriyor diye.

    sanki para bir sınıftan diğerine kaymış değil mi? fakir ve orta sınıf iyice fakir zengin daha zengin.

  • 80 tl'lik fondöteni sürmeyip 300 tl'lik givenchy parfümü sıkmazsa bir boka benzemediğinin farkında.

    özgüven problemi yaşayan kadın beyanı.

    edit: ayrıca biz ne yapıyoruz amk buluşmaya gelirken, taşşaklarımıza ernet mi asıyoruz?

  • (bkz: brucella)
    (bkz: tuberkuloz)
    (bkz: campylobacter)
    (bkz: shigella)
    (bkz: e. coli)
    (bkz: listeria)
    (bkz: salmonella)
    ....

    daha gider bu... bunlar işlem görmemiş çiğ sütten bulaşan hastalıklardan bazıları. bir kısmı öldürücü iken bir kısmı sadece gıda zehirlenmesi yapar... bir kısmı kaynatılınca ölürken bir kısmı toksin salgıladığı için kaynatsan da işe yaramaz. arada sporlu bakterilerin yarattıkları var. kaynatıyorsun sonrasında spordan çıkıp kaldığı yerden devam ediyor falan...

    doğru düzgün tarım politikası olmayan, trakya harici hastalıklardan ari bölgesi bulunmayan * türkiyede yıllar öncesinden yapılması gereken düzenlemedir.

    adam sütü şirkete satamıyor neden?

    hayvana ilaç kullamış, süt antibiyotikli, şirket almıyor sokakta satıyor

    inekte mastit var, cmt mor lapa olmuş sütü satamıyor, sokakta satıyor

    süt kesilmiş içine çamaşır sodası, hidrojen peroksit döküyor açıyor sokakta satıyor.

    su katmak çok naif bir şey açık süt sektöründe. katmayan zaten yok default ayarlar.

    sen sevgili dingil de köy sütü diye, organik diye alıyorsun çiğ sütü... al yavrum, minik kuşum, zaten hiç hasta olmadın, zaten senin aldığın adam kendi sütünü satıyor falan... uht sütten zaten yoğurt bile olmuyor*.

    türkiye gibi veteriner saha yapılanmasının düşük olduğu / olmadığı ülkelerde tüketilmemesi gereken ilk hayvansal üründür çiğ süt.

    brucella olursunuz, çükünüz düşer.

    *

    edit: ya 3-5 ineği olan adamların kapı kapı dolanıp sütünü satmaya çalıştığını düşünen naif insanlar var ne güzel... o adamın ineği günlük ortalama 15 lt süt verse, 5 inekten 75lt süt yapar. o adamın aracının arkasındaki depo kaç litre lan bi düşün? bu adam her gün kaç kişiye süt satıyor?

    adam 3-5 ineği olan kişilerin , şirkete/mandıraya satılamayan sütlerini benzer/ çoğu zaman daha düşük fiyatlardan toplayıp size kakalıyor açık süt diye -normalden daha pahalıya- siz hala yok köy kokusu yok bilmem ne...

  • ''oruç sayesinde fakirlerin halini az çok anladım. umarım zenginleri de anlayabileceğimiz bir organizasyon vardır.''

    gecenin bu vakti iyi geldi.

  • mümkün mertebe uzak dursak da avm'lere bebek arabasıyla gitmek zorunda kaldığımız her seferde karşılaştığımız uyuz tiplerdir.
    dün akşam yine karşılaştık bu tiplerle.
    yürüyen bant olan katlarda zaten kesinlikle kullanmıyoruz asansörü ama yürüyen merdiven olunca güvenlik nedeniyle mecburen binmek gerekiyor asansöre. ama ne mümkün bir sürü gereksiz tip yüzünden binebilmek. adam 1 ya da 2 kat çıkabilmek için yürüyen merdivenin hemen yanındaki asansörün önünde 10 dakika bekleyebiliyor. fıttırıyorum. lan sen gezmeye gelmedin mi bu nalet yeri? geze geze çıksana amk yukarı! yaşın en fazla 30! nasıl bir robotluk bu!

    asansör geldiğinde binebilmek de ayrı bir macera. bebek arabasının yanlarından önümüze geçip binebiliyor insanlar. sıra mıra hak getire. öncelikli olmamız gerektiğini tamamen bir kenara bırakıyorum zira burası türkiye.

    bazen yavruyu kucağıma alıp yürüyen merdivene kaktırıyorum arabayı iki büklüm çıkıyorum üst kata.

    edit: anne değil baba yazdı.

    edit 2: öncelik tanımlanmamış diye atlamış sazan. tanımlanmış tabi ki. asansörün önünde öncelikliler diye bir tabela var ve orada bebek arabası işareti var. işte bu beyinsizler asansörleri işgal eden.

    edit 3: ha bir de memleketi bilmezmiş gibi ne işi var avm'de demiş. lan biz çok mu meraklıyız gidip onca insanın içinde sıkış tıkış hareket etmeye. 'zorunda kaldığımızda' yazmışız bak oraya. yani bu avm denen yerlerden tamamen uzak durmak artık çok zor. illa ki bir işini orada görmen gerekiyor. siz okküzsünüz diye biz kendimizi mi sakınalım. bunu sokak köpeklerine karşı yapıyoruz biz. ısırırlar diye gitmiyoruz onların takıldığı yerlere. sen de mi bu muameleyi istiyorsun. bu heyvanlar yüzünden gitmiyorum mu diyelim.

    debe editi: başlıktaki tüm entirileri okuyunca düşündüğümden daha fazla öküzle birlikte yaşadığımızı gördüm. ellerine sağlık çok güzel açıklayanlar olmuş konuyu. bir öküze anlatır gibi anlatmışlar.
    özetliyorum: kimse bu tiplerden iyilik beklemiyor, asansörden inip yer versin demiyor zaten. sadece sıra beklemesini öğrensinler ve mecbur değillerse kalabalık yapmasınlar yeterli. orada sırası gelen anne-baba asansöre binebilmeli. aksi gerçekten insanı delirtiyor.

  • evet bu iş eğitim işidir. ama eğitimde ceza da bir metottur. bu işin bir cezası olmalı. başkalarını aptal yerine koyanlara karşı bir yaptırım olmadığı sürece bu magandalar yaptıkları bu davranışı kendilerine hak görmeye devam edecekler

  • gerçekten de hayatımda gördüğüm en inanılmaz mantık hatası olabilir. "iyi bir çocuk olursanız, bir gün siz de şirinler'i görebilirsiniz" şartına rağmen gargamel isimli koca herif şirinler'i görebilmektedir. adam hem çocuk değil, hem de iyi değil. yaa yaa.