hesabın var mı? giriş yap

  • ben..
    benim asosyal insan tanımım "çok kişi tanımak uğruna, bir sürü arkadaş, çevre edinmek uğruna kişiliğinden ödün vermeyen kişi." olurdu.

  • yılbaşında 20 trilyon benim çeyreklerden birine çıksaydı, gurbet elde para kazanan eşimi arayıp bu soru cümlesini kuracaktım. "ilk uçakla gel, hatta tarifeli uçak bekleme, kirala bir uçak tez evine dön evimin direği" diyecektim. olmadı.

    ha keza, bir kitabım yayınlandığı gün, tek kişilik tiyatro oyununda 2 dakikadan uzun alkışlandığım gün, bölüm müdürü olarak atandığım gün, kendime manzaralı bir ev satınaldığım gün kurmak istediğim cümleydi. olmuyor anasını satayım. şu cümlenin hakkını verecek bir olay yaşayamıyorum.

    bari çocuklarımı dünyaya getirdiğim gün kullanayım dedim. onda da anestezi yan etki yaptı, burnum acaip tıkandı. en fazla " nefes alamıyorum lan?" diyebildim.

  • önyargıyla yoğrulmuş tiplerin beğenmediği durum.

    evlendiğimizde ikimiz de 26 yaşımızı az geçmiştik. yani ne evde kaldık, ne de birbirimizin ilk tanıdığı kişilerdik. iki mezun birlikte atıldık hayata, birlikte çıktık, birlikte battık, ev aldık, ev sattık, evlat kaybettik, iki evlat sahibi olduk.. 14 yıldır birlikteyiz, ilk günkü aşkla seviyoruz birbirimizi..

    demem o ki, işin içinde sevgi varsa gerisi boş.. yeter ki temeliniz sağlam olsun. temel sağlamsa "deneme süresi"ne gerek kalmaz. işyerine adam mı alıyorsunuz da sgk'yı 3 aydan evvel başlatmam diyeceksiniz..

    seviyorsanız evlenin, temeldeki sevgiyi iyi ektiyseniz evlenin; emin olmayı beklerseniz ömrünüzü heba edersiniz..

    bu dediklerim tanışarak, severek ve zorlanmayan kişiler için geçerlidir..

  • insanlar kendisinden nefret ediyorsa, dönüp kendisine baksın.

    fatih terim'in kızı diye, yahut babası zengin diye kendisinden nefret ettiğimizi düşünenler var. amk bu "zengin nefreti işte, kıskanıyorlar :(" fikrini ilk ortaya atanı evire çevire dövmek lazım.

    fatih terim'e en yakın örnek, mustafa denizli. neden selin denizli'den nefret etmiyoruz? onu geçelim, sözlükçe en antipatik ünlü yarışması yapılsa ilk üçe girecek hülya avşar'ın kızından niye nefret etmiyoruz? o kadar olayı kavgası bilmemnesi oldu. "yazık çocuğa sefil oluyor" ekseninde yorumlar dışında yorum çok nadir geldi. nil karaibrahimgil neden suavi karaibrahimgil'in kızı, yahut selami karaibrahimgil'in yeğeni değil de, nil karaibrahimgil? yahut neden "serdar erener'in karısı" diye anılmıyor? moda sektöründen örnek verelim, ivana sert dediğin sıradan bir mankenken şimdi modacı oldu. neden yurdal sert'in eski karısı değil de, yurdal sert ivana sert'in eski kocası? buse terim neden seren serengil'in öztürk serengil'in kızı olmaktan sıyrıldığı kadar bile fatih terim'in kızı kimliğinden sıyrılamıyor?

    şüphesiz ki, buldumcuk, görgüsüz ve ne oldum delisi olmasaydı, kendi çapında bi başarı elde edip bunu başarabilirdi. henüz çok geç değil belki bunu aşar. ama hiç zannetmiyorum. zira bikaç sene sonra kendisini fatih terim'in kızı yerine x'in karısı şeklinde tanımadıkça, bundan kurtulacak gibi değil. birilerinin bir şeyi olmadan bir şey olabilecek bir insan olsa, emin olun olurdu.

  • eski link ölmüş yeni linkler:

    https://youtu.be/vwny46rauci

    https://youtu.be/cvieu_c-99w

    ön edit: videoyu izleme zahmetine girmediği için olayı yanlış yorumluyanlara: adam bir sitenin kapıcısı. apartman sakinlerinden aldığı eski kıyafetleri de topluyor fakirelere dağıtıyorum diyor. apartmanda yaşayan bir öğretmen de bu durumdan rahatsız oluyor, "sen dağıtmıyorsun, satıyorsun kesin bunları" diyor. bunun üzerine kapıcıyla araları bozuluyor. bir gün kapıcı otoparkta iken öğretmen otoparka geliyor, arabasından kızını da indirip müzik açıp dansetmeye başlıyor. ve bağıra çağıra "zenginliğinin tadını çıkar kızım, bizim dedelerimiz bile zengin, fakirlik iğrençliktir, fakirlerin çocukları özürlü doğar, mezarda ölüleri kokar, bizim mezardaki dedelerimiz bile zengin" gibi laflar ediyor... amacı kapıcıya laf sokmak. çünkü kapıcının konuşma engeli olan bir kızı var. ve sonunda kapıcı da öğretmeni mahkemeye veriyor ve 5 ay hapis cezası almasını sağlıyor.

    başlığı ben açmadım ama sanırım birisi yazıp entrysini silmiş..

    sabah sabah sinirlerimi alt üst eden öğretmendir. yahu sen nasıl bir yaratıksın, senin çocuklarla aynı havayı soluman bile yasaklanmalı..

    mezardaki deden bile zenginmiş nasıl olsa, görevden alınıp evde oturursan bir şey kaybetmezsin, ama o çocuklar çok şey kazanırlar..

    ayrıca o nasıl cırtlak bir ses tonudur yahu.. allah'ım onun öğrencilerine sabır versin..

    edit: bu öğretmeni görünce aklıma; rencide olmasın diye fakir bir öğrenciye aldığımız montu kura çekerek, sanki o öğrenciye çıkmış gibi yapan ilkokul öğretmenim emine taşdemir geldi.. nerdeeennn nereyee...

    https://youtu.be/bvgdinbpadw