hesabın var mı? giriş yap

  • kimyasal olarak evet vardır; aşındırıcı oranı, aşındırıcı partikül büyüklüğü, aroması, kayganlaştırıcısı, köpürmesi... ancak işlev olarak soruyorsanız yoktur. nasıl yoktur diyorsanız bir diş hekimi olarak neden ve nasıl yoktur anlatayım. dişlerinizde çürüğe neden olan şeyi biz plak olarak tanımlıyoruz.(tek başına bir etmen değildir ancak en büyük etmen olarak kalsın burada) plak dediğimiz şey türlü türlü bakteri kolonilerinin üst üste tutunmalarıyla oluşur. (tırnağınla dişini sıyırdığında gelen beyaz şey, evet.) evin seramik zeminine kola döktüğünüz düşünün, sonra sulu yemek, sonra patates. bir hafta bekleyen böyle bir karışımı zeminden çıkarmak için hangi yüzey temizleyiciyi dökerseniz dökün zemine zarar vermeden çıkarmak için mekanik temizliğe ihtiyacınız vardır. plak da böyledir o bakteri kolonilerinin bağlarını hiçbir macun çözmez, fırça darbesi ile uzaklaştırırsınız. hatta bilimsel olarak yapılan testlere göre her dişin en az 5 fırça darbesine ihtiyacı vardır plağı uzaklaştırmak için. beyaz dişler isteyenler beyazlatma özelliği olan macun yerine daha güzel bir fırça kullansanız çok daha iyi sonuç alacaksınız. son olarak günde 2 kere en az 3 dakika sürecek fırçalama ve günde bir kere ip yapmanızı tavsiye ediyorum.

  • andorra maçını anlatan spiker.

    biraz önce şuna benzer bir şey söyledi: "andorra o kadar kötü ki, bu tür takımlara karşı oynamaya alışkın değiliz, bu yüzden zorlanıyoruz." almanya, ispanya, hollanda vs gibi takımlara karşı güçlü oldukları için; andorra, malta, estonya vs gibi takımlara karşı da zayıf oldukları için zorlanıyoruz. eh, romanya, macaristan, belçika vs gibi orta sınıf takımlara karşı da zorlandığımıza göre, biz hangi takımlara karşı başarılı olacağız arkadaş?

  • o estetikten uzak mavi paket tasarlanırken sen babanın taşaklarında bir amino asit tanesiydin muhtemelen, yok değildim diyorsan da mağarada yaşıyordun heralde, çizi ile bunun ne alakası var. ne içeriği aynı ne tadı aynı ne dokusu aynı ne pişirme şekli aynı.

    not: haylayf kırmızı çizgimdir.

  • alışkanlık yapması.
    zamanla her şeye tek başına karar vermeye öyle alışırsınız ki kendi hayatını kontrol etmenin gücü çok tatlı gelmeye başlar ve artık o hayatı kimseyle paylaşmak istemezsiniz. yalnız siz ve sizin cumhuriyetiniz vardır. kral da halk da sizsiniz.

  • taos uğultusu bir dizel motorunun çıkardığına benzer, uğultuya yakın bir sesin dünyanın dört bir köşesinden insanlarca duyulduğu rapor ediliyor. özellikle amerika, ingiltere ve kuzey avrupa'da insanlar zaman zaman uğultuya benzer bu sesi duyduklarını söylüyorlar. 10 temmuz 2011'de, ingiltere'de woodland kasabası sakinleri bu uğultuyu 2 ay boyunca duyduklarını açıkladılar. 1997 yılında, new mexico'da taos adlı küçük kasabada düzenlenen ve bu uğultuya ismini veren kongrede araştırmacılar bu sesin kaynağına ulaşmaya çalıştılar, ancak başarılı olamadılar. kaynağı ve sebebi hakkında halen bir çok açıklama bulunan taos uğultusu'nun gerçek sebebi bulunamadı.

  • hocanın* ingilizce "urfa ve gelenekleri" konulu bir sunum yapmak için hazırlanmış urfalı öğrenciye hiç bir görsel hazırlık yapmamasından dolayı tepki göstermesi, çünkü elemanın hadiseyi dümdüz anlatmak niyetinde olması, geleneksel müzik ve dans kısmına gelince hocanın tepkisini yinelemesi, "nasıl anlatacaksın ki müziği, getirip dinletseydin, dansını da yapardınız" şeklinde dırdırlanması, birden öğrencinin gözlerinde bir ışık belirmesi, akabinde sınıftaki ikinci urfalı öğrencinin elinden tutulup kaldırılması, sınıfın ortasında, müzik olmadan, sadece mırıldanılarak, halaya benzer bir dans yapılması, yaklaşık 3 dakika boyunca büyük bir ciddiyetle, hareketlere sonsuz özen gösterilerek dansın sürdürülmesi, sınıfın şaşkın bakışlar ve dumur ifadeyle bırakılıp, sunumun bitirilmesi.

  • bazen yardığı kadar dumur eden de diyaloglardır.

    kahramanlarımız kreş öğrencileri olan erkan*, sinem* ve gökhan dır. erkan sinem i sevmekte yalnız sinem hanım hem erkan a hem de gökhan a pas atmaktadır. bir gün erkan ın kafası atar ve sinem i bir köşeye çekip konuşmaya başlar:

    e: sinem! ben seni seviyorum. o yüzden bi karar ver artık beni mi seviyorsun yoksa gökhan ı mı?
    s: ben seni seviyorum ama gökhan da beni çok güldürüyor. sen de beni gökhan kadar güldürsen seni daha çok severim.
    e: sineeem! ben sana aşığım diyorum, soytarıyım demiyorum!?..

    (bkz: mavi ekran)

  • serbest bırakıldıktan sonra

    "adına 'özgürlük' diyorlar.
    hayatımızı inceleyip, özelimizi dinleyip, ardından 'pardon, yanlış anladık' deyip, adaleti de kendileri tayin edip, sonra da 'özgürsün' diyorlar.
    bence bunun adı özgürlük değil - tutsaklıktır!"

    şeklinde bir açıklama yapmış güzide oyuncu.

  • maalesef biri adliyede, diğeri acilde dayak yiye yiye kalmamış egodur.

    evet, kıran kırana.